Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar tatil seçenekleri, Evcil hayvan dostu oteller, milli parklar, tatil

        Alaz Zengin, Bade Çayır, Seda Yılmaz / HT PAZAR

        Tek başına çözemeyeceğiniz ama buna rağmen yükünü sırtınızda hissettiğiniz kocaman problemleri bir süreliğine düşünmeseniz? Belki de bir ara vermenin tam zamanı...Yorgun gündemden sakin günlere, kızgın kumlardan serin sulara alternatifler ilginizi çekiyorsa; evde ya da uzakta, kılınızı kıpırdatmadan veya biraz yorulmayı göze alarak tatil yapmanın, dinlenmenin ve rahatlamanın pek çok yolu var

        Yerel seçim arifesinde geçen zor bir kış ve ardından tam da yaz ortasına denk gelen Cumhurbaşkanlığı seçimi ve nihayet belki biraz sükûnet... Bir seneden uzun zamandır sadece iç siyasetteki meseleler bizi yormuyor. Soma’da yaşanan felaketle derinden sarsıldık... Günlük şiddet, cinayet haberleri bitmek bilmiyor. Dahası; sınırlarımızda 3.5 senedir süren Suriye iç savaşı, Irak’ı kavuran IŞİD terörü ve Ukrayna-Rusya gerilimi kapana kısılmış hissi veriyor. Bir de Dünya Sağlık Örgütü’nü alarma geçiren, Suriye’den Irak’a yayılan çocuk felci virüsü ve en son Afrika’da patlak veren ebola salgını var. Söz konusu ulusal ve uluslararası problemlerin sona erdiğini söylemek mümkün değil. Ama olan bitene biraz geriden bakmaya fırsat bulursanız, bu size rahatlamak için vakit kazandırabilir. Üstelik henüz yaz bitmedi. Ve Bülent Ortaçgil’in “rüzgâra söylenen şarkılar”ının eskidiğini de kimse iddia edemez. “Uçarı bir hafiflik uçuşuyor başımda, inanamıyorum, yarım gün uzakta Ankara...” Tek başına çözemeyeceğiniz ama buna rağmen yükünü sırtınızda hissettiğiniz kocaman problemleri bir süreliğine düşünmeseniz? Belki de bir ara vermenin tam zamanı... Tabii Ortaçgil gibi siz de sorabilirsiniz: “Neden umursamaz ve yalınım, hiç bilemiyorum...”

        Herkesin kendine özgü koşullar içinde yaşadığını kabul etmekle birlikte, rahatlamanıza, dinlenmenize yarayacak bazı önerilerimiz var. Ve bunlar sadece deniz kenarında yatmakla ilgili değil. Evet; tatil, bu yazıda da bulacağınız farklı tarz ve servislere sahip otellerle, seyahat olanaklarını kapsıyor. Ama hiç evden çıkmak istemeyenler ve zihnini çalıştırarak dinlenmeyi tercih edenler için de tatil mümkün. Yorgun gündemden sakin günlere, kızgın kumlardan serin sulara alternatifler ilginizi çekiyorsa; evde ya da uzakta, kılınızı kıpırdatmadan veya biraz yorulmayı göze alarak rahatlamanın pek çok yolu var.

