Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Erkek erkeklik ne demek, 1. Uluslararası Erkekler ve Erkeklikler Sempozyumu, Eleştirel Erkeklik İncelemeleri İnisiyatifi, Mehmet bozok ışıl cinmen röportaj, erkeklik nedir

        IŞIL CİNMEN

        icinmen@haberturk.com

        HABERTURK.COM

        “Erkek muhabbeti” bugün derinleşiyor.

        1. Uluslararası Erkekler ve Erkeklikler Konferansı, 11-13 Eylül 2014’de İzmir, Tepekule’de yapılacak. Türkiye’nin ilk uluslararası hakemli bilimsel kongresinden önce sözü, sempozyumun düzenleyicilerinden Dr. Mehmet Bozok’a bırakalım.

        “Erkek olmak” nedir?

        “Erkek olmak” biyolojik olarak erkek olarak doğmaktır.

        Bu kadar mı?

        Evet, geri kalan neredeyse her şey erkek olarak doğan bireylerin, ataerkil yapının normları çevresinde “erkek olarak” kabul görme sürecine dayanır.

        ERKEK DOĞMAK YETMEZ

        Yani sadece erkek olarak doğdu diye, çoktan hazırlanmış bir paket programın içine doğuyor…

        Evet, buna “toplumsal cinsiyet” diyoruz. Erkek, hayatı boyunca kabul görmek, dışlanmamak için yaşamının en mahrem alanlarına değin biçimlendirilmiş bir kurguyu yaşar. Biyolojik olarak “erkek” doğmuştur ama “erkek olmak” adına performanslar sergilemezse erkek olarak kabul edilir mi?

        “Erkek olmak” için yaşamak zorunda olduğunuzdönüm noktalarını sayar mısınız?

        Türkiye özelinde sayabiliriz.

        Evet.

        Doğumu izleyen süreçte dilin öğrenilmesi, sünnet, ilk cinsel deneyim, zorunlu askerlik, para kazanmaya başlamak, evlenmek ve düğün, baba olmak ve yaşlı, sözü dinlenir bir erkek olmak...

        Yani bunlar biyolojik gereklilikler değil, toplumsal koşulların ürünü, değil mi?

        Elbette, insanlar doğar, büyür, yaşlanır ve ölürler. Yaşam sürecindeki bazı anların “yaşamın dönüm noktası” haline getirilmesi, toplumsal kurguların ürünüdür.

        PERFORMANS KAYGISI YÜZÜNDEN CİNSELLİK ANLAMSIZLAŞIYOR

        İlk cinsel deneyim?

        İlk cinsel deneyim, doğallığından ve spontanlığından koparılır. Birçok erkek için su içmek, nefes almakgibi bir şey olmaktan çıkar ve travma haline gelir. Böylece cinsel deneyimler her iki tarafa da sınırlı cinsel haz veren, erkeğin partnerine yönelik aşağılama ve hatta şiddet içeren tutum ve eylemlerde bulunduğu bir alan haline gelir.

        Ve böylece sürüp gider…

        Birçok erkek, cinselliği kayda değer bir performans kaygısıyla yaşıyor. Özgür değil, içten değil, doğal değil. Seksi, “sürekli talepkar”, “sürekli başarılı” olunması gereken ve “erkek iktidarını” simgeleyen bir alan olarak değerlendiriyor. Bunun sonucunda da cinsellik “erkeklikperformanslarının” gerçekleştiği, içi boşaltılmış ve partnerleri zenginleştirmek yerine iki tarafı da tüketen bir anlamsızlığa dönüşüyor.

        CAN ALICI BİR SORUN: ATAERKİLLİK

        Erkeklerin sorunu ne, neden sürekli problem çıkarıyorlar?

        Erkeklerin değil, ataerkil erkekliklerin bir sorunu var. Yani sorun peniste değil, ona atfedilen tüm değerler sisteminde. Ataerkillik günümüzün en can alıcı sorunlarından biri.

        Neden?

        Çünkü ataerkillik, erkeklerin egemenliği adına kadınlar ve LGBTQI’lere yönelik ayrımcılık yapılmasına, onların baskı görmelerine, hukuktan siyasete her alanda cinsiyetler arasında eşitsizlik yaşanmasına, kadınların ev içi alana hapsedilmesine, cinsiyet temelli şiddet, taciz, tecavüz, cinayetlerin yaşanmasına, homofobiye ve transfobiye… Daha saymamı ister misin?

