Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Pınar Erbaş, Pınar Erbaş haberleri

        Pınar ERBAŞ/HT Pazar

        “Sorunları kendimi yok ederek görünür kılıyorum” diyor Çinli sanatçı Liu Bolin, yaptığı şey tam da bu işte; görünmez olmak. Fotoğraflara dikkatlice bakmadığınız takdirde onu hakikaten fark etmiyorsunuz. Aklına takılan toplumsal bir meseleyle ilgili bir fon seçiyor kendine; ki telefon kulübesinden süpermarkete, Çin Seddi’nden Olimpiyat Stadı’na kadar geniş bir yelpazesi var, sonra adeta o fonun bir parçasına dönüşüyor. Bakın nasıl...

        Neden ‘görünmez adam’ olmayı seçtiniz?

        Toplumun alt kesiminden geliyorum. Daha önce pek çok işte çalıştım. Çocuklara çizim ve sanat tarihi dersi vermekten tutun da başka sanatçıların asistanlığını yapmaya kadar pek çok şey... O yıllar kendimi bir hayli gereksiz hissediyordum. Neden bilmiyorum. Lüzumsuzluk hissi kendimi bir şeylerin arka planına gizlememin ana sebebi. 2005’in Ocak ayında benim de dahil olduğum 140’tan fazla sanatçının yaşadığı Suojia Köyü hükümet tarafından yıkıldı. Benim için büyük şoktu. Bu olaydan sonra protesto amaçlı ‘Şehirde Saklanmak’ serimi ortaya çıkardım. İç dünyamı ve çevremde olup bitenin benim için ne ifade ettiğini aktarmaya çalıştım.

        Ne ifade ediyordu, nasıl bir mesaj vermeye çalışıyordunuz?

        Başlarda eleştirel ve protesto amaçlıydı. Sonuçta bizi yok sayıyorlardı. Ben de isyanımı ortaya koymak istiyordum. Zaman içinde odaklandığım toplumsal olaylar değişti. Arkadaşlık ve aşk üzerine bir seri yarattım. O performanslarda iki kadın ve iki erkek olurdu. 2011’de Çin’de gıda güvenliği konusunda ciddi sıkıntılar baş göstermeye başladı. Bu sefer o konuya yöneldim. Kendimi market vitrinlerine saklamaya başladım. Aslına bakarsanız, temalar değişse de amaç hep aynı; gerçek dünyayla insanın yarattığı arasındaki tezatlığı ortaya koymaya çalışıyorum.

        Çin’den başka ülkelerde de çalışmalarınız oldu...

        Venedik’le başladım. Bu güzel şehrin sular altında kalma riskiyle karşı karşıya olduğunu okumuştum. Çevre duyarlılığına dikkat çekmek istedim.

        ‘NE YAPTIĞIMI BEN DE BİLMİYORUM’

        ‘Saklanacağınız yeri’ nasıl seçiyorsunuz peki?

        Teoride istediğiniz her yeri fon olarak kullanabilirsiniz. Ama eğer dikkat çekmek istiyorsanız, günlük hayata etki eden ya da şaşaasıyla insanları cezbeden yerler olmalı. Gerçi insanlar çoğu zaman burunlarının dibindekini bile göremeyebiliyorlar.

        “Çin’de şu an neler olduğuna dair insanların dikkatini çekmek istiyorum.” diyorsunuz. Hükümetle aranız nasıl?

        Aslında şimdiye kadar, hükümet beni hiçbir şekilde engellemeye çalışmadı. Biliyorsunuz, ülkesinde baskı gördüğü için başka yerde yaşamak zorunda kalan sanatçılar var ama böyle bir şey benim başıma gelmedi. Çin benim toprağım, özüm, kendimi özgürce ifade edebildiğim yer.

        Performansınızın nasıl bir teknik süreci var?

        Arka plan konseptini belirledikten sonra kompozisyonu iyi oturtabilmek için kamera açısıyla aramdaki mesafeye dair denemeler yapıyorum. Akabinde devreye asistanım giriyor. Vücudumu hızlı ve düzgün bir şekilde nasıl boyayacağını konuşuyoruz. Ve sonra 5-6 saatlik hareketsiz kalma sürecim başlıyor.

        ‘Görünmez adam’ olmaya başlarken aklınızdan neler geçiyor?

        Aslında üstüm başım boya içinde saatlerce ayakta beklemek son derece sancılı bir süreç. Hareket edemezsiniz, vücudunuzun her yeri yavaş yavaş sızlamaya başlar... Ama iyi bir şeyler üretebilmek için bu etaplardan geçmek zorundayım. Ve bunun için özveride bulunmak bırakın yormayı, beni bir hayli mutlu ediyor.

        Performanslarınızı hangi kategoriye koyalım; ‘otoportre’ mi ‘manzara’ mı?

        Pek çok kişi aynı soruyu soruyor. Ama tam olarak ne yaptığımı ben de bilmiyorum. Eserlerim hakkında yorum yapmamı isteseydiniz, muhtemelen yine size hiçbir şey söyleyemezdim. Çünkü bana göre hiçbir sanat, çerçevesi çizilmiş bir sistemin içine oturtulamaz. Bedenimi bir heykelmiş gibi kullanıyorum, tüm o boyama süreci bir tür performans sanatı ve sonunda da yaptığım şeyin kalıcı olması için fotoğrafa başvuruyorum. Belki de “Heykel, fotoğraf ve resim sanatlarının bir sentezi” diyebiliriz.

        ‘Kayboluşumu seyrediyorlar’

        Dünyanın en işlek caddelerinden birinde, ‘görünmez adam’ olarak bir duvarda bekleseniz, kaç kişi sizi fark eder?

        Farkına varmadan geçip gidenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çok olacaktır. Zaten ilk etapta kimse ne yaptığımı anlamıyor. Bir çeşit şov olduğunu düşünüyorlar. Sonra yavaş yavaş kayboluşumu seyrediyorlar. Birkaç yıla kadar pek çok insanın çalışmalarıma aşina olacağını düşünüyorum. Beraber fotoğraf çekmek isteyecekler. Hatta modern sanata bu denli yakın olma fırsatı yakalamak onları mutlu edecek. Çünkü sanat böyle bir şey, içine çektikçe sizi mutlu eder ve manevi olarak besler.

        İstanbul’da nasıl bir yerde, hangi sokakta ‘görünmez adam’ olmak istersiniz?

        Muhtemelen insanların günlük hayatlarına temas edebileceğim tarihi mekânları tercih ederim.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