        Dinlenmeyi hak ettiniz artık rahatlayın

        Rahatlamanın ilk adımı dinlenme seçeneklerinden birinde karar kılmak olmayabilir. Öncelikle halihazırda meşgul olduğunuz şeylerden, çoğunlukla işle ilgili aklınıza takılanlardan kurtularak yola koyulmanızda fayda var. Bunun için de “Unutun” demek çözüm değil. Uzmanlar, belki başınıza biraz daha iş çıkararak bir liste yapıp sizi dinlenmekten alıkoyabilecek işleri halletmenizi ve listeden silerek kafanızdan da atmanızı tavsiye ediyor. İstanbul Üniversitesi’nden emekliye ayrılan Psikiyatr Prof. Dr. Kerem Doksat, “depresyondaki insanlarda tatilin ters teptiğini” söylüyor. Yani, planlarınızı biraz ertelemenizde fayda olabilir. Yoksa tatilin ilk günü işe dönüş için geri sayımın başlangıcı haline gelebilir. Çaresi basit. Ve o çare asla boşvermek değil. Tatile çıkmadan önce üstünüzdeki işleri bitirmek en iyisi. Takıntınız; musluğun, ocağın, elektriğin, pencerenin açık kalması ya da tüm faturaların ödenip ödenmediği de olabilir. İyisi mi bir liste yapın ve biraz eziyeti göze alıp her bir maddeyi teyit edin. Doksat’a göre tatilde bir elde dizüstü bilgisayar, bir elde telefonla iş takibi yapmaya çalışmak, hele de “Orada olsaydım şu işi hallederdim” moduna girmek daha da stresli dönmenize yol açıyor. Mutlaka işe de zaman ayırmanız gerekiyorsa uzmanın şöyle bir önerisi var: “Belli bir süreyi, mesela bir-iki saati mail’lere bakıp işlerinizi halletmeye ayırın. O bir-iki saatin sonunda kafanızdaki o kısmın üzerine bir çarpı işareti koyun ve tatile devam edin.” Ayrıca, tatilde zihninizi genelde olduğundan başka şeylerle meşgul etmeye çalışın. İnsan beyninin uyarılmamaktan hoşlanmadığını vurgulayan Doksat, aksi takdirde beynin kendi uyarımını kendisinin yarattığını söylüyor. Bu da bizi ya evhamlar üretmeye ya da hezeyanlar içinde boğulmaya sürüklüyor. İyisi mi artık rahatlayın. Ve dinlenmeyi hak ettiğinize inanın...

        ENTELEKTÜEL BORÇLARINIZI ÖDEYİN

        Zamansızlık gerekçesiyle okuyamadığınız kitaplar ve izleyemediğiniz filmler ruhunuzdaki yaraları derinleştirmeden önlem alın. Okunmamış kitaplar, henüz seyredilmemiş filmler, dinlemek için önce aramak gereken müzikler boş zamanlarda başınıza üşüşebilir. Filistin asıllı Amerikalı yazar Edward Said, entelektüeli “rahatsız ve başkalarını da rahatsız eden bir yabancı” olarak görürdü. Ama bu durum biraz farklı. Buradaki rahatsızlık, daha ziyade iş için lüzumlu olan bilgiyi ihmal etmekten kaynaklanmıyor. Bugün pek çoğumuzun içinde bulunduğu durum şu: İş çok zamanımızı aldığından onun dışındaki zamanlarda yapmak istediklerimiz de iş haline geliyor. Yetişmemiz gerekenler ve eylem hali asla bitmiyor.

        YARARSIZ BİLGİNİN ÜSTÜNLÜĞÜ

        Ama bugünün enformasyon bombardımanı içinde hâlâ okuyamadıklarımızdan dolayı rahatsızlığımızın, daha sağlam bir nedeni olmalı; mesela internetten her şeye ulaşılabildiği varsayılan dijital dünyamızda diğer insanlara karşı özgün ve avantajlı taraflarımızı kaybetme korkusu gibi. Bu noktada sizi asıl rahatlatacak şey, biraz daha planlı ve kararlı davranmak ve ihmal ettiğimiz “lüzumsuz bilgiye” de vakit ayırmak olabilir. İngiliz düşünür Bertrand Russell, “Aylaklığa Övgü” adlı kitabında lafı uzatmadan konuya girmiş. “Yararsız bilginin en önemli üstünlüğü belki de, derin düşünme alışkanlığı yaratmaya yardımcı oluşundadır” diyor Russell. “Zevki eylemden çok düşüncede arama alışkanlığı, bilgece olmayan davranışlara ve aşırı iktidar aşkına karşı bir koruyucu olduğu kadar, insanın talihsizlik anlarında ağırbaşlılık ve sükûnetini, tasalar arasında kafa huzurunu korumasını sağlayan bir araçtır da.” Böylece özgünlüğümüzü koruma ihtimalimiz de artabilir; hiç olmazsa aradığımızı bulmak, enformasyon bombardımanında kendimize sağlıklı ve rahatça bir derleme yapabilmek için. Konuya dair tıbbi referanslar da mevcut. Psikiyatr Dr. Hamdi Kalyoncu ile nörolog Dr. Fikriye Ovak okumanın önemi, insan psikolojisi ve beyin üzerindeki olağanüstü etkilerini anlatmak için bir çalışma yaptı. Hazırladıkları “Okuma Psikolojisi” isimli kitap, okumanın insan için ne kadar hayati önem taşıdığını ortaya koyuyor. “Bilimsel çalışmalar, insan beyninin okumayla korunduğunu gösteriyor. Okumayla beyindeki kan akımı, elektrik aktivitesi ve metabolizmasında büyük artışlar görülüyor” diyor uzmanlar. 20 yaşından itibaren herkesin beyninde her gün 50 bin civarında sinir hücresi ölür, ancak yerlerine yenileri gelmez. Vücudun yenilenmeyen tek hücresinin sinir hücreleri olduğu bilim insanlarına özgü bir bilgi olmaktan çıkalı çok oldu. Ancak okumanın beynin kan akımı üzerindeki olumlu etkileri, beyin dokusu için yeri başka bir şeyle doldurulamayacak derecede önem arz ediyor. Bu durum, ileri görüntüleme metotlarının kullanıldığı bilimsel deneylerle de ispat edildi. Kitap okuma sırasında beyinde oksipital kortekste ve temporal korteksin lisan algılama alanlarında kan akımının arttığı görüldü.

