Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yılın ikinci çeyreğine ait dış borç stoku 12.1 milyarlık artışla 405.2 milyar dolara yükseldi. Artışın 2 milyarı kurdan, 10 milyarı da yeni borçlanmadan kaynaklandı. Aynı dönemde özel sektörün borcu 10 milyarlık artışla 287.5 milyar dolara çıktı. Yılın ikinci çeyreğinde büyüme beklentileri aşarak yüzde 3.7 düzeyine çıkmıştı. Dolayısıyla büyümeyi ivmelendiren ve finanse eden kalemlerden biri dış borçlanma oldu.

        - Stoktaki 12 milyar dolarlık artış yanında milli gelirin 772 milyar dolara düşüşü, borç stokunun GSYH’ya oranını sıçrattı. İlk çeyrekte yüzde 49.5’e inen borç/GSYH oranı 3 ay sonra 3 puanlık artışla yüzde 52.5’ye çıktı. Bu oran, 2002’deki yüzde 56.2 ve 2001’deki yüzde 57.7’den sonra en yüksek üçüncü borç/milli gelir oranını oluşturuyor. 2014’teki yüzde 50.4’ten başka Türkiye’nin dış borcu Cumhuriyet tarihi boyunca hiç yüzde 50 sınırını geçmedi, hep yüzde 50’nin altında kaldı.

        - Bu anlamda yılın ikinci yarısından da pek umut yok. Çünkü net bazda borç geri ödemesi yapmıyoruz gibi. Bundan sonra kalmış bir çeyrek ve en iyi şartlarda yüzde 52.5’lik oran korunur. Hatta artan dolar kuru karşısında milli gelirin düşüşünden dolayı borç/ GSYH oranı daha yükselir. Diyelim ki yıl sonu için milli gelir 750 milyar dolar oldu, dış borç yılın ikinci yarısında hiç artamasa bile borç/milli gelir yüzde 54 seviyesine çıkar. Böylece 2001-2002 yıllarında yüzde 50’nin üzerine çıkan oran 12 yıl aradan sonra yine üst üste 2 yıl bu eğilimi tekrarlamış olacak.

        - Gelinen düzey artık dış borcun yüksekliğine işaret ediyor.

        - Ancak Türkiye’nin görünümünü bozan ve riskini artıran esas unsur dış borç içinde özel sektör borçlarının yüksekliği. 405 milyar doların 287.5 milyar doları özel sektörün. Kamunun borçluluğu oldukça düşük.

        - Yine Türkiye riskini artıran bir unsur da özel sektör borcu içinde kısa vadeli borcun yüksek oluşu. 2001 krizine gelinceye kadar kısa vadeliler özel sektör borçlarının üçte birini geçmezdi. Bir süre daha da böyle devam etti. Ancak küresel kriz sonrasında net bir bozulma meydana geldi. Artık özel sektörün borçlarının yüzde 46’sı kısa vadeli.

        - Yıl ortası itibarıyla özel sektörün kısa vadeli borcu 110.3 milyar dolar. Bu borç 1 yıl içinde ödenecek. Kamu kesiminin kısa vadeli borcu düşük ve sadece 17 milyar dolarla toplamın yüzde 14.6’sı kadar. 1 yıl içinde ödenecek kısa vadeli dış borç 127.2 milyar dolar. Buna 45 milyar dolar cari açığı ekleyin, 172 milyar dolara çıkar. Ülkeden her an çıkabilecek likit bazı yabancı finansal varlıklarını da uluslararası kuruluşlar dış kaynak ihtiyacına ekliyor. Böylece yıllık 200 milyar doları aşan dış kaynak ihtiyacı çıkıyor ortaya.

        - Cari açığı ne kadar sürdürürsen, dış borcu ne kadar artırırsan, gelecek yıllarda da 200 milyar dolarlık yıllık dış kaynak ihtiyacı hiç aşağı düşmez. Türkiye’yi yönetenleri bıçak sırtı dengede cambazlık yapmaya iten ve gelecekteki politikaları da ipotek altına alan tablo bu.

        SONUÇ: “Borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır.” Türk atasözü

        Diğer Yazılar