Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Üç dönem tek parti iktidarının ardından koalisyon veya azınlık hükümeti kurulması herkes için yeni bir dönem. Hükümet krizi beklemiyorum. Piyasada anatrendi bundan sonra dışarısı vesermaye hareketleri belirler

        Bu yazı yazılırken henüz seçim sonuçları netleşmemişti ama tek başına iktidar da çıkmıyordu. Üç dönem güçlü tek başına iktidarlardan sonra koalisyon veya azınlık hükümetinin işbaşına gelmesinin siyasi sonuçları elbette olacak ama benim konum ve uzmanlık alanım değil.Bu yeni hükümet modelinin ekonomiye ve piyasalara ise belirli bir etkisi olacak.Zaten seçim bile beklenmedi, bazı etkileri seçim öncesinde yaşadık.

        - Geçen yılki yerel seçimler öncesinde piyasalar 24 Mart’ta pozitif yönde kırıldı. Seçime tam bir hafta kala bu kırılmanın ana nedeni iktidarın yerel seçimleri alacağına yönelik anketlerdi. Seçim sonuçları da beklendiği gibi çıktı ve piyasalar yoluna devam etti.

        - Ancak bu seçimde öyle olmadı. Ocak sonundan itibaren Merkez Bankası üzerinden yürüyen tartışma sürecinde piyasalar seçim belirsizliğini sattı. Bu nedenle döviz kurları yükseldi ve Türkiye dünyadan negatif ayrıştı. Bu ayrışma 7 Mayıs’a yani seçime bir ay kalana kadar devam etti. İki haftalık pozitif bir dönem yaşadık.Seçimin son haftasına geldiğimizde borsada satışlar ve kurda yükselmeler görmemiz seçim sonuçları ve seçim sonrasına yönelik piyasaların pek de pozitif beklentilere sahip olmadıklarını gösterdi.Bu açıdan piyasalar zaten sonuçları kısmen fiyatlamıştı. Şimdi bugünden başlayarak geri kalan kısmı da fiyatlayabilir.

        -Bu fiyatlamayı da yeni siyasi sürece, hükümetin kuruluş çalışmalarına, Cumhurbaşkanı’nın tutumuna, kurulacak yeni hükümete ve ekonomi yönetimine bakarak yapacak.Fiyatlamanın dozunu siyasi gelişmeler belirleyecek. Koalisyon hükümetinin kurulamayacağını düşünmüyoruz. Çünkü her parti iktidara gelmek ister. Bu anlamda kimse görevden kaçamaz. Ancak ortağını seçebilir. Her şey kamuoyunun önünde olacak. Hükümeti kurmayı zorlaştıran kim veya hangi taraf olursa, hangi parti bunu yaparsa seçmen tarafından cezalandırılır. Bu açıdan ben yakın tarihte bir hükümet krizi ve bir seçim beklemiyorum.

        ANA TRENDİ,KÜRESEL PİYASA VE SERMAYE HAREKETLERİ BELİRLER

        - Erken seçime gitsen ne olacak? Seçmen söyleyeceğini söyledi. Bu açıdan sandıktan çıkan neyse hayırlıdır. Çünkü Türkiye’nin ortak aklıdır.10 milyonlarca insanın kanaatiyle oluşan bir sonuç veya kararın ülkeyi yeni bir istikrarsızlığa götüreceği düşünülemez. Hangi seçim olmuşta Türkiye’yi çıkmaza sürüklemiş? 1980 sonrası bütün seçimleri gazeteci olarak izledim. Hiçbiri böyle bir sonuç yaratmadı. Olsa olsa seçim sorunları çözmüştür, toplumun, siyasetin, ekonominin önünü açmıştır.

        - Bu seçimin etkileri de böyle olacak. Asıl değişikliği ise siyasette yaratacak gibi. Ekonomide ise gerçeklere geri döneceğiz. Şimdi herkes hükümetin oluşumuna, atacağı adımlara, yatırım ve iş ortamını iyileştirip iyileştirmeyeceğine, hukuktan başlayarak reformları yapıp yapmayacağına bakacak. Buna göre kendi üretim, yatırım ve tüketim kararlarını verecek. Ya 2012’den beri kapalı olan risk iştahları açılacak ya da kapalı kalmaya devam edecek. Yeni hükümetin becerisi burada ortaya çıkacak. Buna göre de büyüme yeniden hızlanacak veya hızlanmayacak.

        - Seçimlerin kurlar üzerinde belli bir etkisi olabilir ama ana trendi belirleyen küresel piyasalar ve sermaye hareketleridir. Dolar kuru barometre ve vücudun tansiyonu gibi, ekonominin bünyesindeki rahatsızlığı gösteriyor. Yükselmekte olan dolar kuru kendine yeni bir koridor belirleme arayışında.

        BU DÖNEMİN EN BÜYÜK ZORLUĞU DIŞ KAYNAKTA

        - Önümüzde duran en önemli ekonomik gerçeklik ise ABD Merkez Bankası’nın faiz artırmaya doğru gitmesi ve bunun dış finansman yoluyla Türkiye’ye yapacağı negatif etkidir. Bu etki zaten 2013’ten itibaren başladı ve devam ediyor. Mayıs 2013’e kadar geçen 10 yılda dolar kuru 1.3-1.9 TL koridorunda yatay dalgalı seyretmiş. Doların 10 yıllık değer artışı yüzde 7.2’de kalırken, aynı dönemde tüketici enflasyonu yüzde 132 arttı. Türk Lirası’nda büyük bir değerlenme meydana geldi.

        - Değerlenmenin en önemli nedeni küresel sermaye hareketleriydi. Sermaye geldikçe TL değerlendi, kur geriledi. Bunun sonucu enflasyon düştü, cari açık büyüdü. Toplam dış borçların milli gelire oranı yüzde 35’e kadar gerilemişken yeniden yüzde 50’ye yükseldi. Şimdi FED’in kararına paralel kaynak bulmanın maliyeti yükseliyor. Türkiye’ye daha az sermaye geliyor ve TL değer kaybediyor. Grafikte de görüldüğü gibi, son iki yılda tüketici enflasyonu yüzde 18.5 artmasına karşılık doların TL karşısındaki artışı yüzde 49’a çıktı. Yani Mayıs 2013 öncesinin tam tersi.

        Diğer Yazılar