Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin genel kurulunda konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan önümüzdeki dönemde iç kaynak nereden sağlanacağına yönelik adres gösterdi. Kredilerin mevduata oranının yüzde 121’e ulaştığını belirten Ali Babacan “Sermaye piyasalarımız bundan sonraki ekonomik büyümenin merkezinde olmak zorunda. Çünkü bankacılık sektörü ile ilgili artık bazı sınırlara yaklaşıyoruz” dedi.

        ■ Burada belirtilen sınır kredilerin mevduata oranıdır. Bankaların açtıkları kredilerin stoku 1.32 trilyon lira, topladıkları mevduat ise 1.08 trilyon liradır. YüzDe 121 oranı da Türkiye’de ulaşılan en yüksek rakamdır. Bankalar topladıkları mevduatların üstüne dışarıdan borçlanarak ve kendi özkaynaklarını ekleyerek daha fazla kredi açabiliyorlar.

        ■ Ancak burada da yolun sonuna yaklaşılmış durumdadır. G-20 ülkeler grubunda bu oran yüzde 130 dolayında bulunuyor. Burada biraz daha marjımız var, hatta üstüne de çıkılabilir. Ama unutmayalım ki, Türkiye’de konut kredileri stoku halen çok küçüktür ve her geçen yıl artmaktadır. Krediler üzerine buradan bir artış binecektir.

        ■ Kaldı ki, son yıllarda Türk özel sektörü maliyetlerin düşüklüğünden dolayı yatırımlarını daha çok yurtdışından finanse etmektedir. Bu kanal da FED’in faiz artırımına paralel artık büyümeyecek, hatta giderek daralabilecektir. Son üç yılda zaten özel yatırımlarda durgunluk, hatta gerileme vardır. Buradan da krediler üzerine bir artış gelme ihtimali yüksektir.

        ■ Dolayısıyla önümüzdeki dönemde hem yatırımlarda sıçrama yapma hem de bu yatırımların finansmanını giderek yurtiçine kaydırma gereği vardır. Burada da bankaların artan kredi talebini karşılamada yurtdışı borçlanma seçeneği pek yoktur. Hem dış konjonktür gereği yoktur, hem de hükümet bankaların kısa vadeli borçlanmalarına sınırlama getirdi. Uzun vadenin ise maliyeti daha yüksek.

        ■ Yurtiçinde ise mevduatın tabanı yeterince geniş değil. Çünkü finansal tasarruflar çok düşük. Toplam tasarrufların milli gelire oranı yüzde 14 dolayında.

        ■ Bütün bu nedenlerden dolayıdır ki Başbakan Yardımcısı Babacan ekonominin para piyasası ile fonlanmasının sonuna yaklaşıldığı tespitini yaptı. Adres olarak sermaye piyasasını gösterdi.

        ■ Bu tespit çok yerindedir. Türkiye finansal sistemi tek ayak üzerinde ve sadece bankacılık üzerinden yürümektedir.

        ■ Halbuki para piyasası kısa vadelidir, uzun vadeli fonlar yaratamamaktadır. Uzun vade için sermaye piyasasının geliştirilmesi gerekmektedir. Ama bu ayak eksik olduğu için de bugüne kadar ekonomi tek ayakla yürümektedir ve doğaldır ki, finansman zorluklarından dolayı potansiyelini ortaya koyamamaktadır.

        ■ Sermaye piyasasının eksikliği ve tek ayaklı finansman modeli hızımızı kestiği, rekabet gücümüzü azalattığı gibi, dengesizlik de yaratmaktadır. Özel sektörün yurtdışı borçlanmasının çok artması bunun bir sonucudur. Yine aynı reel sektörün dolar üzerinden borçlanması ve dövizde açık pozisyonu demoklesin kılıcı gibi ekonominin başında durmaktadır. Ne zaman kur oynasa reel sektör zarar yazmakta, kim batacak diye korkulmaktadır.

        ■ Sermaye piyasası üç yıl önce elden geçirildi, mevzuatı, yöneticileri ve yapısı değiştirildi. Önümüzdeki dönem sermaye piyasasına ağırlık verilmesiyle bu değişikliğin veya yapının ne ölçüde sağlam olduğu da test edilmiş olacaktır.

        ■ Ancak bundan da önce yeni hükümetin piyasaya yaklaşımının ve piyasadan beklentisinin fıtratı içinde kalıp kalmayacağıdır. Ekonomi yönetiminin değişmesi, bu konudaki beklentiyi değiştirmemelidir.

        SONUÇ: “Yazgı, yolunu kendi bulur!” Latin atasözü

        Diğer Yazılar