Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        18 Mart’ta yapılan FED toplantısında sabırlı kelimesinin çıkarılmasına karşılık, faiz ve makro ekonomik tahminlerde düşüş yönünde değişim, ilk faiz artırımını haziran yerine eylüle yoğunlaştırmıştı.

        Üzerine geçen hafta sonu beklentinin yarısı düzeyinde çıkan ve daha önceki ayların aşağı revize edildiği mart ayı tarım dışı istihdam verisi geldi. Kötü veri ilk faiz artırımının geç başlaması ve devamında artırım hızının yavaş olması demek.

        Dün de 17-18 Mart FED toplantı tutanakları açıklandı. Ne şahin ne de güvercin kanatta yer alan, ortada duran bir FOMC üyesi demiş ki, “İstihdam artmasına artıyor ama kırılgan olabilir. Bazı ülkelerin durumuna düşmemek için bunun kırılgan olmadığından emin olmalıyız. Düşen petrol fiyatlarının enflasyonu aşağı yönde baskılaması da olası. Ayrıca güçlü dolar da rekabet gücümüzü etkiliyor. O yüzden faiz artırımında acele etmemeliyiz.”

        ■ Gelişmeler en azından şimdilik bu üyenin işaret ettiği gibi gerçekleşiyor. Çünkü sert geçen kış mevsiminin istihdam üzerinde yarattığı bozucu etkiyi gördük. Nitekim bu durum da faiz artırımının zamanlamasına yansıyor. İlk faiz artırımı için haziran ayı hâlâ masanın üzerinde olmasına rağmen, ihtimali son derece düştü. Ama yıl bitmeden de düğmeye basılacağı anlaşılıyor.

        ■ Bu gelişmelerin etkisiyle ABD doları bir süredir yatay dalgalı bir eğilim izliyor. Dolar büyük gelişmiş paralar karşısında 13 Mart’ta 100.330 değerinden dün 98.277’ye geriledi. Gerileme yüzde 2. Zaten Euro da dolara yüzde 4 civarında arttı. Euro/dolar paritesi 1.04’e kadar inmişken 1.10’a kadar yükseldi ve son olarak 1.08 düzeyinde seyrediyor. Dolar son aylardaki hızlı değerlenmesini durdurduğu gibi, son bir aydır gelişmiş ülke para birimlerine göre yumuşak bir iniş gösteriyor.

        ■ Yine son bir aydır gelişmekte olan ülke para birimleri dolar karşısında yüzde 4.3 değerlendi.

        ■ Zaten FED’in de beklendiği gibi faizi haziranda artırmaya yanaşmamasının en önemli nedenlerinden biri doların hızla değer kazanması. Bu eğilimi kısmen de olsa dengeleyebilmenin yolu faiz artırımına geç başlamaktan, başladıktan sonra da aralıklı ve ağır davranmaktan geçiyor.

        Ortaya çıkan son gelişmeler dolardaki yatay dalgalı seyrin sürmesinden yana. Bir aya yaklaşan dolar seyrinin bir süre daha devam etmesi beklenebilir.

        İÇERİDE DOLAR/TL'NİN DURUMU SANDIK SONUÇLARINA BAĞLI

        Dolar dışarıda çok fazla değişiklik göstermeyecekse içeride TL karşısındaki seyri nasıl olabilir?

        ■ Bir kere seçim atmosferinde belirsizliklerin ve siyasi tansiyonun azalması pek beklenmemeli. Hatta zaman zaman yayımlanacak anketlere paralel tansiyon yükselmesi bile olabilir. Bu durum dolara alım getirebilir.

        ■ İkincisi seçimin bizzat sonucu kur üzerinde etkili olabilir. Çünkü Meclis’e dördüncü partinin girip girmeyeceği, iktidar partisinin alacağı milletvekili sayısını da belirleyecek. Sayının 330’un altında kalması Anayasa değişikliği için başka bir partiyle ittifakı gerektiriyor. Bu da işleri zorlaştırıyor.

        ■ Ayrıca dördüncü partinin Meclis’e girememesi demek aynı zamanda istikrarı bozucu etki yapabilir.

        ■ Yine bu seçim sürecinde ekonomi yönetiminin değişmesinin belirsizlik yaratmaması için sürecin çok iyi yönetilmesi gerekiyor.

        Bütün bu nedenler dolar/TL üzerinde etkili ve yükseltici olabilir.

        ■ Ancak doların TL’ye göre son iki yıldır hatırı sayılır oranda artması bu konuda frenleyici etki yapabilir. Mayıs 2013’te 1.7850’den başlayan dolar artışı iki yıl sonra 2.6060 düzeyine çıktı. Artış oranı yüzde 46. Aynı dönemde dolar gelişmekte olan ülkelerin kurlarına göre yüzde 21, gelişmiş ülke kurlarına göre ise yüzde 20 arttı. Türkiye’de ise enflasyon aynı dönemde yüzde 16 ile dünya ortalamasından biraz daha yüksek ama biraz da TL’nin değer kaybettiğini söylemek lazım. Yani riskler bir ölçüde fiyatlanmış durumda.

        ■ Dolayısıyla iç nedenlerle doların hareketlenebilmesi için hava koşullarında ekstra bozulmaların gündeme gelmesi lazım.

        ■ Normalde ise Mayıs 2013’e kadar genelde TL değer kazanıyordu. Çünkü dalgalı kur rejimi çerçevesinde sermaye akımlarının güçlü olması döviz arzını artırıyor ve TL talebini yükseltiyordu. FED’in parasal genişlemeyi durdurma ve faizleri artırma sürecine girmesiyle dış kaynağa ihtiyacın sınırlanması ve cari açığın azaltılması gerekiyordu. Şimdi yapılmakta olan bu ve TL’nin değer kaybetmesi değil rekabetçi konumda olması gerekiyor. Yine ekonominin durumu bunu gerektiriyor.

        SONUÇ: “Gerek abdal, gerek derviş, parayla biter her iş.” Türk atasözü

        Diğer Yazılar