Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Temmuz ortasından bu yana piyasalarda süregelen negatif bir eğilim var. Bunun barometresi de döviz kuru. 15 Eylül’de doruk noktasına çıkan bu eğilim son iki gündür geri dönüşe geçti gibi.

        - Dolar 15 Temmuz’da 2.6250’den başlayarak 15 Eylül’de 3.0710’a kadar çıktı ve yüzde 17 arttı. Doların yılbaşına göre artışı da yüzde 31.6’ya vardı. Bu zirveden geri dönüşte ise dolar dün 2.9950’ye kadar indi ve iki günde yüzde 2.5 değer kaybetti.

        - Euro 20 Temmuz’da 2.8711’den 14 Eylül’de 3.4784’le rekor kırdı ve iki aya bile varmayan bir sürede yüzde 21.1 artışla doları geçti. Euro’nun yılbaşına göre artışı ise yüzde 23.1 ile doların gerisinde kaldı. Euro da dün 3.3620’ye inerek son iki günde tepeden dibe yüzde 3.1 değer yitirdi. Sepet bazında döviz kurundaki kayıp yüzde 2.8. Fena bir kayıp değil. Sanki nefes alıyoruz gibi.

        - Sanki diyorum çünkü son dönemlerde en oynak para birimlerinden biri TL.

        - Döviz kurunda tansiyonun düşmesini tetikleyen ve rekor düzeyden yüzde 2.8 gerilemesine yol açan gelişme ise terör örgütü PKK’nın müzakereye açık olduğunu açıklaması oldu.

        - Bir de bu akşam FED’in faiz artırımına gitmeyebileceği ve eylülü de pas geçebileceğinin daha ağırlık kazanmasının belli bir etkisi var. Önemli ölçüde satılan faiz artırımının ötelenmesi durumu da fiyatlanmış olabilir.

        - Gelişmekte olan ülke kurlarındaki değer kaybı da son günlerde durdu, hatta bir miktar değerlenme bile oldu. Son bir hafta içindeki bu değerlenme yüzde 1.3 düzeyinde. Biz bu durumu TL’de göremiyorduk. Şimdi birkaç koşulun bir araya gelmesiyle gecikmeli bir şekilde bu etkiyi yaşıyoruz.

        - Döviz kurunda sepet bazında iki günde yüzde 2.8 kayıp bize gösterdi ki, pozitif koşullar ortaya çıkmaya başladığında kurda sert gerilemeler söz konusu olabilecek. Hatta kurun düşüş hızı yükseliş hızından daha yüksek olacak.

        - Çünkü elde iyi bir kazanç var. Herkes en iyi fiyattan satmaya çalışacak. Ancak belirtelim ki, bu durum kuru yükselten önemli birkaç nedenden birinde veya birkaçında tersine dönüş olmasıyla mümkün. Tırmanan terörün durması, hükümetin kurulması gibi.

        Tatile değil çalışmaya ve eğitime ihtiyaç var

        Kurban Bayramı’nın 2.5 günü hafta içine denk geliyor. İşte bu tatil gerekçesiyle Milli Eğitim’e bağlı okullar eylül başında açılma yerine bayram sonrasına ertelendi. Dün alınan kararla haftanın diğer yarısı da kamuda çalışanlar idari izinli sayılarak tatil edildi. Özel sektör ise kendi verecek. Ama devlet daireleri kapalı, muhtemelen bazı şirketler de hafta boyunca çalışanlarına izin verecek. Bankalar, piyasalar ve borsa ise açık. Finansal yükümlülüklerde aksama olmayacak.

        - 2.5 günlük ek tatil kararı dün verildi, yarın akşamdan itibaren de 9 günlük tatil başlıyor. Yani önceden rezervasyon yaptırarak, uçak bileti alarak programlı bir talile fırsat verecek zaman yok. Ancak son dakikacılar, arabasına atlayıp ailece memleketine veya başka bir şehre gideceklere fırsat yaratıldı. -Memlekete gitme de o kadar rağbet görmeyebilir, çünkü daha yeni dönüldü. Böylece bir haftalık tatilin iç tüketime kısmi etkisi olabilecek. Bu etki de daha çok akaryakıt, konaklama, yeme içme, oyuncak ve giysi satışı gibi alanlarla sınırlı kalabilir.

        - Bir de bayram trafiği, otomobil tamirleri ve trafik kazaları ile trafikteki ölümler baki kalacak. Üretim kaybı, çalışma günü kaybı gibi büyümeyi aşağı çekici diğer negatif etkiler de cabası.

        - Üstelik hanehalkının tüketim iştahı azalmış, morali terör olaylarından dolayı bozuk.

        - Yani getirileri ile götürülerini ayrı ayrı kefelere koyunca Kurban Bayramı tatilinin uzatılmasının negatif yönlerinin daha fazla olduğuna kanaat getiriyorum.

        - Turizm sektörü Türkiye için önemli ama bu kez tatil uzatılmasının faydası az olacak. Geleneksel 3-4 günlük tatilleri sürekli bir haftaya, 9 güne çıkarmaya, gelişmiş, kalkınmış bir ülke olsaydık pozitif bakabilirdik. Ama daha gelişmekte olan, üretimden ve eğitimden başka kalkınma seçeneği olmayan bir ülke için sürekli tatil uzatmak ve az çalışma ve az eğitim bir lüks.

        Diğer Yazılar