        MÜZİK KALBE İYİ GELİYOR

        Yalnızca okumakla rahatlayamıyorsanız, o halde müziği de düşünün. İtalya’nın Pavia Üniversitesi’nden Dr. Luciano Bernardi ve ekibi, müziğin kalp atış hızında, kan basıncında ve nefes alma aralığında yol açtığı değişimleri inceledi. Bernardi ve ekibi, yarısı müzisyen olan 24 kişiden, rastgele seçilmiş 6 tane 2’şer dakikalık müzik eserini dinlemelerini istedi. Eserler, raga (bir tür Hint müziği), yavaş ve hızlı klasik müzik, tekno, rap ve dodecaphonic (geleneksel ritmik, harmonik ve melodik yapıdan yoksun 12 sesli müzik) türlerini içeriyordu. Ardından araştırmacılar, deneklerin kalp atış hızını, nefes alış veriş aralıklarını, kan basınçlarını ölçtü. Aynı deneyi, müziğe 2 dakikalık sessizlik aralıkları ilave ederek tekrarladılar. Hızlı müzikte kalp atışları ve kan basıncı biraz daha güçlü oluyordu. Üstelik bu artışın, dinlenen müzik türü ile alakası yoktu. Yani, klasik müzik de tekno müzik de küçük farklarla aynı etkiye yol açıyordu. Ama sonuçta yavaş müziğin rahatlatıcı etkisi daha yüksekti; özellikle aradaki duraksamalarda. İyisi mi, yaz bitmeden bu fırsatları değerlendirin, plan yapın. Yalnız arkadaş arasında bahsi geçtiğinde okumadığınızı hatırladığınız kitaplara değil, yeni melodilere, görmediğiniz müze ve sergilere, sinemaya, konserlere hatta şimdi lüzumsuz gelen başka aktivitelere de yer açmaya bakın. Ki sinir hücreleriniz daha uzun yaşasın.

        Ekstra yok, her şey dahil

        Yemeği başkası yapacak, içkiler hazır olacak, birileri çarşafları değiştirip temizlik yapacak, hatta çocuklarla ilgilenecek... Bu kapsamlı hizmeti ve elbette daha fazlasını sunan, aynı zamanda her şey dahil iddiasında samimi oteller pek çoğumuz için tatilde hâlâ vazgeçilmez.

        Martı Resort: Marmaris’in İçmeler Koyu’nda bulunan Martı Resort’ta dünya mutfağına ek olarak vejetaryen, diyet ve çocuk büfeleri de bulunuyor. Sağlık kulübü, tiyatro sahnesi, spor sahaları ve mini çarşıya sahip.

        Hillside beach Club: The Times’ın plajdaki imkânlarından çocukların yapabileceği birçok eğlenceli aktiviteye kadar övgüyle bahsettiği otel çocukla tatil için iyi bir alternatif. Yemeklerine ve şovlarına diyecek yok. Türkiye’nin öncü su sporları merkezi ise tatili eğlenceli ve sportif kılıyor.

        Ali Bey Resort: Antalya’da Side kıyısında bulunan Ali Bey Resort’ta Türk, Akdeniz, Çin, İtalyan ve Japon mutfağının farklı lezzetleri ile sizin için özel olarak hazırlanan yemek seçenekleri var. Tenisten okçuluğa, dünyaca ünlü Fitness First Stüdyosu’ndan animasyon gösterilerine kadar birçok faaliyete katılabilirsiniz.

