Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ardı ardına gelen büyük ölümlü kazalardan sonra maden ve inşaat sektörlerinde iş güvenliğini artırıcı değişikliklere gidiliyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı maden ve inşaat sektörlerindeki yeni düzenlemeler bu hafta Meclis’e sunulacak. Kömür için ayrı bir kanun çıkarılacak. İş güvenliğinı artırmanın üç aşamalı bir konu olduğunu belirten Ahmet Davutoğlu bunları,

        * Zihniyet değişikliği ve eğitim ile ilgili farkındalık,

        * Bir işin başlangıcı ve bitişi arasındaki bütün süreçlerin yönetimi,

        * Yasal süreç olarak sıraladı

        * Yapılacak yasal değişikliklerden biri çok tehlikeli işlerin tanımı ve bu tanıma giren 2.7 milyon çalışana mesleki yeterlilik şartı getirilmesi. Bu işlerde çalışacaklara eğitimli ve sertifikalı olma zorunluğu getirilecek. Çok tehlikeli işler arasında ise inşaat, madencilik ve tersaneler sayıldı. Üç sektör de iş kazalarının en yoğun olduğu alanlar.

        * Çok tehlikeli işlerde üç yıl ölümlü iş kazası olmayan işverenin yüzde 2 ve işçi adına yüzde 1 olmak üzere yüzde 3 ödediği işsizlik sigortası primi yüzde 2’ye indirilecek. Kaza olan işyerlerine ise mali cezalar getirilecek.

        * Ölümlü bir iş kazasında işverenin kusurlu bulunması halinde alacağı cezanın yanında 2 yıl da kamu ihalelerinden men edilecek. Ceza yeni olmasına rağmen yeterli değil. 2 yıl men yeterince caydırıcı olmayabilir, süre daha uzun tutulabilir

        * Rödövans süresinin 15 yıldan az olamayacağı şartının getirilmesi ise etkili bir yöntem. Böylece ekonomik ömrünü doldurmaya çok yaklaşmış madenlerin özel sektörce kiralanıp işletilmesi, işletilirken de kısa ömürlü olduğundan iş güvenliği için gerekli yatırımların yapılmaması gibi bir durumla karşılaşma ihtimali azalır.

        * Ayrıca kamu kesiminin kiralama yoluyla ihale ettiği işler başka şirketlere devredilemeyecek. Devletin muhatabı tek olacak.

        * Kısaca madenlerde, çok tehlikeli işlerde kamunun gözetim ve denetimi artacak. Cezalar da artırılacak.

        * Ancak bu sıralananlar iş güvenliğinin yasal süreci yani mevzuatıyla ilgili. Türkiye’de trafik kuralları da doğru konulmuş ama uygulamada eksiklikler çok var ki, dünyanın en yüksek ölümlü kaza oranına sahip ülkelerinden biriyiz. Kurallar doğru ama denetim az, denetimde kaçak çok ve verilen cezalar da yeterince caydırıcı, can acıtıcı değil. Bu nedenle trafik kurallarına uyumda ileri gideceğimize geri gidiyoruz.

        * Halbuki devletin kural hâkimiyetini en kolay sağlayacağı, gücünü en kolay hissettireceği, vatandaşları kanunlara uyum konusunda en iyi eğiteceği alan trafik. Eğe trafikte keşmekeş, başıbozukluk, kayırımcılık olursa, bu toplumun çeşitli katmanlarına doğru yayılıyor. Trafik kuralını bir kere ihlal eden ve yanına kâr kalan kişi, aynı şeyi bir kere de madende dener. Bir başkası minibüse otobüs kadar yolcu doldurur. Her şeyi idare ederek, görmezden gelerek bir yere varamayız.

        * Başbakan’ın belirttiği gibi her şey mükemmel olsa da, “zihniyet değişikliği olmadan iş güvenliği sağlanamaz”. Zihniyet değişikliği için yeni nesillerin okullardan mezun olmasını bekleyeceksek 15-20 yıl daha yandık gitti demektir. Bunun için okullar da eğitim şart olsa da, asıl adresi sokaklar, caddeler, meydanlar, kısaca kentlerdeki trafik. Devlet hâkimiyetini önce burada kuracak, kurallara uymayanlara korkuyu burada salacak ki, gölgesi ve gücü yeraltında madenlere de işlesin.

        SONUÇ: “Düzen bozulursa yıkım gelir.” Türk atasözü

        Diğer Yazılar