Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Artık 24 Şubat’a doğru geri sayıyoruz. Merkez Bankası faiz indirecek mi, indirmeyecek mi, bu tarihte belli olacak. 24 Şubat’taki karar iki açıdan çok kritik.

        Biri faiz tartışmasının seyri, diğeri de enflasyonun nasıl seyredeceği.

        Olağan toplantı tarihlerinde Merkez Bankası’ndan ölçülü faiz değişikliği beklenir. Ölçülü artırım ve indirim ise yüzde 0.25 ile yüzde 0.75 arasında bir yerde. İç koşullar ve Merkez Bankası’nın kurumsal geleceği açısından 24 Şubat’ta normalde bir faiz indirimi beklenir, hatta Para Politikası Kurulu’nun bütün koşulları indirim yönünde yorumlamak isteyebileceğini de varsayabiliriz.

        ”Denileni yapalım, kurtulalım” eğilimi Kurul’da hâkim olabilir. Çünkü yapılan sert eleştiriler ve baskılar bizzat para politikasının uygulanmasını zorlaştırıyor, kurumun bağımsızlığını ve alacağı kararların etkinliğini azaltıyor. Banka’nın bu durumdan bir an önce kurtulmak istiyor olması gayet doğaldır.

        Eğer bütün tartışmalara ve baskılara rağmen Merkez Bankası faizde bir indirime gitmezse iç ve dış koşullar çok net bir şekilde buna olanak vermiyor demektir. Bu durum o zamana kadar piyasalar tarafından muhtemelen belli ölçüde fiyatlanır zaten.

        24 Şubat’ta bir indirime gidilecekse bunun çeyrek puan mı, yarım puan mı, yoksa 75 baz puan mı olacağı önemli. Çeyrek puanlık indirim elbetteki koşulların zorluğuna, 75 baz puanlık indirim ise şartların elverişliliğine işaret edecek.

        GIDA FİYATLARI, KUR VE PETROL, ENFLASYON DÜŞÜŞÜNE ENGEL

        3 Şubat’ta açıklanan ocak enflasyonuna göre TCMB’nin “olağanüstü toplantıya gerek yok” kararını vermesinden sonra gündeme gelen bazı gelişmeler 24 Şubat’ta verilecek kararda etkili olmaya aday.

        ■ Bunlardan ilki döviz kuru gelişmeleri ki, faiz indirimine imkân verecek şekilde gevşiyor. 2.67 sepet kur düzeyinden 2.62’ye kadar inildi, dolarda ise 2.51’den 2.44’lere gelindi. Dünkü döviz kuru yükselişleri ise dış piyasalarla paralel gerçekleşmesine karşılık bunun tersine bir gelişme. Ama 24’üne kadar kur genelde gevşemesini sürdürürse faiz düşürülmesinde sorun olmaktan çıkabilir.

        Kurun düşmemesi halinde ise faizde indirimi unutmak lazım. Çünkü kur gelişmeleri imkân vermeden faizde yapılacak ciddi bir indirimden hayır gelmez, ters tepebilir. Göstermelik bir faiz indirimi ise mümkün olabilir. Çünkü bu dönemde dünyada faiz artıran merkez bankası yok ama faiz indirenler var. Bu da TCMB’yi faiz indirimine zorlayan ve elini rahatlatan ikinci gelişme.

        ■ Üçüncü gelişme ise faiz indirimi karşıtı. Petrol fiyatlarında düşüş durdu, sert sayılabilecek bir tepki yükselişi dahi var. Daha da önemlisi bu tepkinin üzerine Rusya ile Ukrayna arasında ateşkes ilanı ve Batı’nın yumuşaması geldi. Ateşkesin kalıcılığı petrol fiyatlarını yükseltici etki yapabilir. Bu da akaryakıt fiyatları ve enflasyonun seyrinde olumsuzluk demek.

        ■ Enflasyonda yıl ortasına kadar matematiksel bir düşüş olacaksa da, gıda fiyatlarının bu yıl yine yüksek kalma tehlikesi ortaya çıktı. Eğer gerçekleşirse iklim koşullarından dolayı tarım üretiminin iki yıl arka arkaya gerilemesi olayı ilk kez yaşanacak. Ocakta lodosun seraları vurmasıyla gıda enflasyonu yüzde 3.52 gibi yüksek düzeyde çıktı. Şubatta hava koşullarında henüz düzelme yok ve değişkenlik sürüyor. Kış ürünlerinde normal veya bolluk yılını kaybettik. Erken yaz ürünleri için mayısa kadar mevsimsel risklerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ise izleyeceğiz.

        ■ Bunun yanında Merkez Bankası’nın bir araştırması da gıda ürünlerindeki yüksek fiyat artışlarının arkasında üretici fiyat artışının değil, organize perakende satıcılarının payı olduğunu ortaya koydu. Eğer bu araştırma gerçeği tam yansıtıyorsa yapısal önlemler alınmadan veya organize perakende sektörü tavır değişikliğine gitmeden gıda fiyatlarındaki baskının azalması beklenmemeli.

        ■ Faiz kararında etkili olacak altıncı gelişme ise ABD’de açıklanan tarım dışı istihdam verilerinin ilk faiz artırımını eylül yerine hazirana çekmesi oldu. Nitekim ABD 10 yıllıkları da yüzde 1.7’den hareketle yüzde 2’nin üzerine çıktı ve yüzde 2.15’e kadar yükseldi. Dolar faizlerinin artması gelişmekte olan ülkeleri ve dünya likidite havuzuna sıkı sıkıya bağlı olan Türkiye’yi etkiliyor. Faiz indirimleri ile sermaye akımlarını itici yönde çalışıyor. Dünyada belirleyici akıma karşı Türkiye’nin ters eğilim göstermesi ve bu konuda ayrışması ise çok zor.

        Bu gelişmeler ışığında iki hafta önceye göre faiz indirimi ihtimali daha yüksek, geçen haftaya göre daha düşük. Önümüzde ise tam beş gün var. Gün ola hayır ola.

        Diğer Yazılar