Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün hem aralık istihdam hem de şubat bütçe sonuçları açıklandı.

        2014’te nüfus 1 milyon artarken işgücü 1.9 milyon kişi arttı. Bunun 1.3 milyonu iş buldu, 550 bini işsizler ordusuna eklendi. Arındırılmış verilere göre işsiz sayısı 3 milyona yükseldi. Ülkemize gelen Suriyelilerin etkisini istihdam rakamlarında net biçimde görüyoruz. Son bir yılda bunca istihdam artışına karşılık işsizlik oranı yüzde 10.9’a yükseldi. Ancak madalyonun ikinci yüzünde 1 milyon 327 bin kişilik yeni istihdam yaratılması çok önemli ve pozitif bir gelişme. Bu kadar insanın iş bulması, maaş alması iç talebi canlandırma etkisi yaratabilir.

        BÜYÜME % 3’ÜN ALTI: Üstelik istihdamda böylesine yüksek artışları düşük büyüme döneminde sağlıyoruz. Hafta sonu yapılan Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde de Başbakan Yardımcısı Ali Babacan 31 Mart Salı günü açıklanacak 2014 yıllık büyümesinin yüzde 3’ün biraz altında kalacağını belirtti. Büyümenin düştüğü ama istihdamın arttığı bir durumu ilk kez yaşıyoruz. Açıklanmaya ihtiyacı olan bir süreçten geçiyoruz.

        Dün açıklanan şubat bütçe verileri ise ekonominin zayıflığının derinleşmekte olduğuna işaret etti. Çünkü şubat ayında dahilde alınan KDV yarım puan artarken ithalde alınan KDV’de yüzde 5’lik azalma ortaya çıktı. İhracat zaten azalıyordu ama iç talep de durgun ve buna paralel ithalat azalmaya devam ediyor. Yılın iki aylık döneminde ise ithalde KDV yüzde 9.2 azaldı.

        Zaten ocak ayında sanayi üretimi yüzde 2.5, ihracat da yüzde 10 düşmüştü. Şubatta ihracatın yüzde 13 azalmasından sonra ithalatta KDV’nin yüzde 5 düşüşü ekonomik zayıflamanın ivme kazandığına işaret ediyor. Neden şubat sorusunun yanıtı ise yaşanan dolar şokunda yatıyor. Bu şokun ekonomideki ivme kaybını daha keskinleştirdiği, beklentileri bozduğu, tüketim, üretim ve yatırımları negatif etkilediği çok açık. Şubat Türkiye’den sıcak para çıkışının yaşandığı bir ay da.

        CARİ AÇIK % 4’ÜN ALTI: Bu olumsuzluğun bir olumlu yanı ise cari açıkta ortaya çıkıyor. Yıllar sonra ilk kez ocakta 2 milyar dolarlık cari açığa inildi. Ekonominin bu gidişi ile aylık cari açık 2-2.5 milyar dolara inebilir. Bu da yıllık 30 milyar dolar eder. Yine aynı toplantıda Babacan cari açığın bu yıl milli gelirin yüzde 4’ünün de altına ineceğini açıkladı. 2014’te gerçekleşen ise 42.9 milyar dolar ve milli gelire oranı yüzde 5.3’e denk geliyor. Hedeflenen altında bir rakam.

        2015 için 46 milyar dolar ile milli gelire yüzde 5.4 oranında bir cari açık hedefi konulmuş. Ama gerçekleşme önemli ölçüde bunun altında kalabilir. 30 milyarın 800 milyarlık milli gelire oranı yüzde 3.7 yapar. Doların değerlendiği, dolar faizlerinin arttığı ve likiditesinin azaldığı bir süreçte Türkiye açısından rahat çevrilebilecek ve finanse edilebilecek bir açık düzeyine iniliyor. IMF’nin finanse edilebilir ve sürdürülebilir cari açık tanımı da yüzde 4’ü aşmayan bir açık. Yaşadığımız sürecin bütün olumsuzluklarına karşılık elde ettiğimiz somut pozitif sonuç, sevinilecek gelişme budur.

        Cari açığın rahat finanse edilebilir ve sürdürülebilir düzeylere çekilmesi de, Türkiye’nin reytingini koruması açısından son derece belirleyicidir.

        SONUÇ: “Tavuk sadece alıştığı yerde yumurtlar.” D.Szabo

        Diğer Yazılar