Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hindistan Merkez Bankası bir süredir kendisinden beklenen politika faiz indiriminde dün ilk adımı attı ve çeyrek puanlık indirime gitti. Piyasalara etkisi pozitifti.

        Sonra İsviçre Merkez Bankası euro/frank kurunda taban fiyat uygulamasına son verdi. 3 yıllık uygulamanın ardından alınan karar piyasalarda tam bir şok etkisi yarattı. Frank 1 dakikada yüzde 38 değerlendi. Euro/ frank paritesi 0.8372’den 1.1490’a çıktı. 22 dakika sonra bu değer artışının bir kısmı geri verildi ve parite 0.9596’ya indi. Yüzde 16.5 geri gelen frankta yüzde 14.7 artış günlük olarak kalıcı oldu. İhracata dayalı bir ekonomi olduğundan dolayı para birimindeki değerlenme bir olumsuzluk olarak algılandı ve borsada yüzde 10’luk bir kayba yol açtı.

        Finansal piyasaların ağırlıklı biçimde merkez bankalarınca yönlendirildiği bir dönemde İsviçre deneyimi, piyasalar hazırlanmadan alınacak bir kararın etkisine iyi bir örnek.

        Bu iki gelişmenin Türkiye ile doğrudan ilişkisi var. Artık Merkez Bankası’nın 20 Ocak Salı günü yapacağı ilk faiz toplantısında faiz indirimine bir adım daha yakınız.

        ■ Çünkü İsviçre Merkez Bankası’nın kararı, 22 Ocak’ta Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) tahvil alım programını başlatacağının bir ön hazırlığı gibi. Zaten bu karar da, ECB’nin parasal genişlemeye gitmesinin önünü mahkeme kararıyla açmasının ardından alındı.

        ■ Avrupa’da parasal genişlemenin Türkiye’ye ilk etkisi finansal kanalla yaşanabilir. Sonra etkili olabildiği ölçüde ticaret kanalıyla devam edebilir. Ama ne olursa olsun pozitif bir katkı yapması beklenir.

        Dışarıdaki merkez bankaları kararları Türkiye’nin de faiz indirmesini desteklerken içerideki gelişmeler de aynı yönde gerçekleşiyor. Yurtiçinde gösterge 10 yıllık tahvilin faizi 2013 ortasından beri ilk kez yüzde 7’nin altını gördü. Bir süredir piyasa faizleri hem enflasyona hem de küresel gelişmelere bağlı olarak düşüyor. Merkez bankalarının hareket tarzı da, piyasaları izlemek. Halen TCMB’nin politika faiz oranı yüzde 8.25’te bulunuyor.

        ■ Merkez Bankası’na faiz indiriminde yardım edecek başka bir gelişme de, petrol ve emtia fiyatlarının hızla düşmesi. Dün Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “bu düşüşün henüz enflasyona yansımadığını, önümüzdeki aylarda yüzde 5’leri dahi görebileceğini, yıl sonu için de hedef olan yüzde 6.1’in tutturulabileceğini” söyledi. Zaten baz etkisiyle yılın ilk yarısında düşmesi beklenen enflasyonun bir de emtia fiyatlarıyla aşağı yönde ivmelenmesi söz konusu. Merkez Bankası’nın orta vadeli hesapları içinde emtia fiyatlarındaki düşüş yoktu. Piyasalar haklı olarak şimdi bu pozitif gelişmenin faizlere yansıtılmasını bekliyor.

        ■ Merkez Bankası’nın faizi düşürmede en çok bakacağı veri ise döviz kuru gelişmeleri. Kuru da en çok sermaye hareketleri belirliyor. Döviz kurunun düzeyi bizzat TL’nin değeri oluyor. Alacağı faiz indirim kararının kurları kalıcı şekilde yükselteceğini tahmin ederse TCMB bundan imtina edebilir. Çünkü faiz indirimine gelecek aylarda da devam ettiği takdirde her indirim yeni bir kur tetiklenmesini beraberinde getirebilir.

        ■ Böyle bir durum hem Türkiye’ye sermaye akışını keser, çünkü sıcak paranın getirisini elinden alır, hem de enflasyonun düşmesine zarar verir. Böyle bir durumu Merkez Bankası hiç istemez. Dolayısıyla alacağı faiz indirimi kararı ile Merkez Bankası’nın kuru yukarı yönde tetiklememeye azami özen göstermesi beklenir. Kurlar bir süredir faiz düşüşünü destekler nitelikte seyrediyor.

        ■ TCMB’nin faiz indiriminde elini rahatlatacak bir başka gelişme ise maliye politikası. Dün 2014 yılı bütçe gerçekleşmeleri açıklandı. Bütçe giderleri hedeflenenin yüzde 2.7 üzerinde, bütçe gelirleri de hedeflenenin yüzde 5.6 üzerinde gerçekleşti. Bunun sonucu olarak bütçe açığı 33.3 milyar lira yerine 22.7 milyar lira oldu. Yani beklenenden 10.6 milyar lira daha az bir bütçe açığı ile karşı karşıyayız. Bu da milli gelirin yüzde 1.3’üne denk geliyor.

        ■ Faiz dışı fazla da buna bağlı olarak hedefin yüzde 45 üzerinde gerçekleşti. 18.7 milyar lira yerine 27.2 milyar liraya varan faiz dışı fazla elde edildi.

        ■ Bütçenin az açıkla sonuçlanması ve faiz ödemelerinin son 33 yılın en düşük düzeyine inmesinin etkisiyle kamu borcu gerilemeye devam ediyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kamu borcunun milli gelire oranının yüzde 33’e indiğini belirtirken “Bütçe ve borç dinamiklerinde hiç olmadığı kadar iyiyiz” dedi.

        ■ Bütçenin iki seçimin yaşandığı bir yılda böyle bir performans göstermesi beklenmiyordu. Hedefler pozitif yönde aşılmış. Bu da para politikası tarafında bir gevşemeye destek veriyor.

        SONUÇ: “Görmenin de, boş bakmanın da bir zamanı vardır.” İngiliz Atasözü

        Diğer Yazılar