Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hafta sonu yapılan IMF toplantıları nedeniyle yayımlanan raporlarda dünya ekonomisinin durumu ve geleceğine yönelik tahminler yer aldı. Gelişmiş ekonomilerin büyümesi artarken gelişmekte olanların düşüyor. Aslında Çin ve en az onun kadar büyüyen Hindistan hariç tutulduğunda gelişmekte olan ekonomilerin büyümesi gelişmişler düzeyde.

        -Büyümede gelişmişler lehine bu dönüş, zaten gelişmekte olan ekonomilere yönelik sermaye akımlarını zayıflatıyor. Sermaye akımlarının zayıflaması büyümeyi azaltıcı ve finansal piyasaları daraltıcı yönde sonuçlar yaratıyor. Yanına bu ülkelerdeki siyasi sorunları da eklediğimizde gelecek yıllarda gelişmekte olan ülkelerin büyümesi daha yavaşlayacak gibi görünüyor.

        -Şu anda küresel piyasalar da bu gelişmelere ayak uyduruyor. Sermaye gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere ve en güçlü ekonomilere, gelecek yıllarda da büyümesini sürdürecek ülkelere gidiyor.

        -Örnek Almanya ve ABD. Bu nedenle 10 yıllık faizler Almanya’da geçen hafta hiç görülmediği şekilde yüzde 0.049’a kadar geriledi. 10 yıllıkların negatif faize dönüşmesine ramak kaldı. Zaten Avrupa’da 2.2 trilyon dolarlık tahvilin negatif faizle işlem gördüğü belirtiliyor.

        -Amerika 10 yıllıkları ise yüzde 1.8500 düzeyinde. Yani Alman faizinden yüzde 1.80 daha fazla. ABD 10 yıllıkları aslında 2014 başından beri düşüyor. Yüzde 1.61’den Mayıs 2013’te başlayan tırmanma 6 Eylül’de yüzde 3’e vardı. Kısa süreli bir düzeltmenin ardından yeniden yüzde 3’le tepe yaptı ve oradan beri düşüyor. Faiz artırmaya hazırlanan bir ülkenin faizi diğer rakiplerinden yüksek kalınca ve sığınılacak güvenli liman olunca sonuç böyle oluyor.

        -FED’in de yüzde 0.25’ten artırmaya başlayacağı politika faizlerinde varacağı son durak yüzde 3.5 olacak. Dolayısıyla piyasa faiz oranlarındaki erken ve hızlı tırmanma FED’i de endişelendirdi, çeşitli kanallardan yönlendirme ve müdahalede bulundu. Küresel gelişmelerin de katkısıyla FED faizi raydan çıkarmamayı ve kendisinin faiz artırımını engellememesini başardı.

        KAYIPTA REALI GEÇEN TL DÜNYA 4’ÜNCÜSÜ

        -Son olarak açıklanan ilk çeyrek şirket bilançoları küresel kriz sonrasının performansı en düşük olanı. Nedeni değerli dolar sonucu ihracat siparişlerinin iptal edilmesi. Doların hızla değerlenmesinden FED de rahatsızlık duyduğunu ifade etmişti.

        -Biz 18 Mart’taki FED kararı ile faiz artırımının olabildiğince geç ve ağır olmasını, dolara bir müdahale biçiminde yorumlamıştık. Nitekim dolar 13 Mart’ta 100 bin endeks ile tepeye çıktı. Sonra da gevşedi. Bunda FED’in faiz artırmadaki niyet gevşekliği de etkili oldu.

        -Son iki haftada ise ekonomik verilerin iyi çıkmaması daha etkili. Ancak veriler daha ne kadar kötü gelir bilinmez. Doları mevcut seviyelerinde tutmak için FED’in ekstra bir şeyler yapması gerekebilir.

        -Tıpkı faiz gibi, dolar da erken bir zamanda rayından çıkmazsa FED’in işi kolaylaşacak. Burada da müdahale ve yönlendirmeler etkili olabilir. Faiz artırımı için Avrupa bölgesinin toparlanmasını bekleyecekse FED’in ekstra çaba sarf etmesi gerekebilir.

        -Fakat doların hızını kesmek faiz kadar kolay olmayabilir. Dolar hız keseli henüz 5 hafta oldu. Bu muhtemelen faizin hız kesmesi gibi, keskin ve uzun olmayacak. En azından birkaç aylığına Dolar Endeksi 100 bin barajını aşmasın yeter. Faiz artırımına kadar dolar ne kadar düşük kalırsa o kadar iyi. Ne de olsa faiz artırım sürecinde para birimi de aynı yönde hareket edecek.

        -Bu durum bize de yarar. Yukarıda görüldüğü gibi, dolar karşısında yılbaşına göre değer kaybında TL yüzde 14.7 ile 4. sırada yer alıyor.

        SONUÇ: “Bir şey yapmamak, kötü bir şey yapmak gibidir.” Japon atasözü

        Diğer Yazılar