Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        1990’lı yılları hemen herkes hatırlar. Ekonomik sistem Hazine’nin borçlarını geri ödemesi ve yeniden borçlanması üzerine kurulmuştu. Her şey buna göre dizayn ediliyordu. Çünkü iç borçta uçurumun kenarında dans ediyorduk. Haftada bir düzenlenen her Hazine tahvil satış ihalesi büyük stres yaratıyordu. Ya yeteri kadar borçlanılamazsa korkusu herkeste vardı. Kamu finansmanından sorumlu Hazine Müsteşar Yardımcıları sık sık devreye girip, bankaların genel müdürlerine, hatta patronlarına ihaleye girip kâğıt almasını tavsiye ederdi. Risk de büyüktü, reel faiz de çok yüksekti. Türkiye Hazinesi bazı yıllarda dünyanın en yüksek faizini ödedi. Sonunda da duvara tosladık. Önlemleri aldık.

        * İşte önlemleri aldığımız 2001 yılının iç ve dış borç ödemesi açısından bir resmi yukarıdaki yer alıyor. 2001 milli gelirinin üçte biri kadar bir borç çevrilmesi gerekmiş. GSYH 196.7 milyar dolar, Hazine’nin borç servisi 68.2 milyar dolar. Milli gelire oranı da yüzde 34.6 gibi rekor düzeye çıkmış. Böyle bir ekonomide kaynakların büyük bölümü elbette Hazine’ye gider. Bütün ekonomik faaliyetler Hazine’nin borçlanmasına göre domine edilir.

        * 2001 krizinin getirdiği yükler ve halının altına süpürülen kamusal yükümlülükler nedeniyle iç borç stoku ve Hazine borç geri ödemesi artmaya devam etti. Tutar olarak en yüksek ödeme 2005 yılında 140.6 milyar dolara ulaşarak gerçekleşti. Bunun da 125 milyar doları iç borçtu. Aynı yılın milli gelirine oranı ise yüzde 29 düzeyindeydi. 2001’e göre sağlanan iyileşme GSYH’nın artmasından kaynaklanıyordu.

        * 2009 yılı küresel krizin etkisiyle ekonominin daraldığı ve borçlanmanın arttığı bir yıldı. Buna rağmen borç servislerinin finansal sistem ve milli gelir içindeki payı ve etkinliği azalmasını sürdürdü. Milli gelir yüzde 15 gibi bir büyüklüğe ve tutar olarak ilk kez 100 milyar doların altına düştü.

        * 2014 yılı gerçekleşme tahminleri ve 2015 programı ise Hazine tarafından yeni yayımlandı. Bu verileri her yıl olduğu gibi, ortalama kur üzerinden dolar bazına çevirdik ve geçmişle karşılaştırmasını yaptık. Ekonominin en önemli sorununun, en büyük korkusunun ne kadar küçüldüğü ve hatta kimsenin farkına bile varmayacağı bir faaliyete dönüştüğünü gördük. Bu yıl Hazine 82 milyar dolara varan borç servisi yapıyor. Bu rakam, 810 milyar dolar olması beklenen milli gelirin yüzde 10’u düzeyinde.

        * 2015 yılı için yapılması gereken borç geri ödemesi 56 milyar dolara iniyor. Bu rakam 2000 yılı sonrasının en küçük rakamı. Daha önceki yıllara ait ise elde veri yok. Muhtemelen bir kaç yıl daha önceye gidebilir. 56 milyar doların 47 milyarı iç borç, geri kalanı dış borç servisi. Bunun finansmanı için Hazine 38 milyar dolarlık iç borçlanmaya, 5 milyar dolarlık dış borçlanmaya gidecek. 13 milyar dolar da borçlanma dışı, özelleştirmeden gelecek kaynakları kullanacak.

        * İç borçta 47 milyar dolar geri öderken, yeni 38 milyar milyar borç alacak. 9 milyar doları net biçimde piyasaya bırakacak. 2001’de bile piyasadan borçlanılan rakam 43.5 milyar dolardı. Onun da altına inen bir tutar söz konusu. Bu da finansal sektör kaynaklarının özel sektöre bırakılması demek. Borç servis tutarının milli gelire oranı ilk kez yüzde 6.6 ile tek haneli rakamlara iniyor.

        * Borç servisinin azalmasında elbette vadenin uzamasının payı da var. Az önce üç aylık vadeden bahsettik. Şimdi bu vade 5.5 yılı buldu. Hazine’nin sabit getirilerde ortalama borçlanma vadesi bu. Uzayan bu vadeye uygun olarak artık 2 yıllık gösterge tahvilin yanına iki gösterge daha ekleniyor. 2015 yılından itibaren 5 yıl ve 10 yıl vadeli tahviller de gösterge haline getirilecek. Böylece Türkiye de 10 yıllık gösterge tahvil piyasasını yaratarak dünya sistemine katılırken, borçlanma vadesini daha da uzatacak. Yılları alan bir fedakârlığın sonucu bu.

        SONUÇ: “En iyi çıkış yolu tam ordan geçendir.” Robert Frost

        Diğer Yazılar