        Aegean Dream Resort: Turgutreis’te denizin kıyısına konumlandırılmış bu otelde uluslararası lezzetler sunan restoranlar, tenis kortları, futbol sahaları, spa ve jimnastik alanları bulunuyor. Otelin akşam eğlenceleri ise disko ve cep sineması. Otelin aile odalarında çocuklar için Playstation da mevcut.

        Calista Luxury Resort: Eğer “Çevre dostuyum ve buna hitap eden bir yer arıyorum” diyenlerdenseniz Belek’teki Calista Luxury Resort’u tercih edebilirsiniz. Çünkü bu otel Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından çevre dostu tesislere verilen yeşil yıldıza sahip. Her yaşa ve kültüre göre aktiviteler düzenleyen otelde misafirler ayrıca yemek kursuna, kokteyl yapımı dersine ve DJ kursuna katılabiliyor.

        Huzurlu, organik, butik tatil

        Kalabalık tatil köyleri yerine küçük, sakin, balından peynirine doğal köy kahvaltılarıyla huzurlu bir atmosfer sunan butik otelleri de düşünebilirsiniz.

        Bozcaada, Rengigül Konukevi: Ayazma Plajı’na 10 dakika mesafedeki eski bir Rum evi olan Rengigül Konukevi güzel bahçesinde lezzetli kahvaltılar veriyor. Konukevinin içinde minik bir kütüphane bile var. İğde ağacı reçelini ve reyhanlı omletini denemeden dönmeyin.

        Cunda, Otel Sobe: Adanın ortasında sahile yürüme mesafesindeki Otel Sobe taş duvarları ve mavi panjurlu odalarıyla konuklarına güzel bir atmosfer sağlıyor.

        Alaçatı, Kurabiye Otel: Samimi sahipleri, kendinizi evinizde hissedeceğiniz huzurlu bir ortamı var Kurabiye Otel’in. Kahvaltıları, İtalyan dondurmaları ve 5 çayı kurabiyelerinin yanında dekorasyonuyla da kendini sevdiriyor. datça, knidia çiftliği: Şarap, pekmez ve sabun yapımına katılabilir, ağaçlardan keçiboynuzu, zeytin toplayabilir ve marangozluk işlerine yardım edebilirsiniz. Sahile yürüme mesafesindeki çiftlikte su doğal kaynaklardan, enerji ise güneş panelleri ve rüzgârgüllerinden temin ediliyor.

        Kaz Dağı, Dedetepe Ekolojik Tatil Çiftliği: Kızılderili çadırlarında kalıp yemeklerini odun ateşinde yemek isteyenlere Dedetepe Çiftliği doğa dostu bir tatil imkânı sunuyor. Aynı zamanda çiftlikte “Kampa gidelim mi baba” adı altında çocuk kampları düzenleniyor.

        Evcil hayvan dostu oteller

        Eğer kedi ya da köpeğiniz varsa tatile çıkarken ona yokluğunuzu aratmayacak bir yuva bulmanız gerekir. Ama hayvan dostu oteller de var.

        Çanakkale, Assos Eden Gardens Hotel: Evcil hayvan kabul eden otellerden. Sizin için de sauna, hamam, fitness merkezi ve su sporları gibi hizmetler sunuyor.

        Alaçatı, Katre Otel: Port Alaçatı’nın karşısında, içinde bulunan her şeyin organik olmasına özen gösteren bu otel kahvaltıları ve yemekleri konusunda kendine oldukça güveniyor. Aynı zamanda evcil hayvan dostu.

        Datça, Serenity Pansiyon: Deniz ve dağ manzaraları odalardan istediğinizi seçebileceğiniz otelde, evcil hayvanınız için balkonunuzda özel ayrılmış barınağı bulunuyor.

        Bodrum, The Marmara: ‘5 Star Diamond’ ödüllü The Marmara evcil hayvan kabul eden en lüks otellerden. 2 açık havuz, fitness merkezi, tenis ve squash kortları bulunuyor. Evcil hayvanınızla gittiğinizde size iç bahçede bir oda veriliyor.

        Kalabalıktan çok çok uzaklara

        Dünyanın bazı uzak ve hayret verici ulusal parklarında vahşi yaşamla baş başa kalabilirsiniz.

