Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yıla baz etkisiyle enflasyonda kuvvetli düşüş beklentisi içinde girdik. Petrol fiyatlarının yarıya yakın düşmesinin olumlu etkisini de yaşayacaktık. Ancak olmadı. Dünkü verilerle birlikte iki aylık enflasyon yüzde 1.82’ye çıktı. Beklenenin iki katı düzeyinde bir gerçekleşme. Yüzde 5’lere inmeyi beklerken ilk iki ayda bunun 3’te 1’ine ulaştık.

        Bunun da nedeni gayet açık, gıda fiyatlarında sıçrama. Kötü hava koşulları geçen yıl etkiliydi, bu yıla sarkması pek beklenmiyordu. Ancak geçen iki ayda gördük ki, soğuk havalardan ziyade lodos etkili oldu ve seraları yırtarak sebze üretimini vurdu. Üzerine etkili kar yağışları da gelince zaten pür spekülatif çalışan bir piyasaya gün doğdu.

        Gıda fiyatları ocak ayında yüzde 3.52 arttıktan sonra şubat ayında yüzde 2.59 daha yükseldi. İki aylık artışı yüzde 6.19. Yani yıllık beklediğimiz enflasyon iki ayda gıdada gerçekleşti zaten.

        ■ Enflasyon sepeti içinde en çok ağırlığa sahip gıda grubu, en yüksek artışı yapınca iki aylık yüzde 1.82’lik tüketici enflasyonunun 1.52’si veya yüzde 82’si gıdadan kaynaklandı. Böylece gıdanın enflasyona yaptığı olumsuz katkı, don ve kuraklığın yaşandığı geçen yıla göre ikiye katlandı. Geçen yıl bu katkı yüzde 38 düzeyindeydi.

        ■ Bu veri bir anlamda manşet enflasyonu bizzat tek başına gıda fiyatlarının sürüklediğini gösteriyor. Sepetteki ağırlığı dörtte bir olan bir grubun fiyatlarda beşte dört oranında pay alması çok çarpık bir yapıyı ve sonucu işaret ediyor.

        ■ Kış mevsiminin geçmesiyle normale dönülebilir. Ancak bu durum baharda havaların normal seyretmesine bağlı. Mevsim bozulmaları yaşıyoruz. Bazı meyvelerin çiçekleri erken açtı. Karadeniz’de fındık erken tomurcuklandı. Bundan sonra bölgede kış soğuğunun veya donun olmaması gerekir ki, rekolte kaybı yaşanmasın. Kar yağması ve don olması durumunda erken yaz ürünleri yine darbe yiyebilir. Mart ayının başında olmamız nedeniyle riskin varlığı da devam ediyor. Bu nedenle olsa gerek, fındık fiyatları yıllık bazda en çok artan ürün ve normalde fiyatların gevşemesi gereken mevsime girilmesine karşılık yükseliyor.

        ■ Manşet enflasyonun yıllık bazda yükselmesine ve olumsuz görünümüne karşılık çekirdek enflasyonda şubatta düşüş 1 puana yaklaştı. Bu, üzerinde büyük bir faiz indirim baskısı olan Merkez Bankası’nın elini sınırlı bir şekilde rahatlatıyor. Geçen ayki toplantıda faiz düşüren ve düşüş yönünde kapıyı açık bırakan Merkez Bankası’nın bu ay da benzer bir karar alabilmesinin yolu açıldı. 17 Mart’ta bunun yapılabilmesi de döviz kurunun rayından çıkmamasına bağlı.

        EKONOMİ YÖNETİMİNİN DEĞİŞİMİ FİYATLANIYOR

        Kurlar artmaya devam ederse enflasyonu da artırır. Zaten artan döviz kurunun etkisini şubatta görmeye başladık. Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamların bir nedeni petrol fiyatlarındaki artışsa diğer nedeni döviz kurundaki artış. Bu nedenledir ki, gıdadan sonra enflasyonu en çok artıran grup ulaştırma oldu.

        ■ Eğer enflasyon artmasın isteniyorsa döviz kurunun artması da önlenmeli. Yoksa birkaç ay gıda şoku, birkaç ay kur şoku veya her ikisini birden aynı dönemde yaşarsak, işin ucunu kaçırırız.

        ■ Buna karşılık dolar kuru dün 2.53’ü aşarak yeni bir rekor daha kırdı. Enflasyon verisi açıklandıktan sonra hem dışarıdaki yükselişi, hem de içerideki talep artışı rekorda rol oynadı. İstenildiği ölçüde düşmeyen manşet enflasyonu karşısında siyasilerin baskısıyla Merkez Bankası’nın faizleri indirmesinin kuru tetikleyeceğini tahmin edenler, önceden alıma geçmiş olabilir.

        ■ Bir de Cumhurbaşkanı-Merkez Bankası faiz tartışmasının bizzat kendisi belli bir tedirginlik yaratmışken, bunun seçim dönemiyle birleşerek ekonomi yönetiminin değişimiyle sonuçlanacağı tahminleri yaygınlık kazanıyor. Piyasa dostu bir yönetimin değişimi ve yerine gelenlerin bu aşamada bilinmemesinin yaratabileceği belirsizlik ve sarsıntı da, önceden fiyatlanıyor olabilir.

        SONUÇ: “Kaptansız gemi yürümez.” Türk atasözü

        Diğer Yazılar