        Yeterli.

        Erkek olmak zor ve tehlikeli çünkü erkek olmak için erkek olarak doğmak yetmez, “erkek olmak” gerekir. Yaşam boyu, erkekliği defalarca, bitmek bilmeyen performanslarla kanıtlamak ve yeniden kurmak gerekir, böyle beklenir.

        DUYGULARINI TANIMAZ, İFADE EDEMEZ

        Ne yaşıyorsunuz o süreçte?

        Erkek olduğunu göstermek için türlü pratikler… Ağlamaz, “kahraman olmak” adına gerçekten inanmadıkları birçok şey yapar. Kavga eder, savaşa gider. “Ailenin reisi, evin erkeği”dir. Kadınlıkla ilişkilendirilen her şeyden uzakdurmak zorunda olduğunu düşünür. Kadınlarla rahat ve doğal bir biçimde ilişkiye girmekten korkar. Yemek yapmayı, yaşadığı yerin temizliğini yapmayı, kendine, çocuklara ve yaşlılara bakmayı bilmez. Sevgilerini göstermeyi beceremez. Duygularını tanımaz ve bu nedenle de duygularını ifade etmekten acizdir. “Milli olmak” stresiyle boğuşur. Performans kaygısından sınırlı bir biçimde cinsel doyum yaşar.

        Çok mutsuz olmalısınız…

        Evet, tüm bunlardan da önemlisi, erkek egemenliği adına kadınları ve queer’leri ezer ve mutsuz yaşamlar sürerler. Çocuklarına şefkat göstermekten aciz olduklarını hissedip öfke patlamaları yaşarlar. Coşkularını ifade etmeyi beceremez ve silaha sarılırlar. Eşleriyle sorun yaşadıklarında incinmişliklerini gizlerler. Üstelik tüm bunların sonucunda yaşamlarının ilerleyen yıllarını büyük bir hayal kırıklığı ve pişmanlıkla geçirirler.

        Röportaja başlamadan önce dün “Erkek ayrıcalıkları kontrol testi” yaptık. Neden önemliydi bu?

        Erkekler, insanlığın doğası gereği ezelden beri ayrıcalıklı olduğu yanılsamasıyla toplumun şımarttığı çocuklar veya mutlak iktidara sahip krallar gibi yaşarlar.

        Oysa gerçekte?

        Gerçekte erkek ayrıcalıkları, erkeklerin de farkında olmasalar da, toplumsal iktidardan pay alabilmek için erken yaşlardan itibaren duygularına, kendilerine ve diğer insanlara yabancılaşmaları sonucunda derin sorunlar yaşamalarına ve yaşatmalarına yol açıyor.

        ATAERKİLLİK ORTADAN KALDIRILMALI

        Çözüm nedir?

        Ataerkilliğin ortadan kaldırılması gereklidir.

        Kolay olmasa gerek.

        Elbette zor ama imkânsız değil. Ataerkillik, kadınlar kadar olmasa da, erkeklere de zarar veriyor. Bu zarar, diğerlerine verdikleri zararla kıyaslanınca önemsizmiş gibi görünebilir. Ancak erkekte oluşan tahribat da ciddi bir boyutta.

        Nasıl bir tahribat?

        “Erkek olmak” adına psikolojikve fizyolojik sağlıklarını yitiriyorlar. En basitinden “kahraman erkekler” olabilmek adına cesaret gösterileri ve kavgalarda yaralanıyor, savaşlarda ölüyorlar. Duygularına yabancılaşıyor, mutsuz, narsisist, sağlıksız beslenen, çabuk ölen kişiler haline geliyorlar. Kısacası erkekler kazanıyormuş gibi göründükleri bir oyunun kaybedenleri konumuna düşüyorlar.

        Bu durumu değiştirmek için öncelikle ne gerekiyor?

        Öncelikle ataerkil anlamda “erkek olmak” istemeyen ve erkekliğin sınırlarını toplumsal cinsiyet eşitliği doğrultusunda yeniden kurmak isteyenlerin artması ve etkin olması gerek.

        “Erkek olmak istemeyen” ne demek?

        Ataerkil anlamda “erkek olmak” istemeyen... Erkeklik ezeli, ebedi ve evrensel değildir. Zaman içinde, toplumlara ve kültürlere göre değişir. Erkekliklerin zaman ve mekan içinde farklılık gösteriyor olması, onların değişme potansiyelinin olduğunu gösteriyor. Erkekler bu yönde çaba ve irade gösterdikleri takdirde, toplumsal cinsiyet eşitliği doğrultusunda değişmeleri mümkün.

