Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GIDADAKİ ARTIŞA BİR DE BÖYLE BAKIN

        TBB Risk Merkezi verilerine göre karşılıksız çek sayısı da, parasal tutarı da rekorda. Rakam ilk kez şubat ayında 3 milyar lirayı geçti. Mart ayında da 2.6 milyar lira ile ikinci en yüksek tutara ulaştı. Karşılıksız çeklerin toplam çeklere oranı ise şubatta yüzde 7’ye çıktı, martta yeniden yüzde 4.2’ye düştü. Bu durum ilk bakışta şirketler kesiminde ve iç talepte ciddi bir soruna ve ödeme gücünün kaybına mı işaret ediyor. Ama durum pek öyle değil.

        Çünkü iç tüketim yavaşlamıyor. Yatay seyrediyor ama belli bir pozitif talep de var. Enflasyondaki artış da iç talebin gerilemediğine işaret ediyor. İflas eden orta ve büyük ölçekli şirket yok. Açılan ve kapanan şirket sayıları da daralmakta olan bir ekonomiye işaret etmiyor. Konut satışları, otomobil satışları, kredilerde artış oranının korunması bize ılımlı iç talep artışının devam ettiğini gösteriyor. Bu durumda ödemelerde sıkıntı yaşanmasının nedeni daha farklı demek.

        Enflasyon yükseliyor ama bunun zaten yüzde 55’i sepet içinde yüzde 25 ağırlığı olan gıda fiyatlarından kaynaklanıyor, denilebilir. Ama sonuçta da enflasyonun geri kalanını körükleyen bir iç talep veya neden olmalı. Dün Merkez Bankası tarafından yayımlanan nisan ayı fiyat gelişmeleri raporunda gördük ki, taze meyve sebze fiyatlarındaki artış yıllık yüzde 26.27 gibi çok yüksek bir orana çıktı. İkinci sırada ise yüzde 14.20 ile altın geliyor.

        Taze meyve sebze fiyatlarındaki bu yüksek oranlı artışa karşılık tarım ürünleri üretici fiyat artışı yıllık ortalama yüzde 11.65. Aradaki fark Merkez Bankası tarafından tarladan markete uzanan zincirin halkalarından perakendeciler olarak gösteriliyor. Bu konuda kurulan Gıda Komitesi’nden de ilk öneri geldi, Aralık 2014’te kurulan bu komitenin kararını Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli açıkladı.

        Peki öneri ne? Deniz Çiçek’in Habertürk Ekonomi’deki dünkü haberine göre Gıda Komitesi’nin ilk önerisi şöyle: “Çiftçi kayıt sistemi ile Hal Kayıt Sistemi entegre edilecek. Çiftçi kayıt sistemindeki üretim bilgisi otomatik olarak hal sistemine girecek. Böylece, çiftçiden markete kadar tüm zincir daha yakından dijital ortamda izlenecek. Örneğin fiyatı 5 liraya kadar çıkan patateste stok öne çıkmıştı. Ürün nerede, stokçunun elinde mi görülecek. Ürün zinciri adım adım takip edilecek. Stokun izi sürülecek. Üretiminde daralma ya da olağanüstü fiyat artışı yaşanan ürünlerde hızla ithalata gidilecek.”

        Marketler için tekelleşme olmadığı tespiti yapılan Gıda Komitesi şu tespitte bulunmuş: “Üretici örgütlü ve güçlü değil. Market zincirler daha güçlü sermayeye sahip. O malı alıp almama imkânı ve reddetme imkânı var. Üreticiyi savunacak birlik de yok. Ancak şu anda marketler alanında bir tekelleşme de yok. Aralarında örtülü fiyat belirleme anlaşması yok. Müdahale ederseniz yapıyı bozarsınız.”

        İş Bankası Yönetim kurulu Başkanı Ersin Özince de dün Sözcü’ye verdiği röportajda enflasyona vurgu yaparak şunları söyledi: “FED’in ne zaman faiz artıracağı hiç umrunda değil. Millet ağzına bir FED dolamış. FED’den bana ne. Zaten bilmeyen kalmadı, geçmiş 10 yılın para bolluğu olmayacak. Türkiye adam gibi davranırsa bu endişenin konusu olan dış kaynağı her zaman bulur. Ama 3’e bulur ama 5’e bulur. Domates fiyatının artması kadar faiz artmayacak, hiç kimse korkmasın. Herkes domates niye 5 lira oldu diye korksun... Bir ülkede istikrara inancın ve ekonomi yönetimi performansının en önemli göstergesi fiyat istikrarıdır. Fiyatlar öngörülemeyen bir gelişme gösteriyorsa istikrarsızlık ve kaygı artar.”

        Organize ticaret yapmadıysa, üretici ve tüketicinin de bu işin içinde günahı yoksa meyve sebze fiyatlarını yüzde 26 artıran ve enflasyonu sıçratan nedir? Geriye tek kesim kalıyor; organize olmayan ticaret veya biz buna organize olmayan fırsatçılık diyelim. Manavlar, pazarcılar, satıcılar, perakendeciler, diğer aracılar, komisyoncular, depocular v.s.

        Yine aynı fırsatçılıktır ki, çekini ödeme yerine geciktiriyor. Nasıl olsa ucunda hapis yok. Ekonomik yaptırımın maliyeti eğer likidite fırsatının altında kalıyorsa ödemeyi geciktiriyor. Belki dolar alıyor, satıp kâr ettikten sonra ödemesini yapacak. Bu da organize olmayan fırsatçılığın bir başka örneğini oluşturuyor.

        Durum buysa spekülasyonu toplu yapıyoruz ve enflasyonla mücadele çok daha zor olacak demektir.

        SONUÇ: “Davasını bilmeyene şahit olma.” Türk atasözü

        Diğer Yazılar