        Dünyadaki ulusal parklar, temiz hava, vahşi yaşam, görmeye değer manzaralar ve nefes kesici yeryüzü biçimleri sunar. İşte bu yüzden Alaska’daki Yosemite’den İngiltere’nin District Gölü’ne ve Tayland’ın Khao Yai’sine kadar pek çoğu yoğun sezonda tıka basa doludur. Ancak, fotoğraf meraklısı kitlelerin radarlarının görüş alanı dışında kalan parklar da var.

        Seward Yarımadası’nda yer alan ve adını Kuzey Amerika’yla Asya arasındaki kara parçasından alan Alaska Bering Kara Köprüsü Ulusal Parkı, 100’den fazla kuş türünün evi. 1.1 milyon hektar alana yayılan park, karibu geyiklerine, kutup tilkilerine, Kanada geyiklerine, kıyı boyunca kambur balinalara ve foklara ev sahipliği yapıyor. Bering Kara Köprüsü’nü turistik güzergâhların dışında bırakan nedenlerden biri, yol olmamasından dolayı kısmen ulaşılmazlığı. Ziyaretçiler parka gemiyle, Nome’dan kalkan küçük uçaklarla; kış aylarında kar motorları ya da köpeklerin çektiği kızaklarla ulaşabiliyor.

        Panama’nın Darien Ulusal Parkı, Orta Amerika’daki en geniş ulusal park. UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’nde yeralan park bataklıklar, kumsallar, dağlar ve yoğun bir cangıl ile kaplı. Vahşi yaşamla dolup taşan bu 579 bin hektarlık yağmur ormanı jaguarların, harpy kartallarının ve papağanların doğal yaşam alanı. Zorlu arazi yapısı nedeniyle pek çok ziyaretçi ya rehber kiralamayı ya da bölgenin ana şehri La Palma’dan yola çıkan bir tura katılmayı tercih ediyor.

        Safari için Afrika’ya giden vahşi yaşam sevdalıları, Kenya’daki kalabalıklardan uzak durmak için komşu Etiyopya’daki Addis Ababa kentinin 500 kilometre güneyindeki Nechisar Ulusal Parkı’nı tercih ediyor. Ziyaretçiler çalı domuzlarını, zebraları, flamingoları, timsahları, maymunları ve babunları doğal ortamlarında görebilir.

        Çok sık ziyaret edilen İtalya’nın güneyinde yer alan görece az kalabalık bir park var: Pollino Ulusal Parkı. Gezginler kaya kartallarını ve Avrupa su samurlarını bir an görebilmek için, 193 hektarlık alanda antik Yunan defneleri ve ak köknar ağaçları arasında yer alan keçi yollarında ve inişli çıkışlı çayırlarda yürümeyi göze alıyor. Park aynı zamanda, aralarında 2 bin metrelik Serra Dolcederme’nin de bulunduğu Güney İtalya’nın en yüksek dağlarını barındırıyor.

        Rudyard Kipling’in Orman Kitabı’na (The Jungle Book) ilham veren Hindistan’ın Madhya Pradesh Eyaleti’nde yer alan Kanha Ulusal Parkı kaplanları, leoparları, maymunları, sırtlanları, oklu kirpileri ve bizonları doğal yaşam alanlarında gözlemlemek için en iyi yerlerden biri.

        Sri Lanka’daki Sinharaja Orman Alanı, görece küçük olmasına karşın yoğun bir bitki örtüsünü, Sri Lanka mavi saksağanı gibi yerli kuşların da bulunduğu inanılmaz bir doğal çeşitliliği barındırıyor. Buraya dair enstantaneler çok az insanın fotoğraf albümünde yer alır.

        Bizim milli parklar

        Soğuksu Milli Parkı: Ankara’ya 80 km uzaklıkta, Kızılcahamam’da volkanik bir arazide. Bol miktarda kaplıca ve soğuk su kaynaklarına sahip.

        Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı: BM Milli Parklar Koruma Alanları listesinde yer alan park, I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale Deniz ve Kara Muharebeleri’nin yapıldığı alan içerisinde.

        Nemrut Dağı Milli Parkı: Adıyaman’daki parkın özelliği Nemrut Dağı’na, Kommagene Kralı Antiochos’a ait Tümülüs’e ve kutsal alanlara ev sahipliği yapması.

        Kaçkar Dağları Milli Parkı: Rize’de dünyanın sayılı bitki ve kelebek türlerine ev sahipliği yapan park, Türkiye’nin en özel alanlarından biri... Dağ, orman ve kış sporları oldukça yaygın...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