        Erkeklik evrensel ve ebedi değilse, “erkeğin doğası”ndan da bahsedemeyiz değil mi?

        Erkekler ve kadınlar arasındaki biyolojik ve kalıtımdan gelen farklılıklar kadarıyla bir “doğa”dan bahsedebiliriz. Bu da, toplumsal olarakkurgulananlara oranla son derece önemsiz bir fark. Ancak doğanın erkeklere güçlülük, mertlik, cesaret, dayanıklılık ve hatta kadınlar üzerinde üstün olma hakkı bahşettiğini söylemek yalnızca ataerkil söyleme ait bir iddia. Ataerkillik erkeğin doğası değil, erkeklerin öğrendikleri ve dışlanmamak adına kendi olmaktan vazgeçerek satın aldıkları, tarihsel ve toplumsal bir ürün.

        ALMANYA 7 GOL ATINCA...

        Ataerkil olmayan başka erkek olma halleri mümkün mü?

        Mümkün ve üstelik ataerkil kodlardan sıyrılmış ve kendi olmayı başarmış erkek olma hali, sağlıklı bir erkek olma halinin ortaya çıkması potansiyelini barındırır.

        Ne yapmalı yani adam? Somutlaştıralım, siz ne yapıyorsunuz mesela?

        Almanya 7 gol atınca, “Brezilya’ya tecavüz etti” demeyecek.

        Küfür ederken “ananı…” diye başlamayacak.

        Bulaşıkları, karısına jest olsun diye değil, karısı kadar onun da görevi olduğu için yıkayacak.

        Trafikte sürücü hatalı bir harekette bulunduğunda, bunu onun kadın olmasına değil, kötü şöfor olmasına bağlayacak.

        Çocuğunu dövmeyecek.

        Karısını öldürmeyecek.

        Yolda gördüğü transı aşağılamayacak.

        Mini etekli kadını taciz etmeyecek.

        Kadını “namusu” olarak değil, birey olarak görecek.

        Gayet net ve basit: Erkek olmanın başka cinsel kimliklerden daha üstün olmak anlamına gelmediğini anlayacak.

        Evet, bu kadar net ama basit değil.

        KADINLAR, MÜCADELE İÇİN STRATEJİ GELİŞTİRİYOR

        Peki ya kadınlar? Mesela cinselliğini kullanarak patronuna istediğini yaptıran kadın da, erkek egemen sistemden yararlanmış olmuyor mu?

        Kadınlar, erkek egemen sistemle mücadele etmek için kimi stratejiler geliştiriyor ve cinselliğini ön plana çıkarmak da bunlardan biri olabilir. Bu bir mücadele yöntemi…Toplumsal örgütlenmeden ne salt erkekler sorumlu, ne de ataerkil örgütlenmeden yarar sağlayan yegane grup erkekler. Kadınlar ve queer’ler de toplumsal ilişkilerde ataerkil söyleme başvurabiliyor ve böylece ondan pay alıyor.

        Nasıl?

        Bazı kadınların toplumda söz sahibi olabilmek için “erkeksi” davranır. Bazıları ise aşırı kadınsı davranır, ki bunların ikisi benzer işleve sahiptir. Erkeklerin toplumsal üstünlüğü iddiasını çocuklarına aktarmaları, bazı queer’lerin heteroseksist dili benimsemesi, militarizmi savunması ve hatta homofobikve transfobik olmaları… Yani toplumsal ilişkilerde erkek hegemonyası, çoğunluğun katkısıyla kuruluyor.

        Erkek hegemonyası hayatı herkes için çok zorlaştırıyor!

        Ve eksiltiyor… Ataerkil erkeklikler, eksik bir biçimde yaşamanın ta kendisidir. Değişebilir, değişmelidir.

        ---

        Queer: “Transgender” olarak da kullanılan “queer” kavramı, heteroseksüel ve heteronormatif olmayan bütün cinsel yönelimler için kullanılan bir şemsiye kavram. Geylik, lezbiyenlik, biseksüellik, transseksüellik, travestilik, asekseüellik, poliseksüellik, panseksüellik, androjenlik, genderqueer ve fetişizmler gibi cinsel yönelimleri kapsıyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