Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sanayi, Ticaret ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye’deki tüm şirketlerin röntgenini çekti. Maalesef ortaya bozulan bir finansal yapı çıktı. Aslında bu sadece 2014 yılında meydana gelen bir bozulma değil. Küresel kriz sonrasında ABD’den pompalanan bol ve ucuz likiditeden yararlanan ve 2009 sonrasında 5 yılı kapsayan bir dönem. Sonunda şirketler aşırı borçlu duruma geldi veya yeterince özkaynak yaratamadı. Hem girişimcilerin elinde sermaye yoktu, hem de şirketler doğru dürüst kâr edip bunu sermayelerine ekleyemedi. Veya borçlanma maliyetleri tarihsel olarak o kadar düşmüştü ki, özkaynakla iş yapma yerine patronlar borçlanmayı tercih etti. Büyümelerini, yatırımlarını büyük ölçüde borçlanmayla yaptı.

        - Bakanlığin verilerine göre 2006 yılında şirketler 526 milyar liralık özvarlığa karşılık 714 milyar lira borca sahipti. Kaynaklar içinde borçların oranı yüzde 57.6, özkaynakların oranı yüzde 42.4 idi. Nispeten dengeli sayılan bir özkaynak borç yapısına sahiptiler. Çünkü bu oranın yaklaşık yarı yarıya olanı makbul. Bizde ise sermaye her zaman kıt.

        - Kriz yılı 2009’da ise denge fazla değişmedi. Toplam borçlar 1 trilyon 85 milyar liraya ulaşırken kaynak yapısı içinde yüzde 56.3 pay aldı. Özkaynaklar da 844 milyar liraya yükseldi ve yüzde 43.7 düzeyinde bir paya sahip oldu. Kaynak yapısında henüz bozulma yok, hatta kısmen bir düzelme bile var denilebilir.

        - Ancak ne olduysa ondan sonraki yıllarda oldu. Büyüme hızı yükselirken şirketler de büyüdü. Ama borçla. 2014 sonuna gelindiğinde şirket borçları toplamı 2 trilyon 715 milyar liraya ulaşırken, özkaynakların toplamı 1 trilyon 527 milyar liraya çıktı. Kullanılan kaynaklar içinde özvarlığın payı yüzde 36’ya inerken borçların payı yüzde 64’e çıktı. Bu oran şimdiye kadarkinin en yükseğinde. Özkaynak payındaki azalma ise 5 yılda 7.7 puan ve çok hızlı bir aşınma söz konusu. Ya da borçlanmada görülmemiş bir artış meydana gelmiş. En küçüğünden en büyüğüne, sanayiden hizmetlere ve finansa kadar 3 milyon faal şirketi kapsayan toplu bilançonun özeti bu.

        - Şirketlerin hızla büyümesine, bu büyümeyi borçla finanse etmelerine karşılık, kâr yaratmada aynı performansı yakalayamadılar. Şirketlerin 2014 sonu itibarıyla son 5 yılda hem kaynak yapısı içinde özvarlıklarının payı azaldı hem de azalan bu varlıklarına daha az kâr elde ettiler.

        - Ne kadar kârlılık sağlanıyor diye baktığımızda, 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nda gördüğümüz ortalama yüzde 12 ve bankalarda gerçekleşen yüzde 11 olan özkaynak kârlılığı tüm şirketler hesaba katıldığında yarı yarıya azalıyor. Bitişikteki haberde yer alan grafikten de görülebileceği gibi, Türkiye şirketlerinin 2013’teki özvarlık kârlılığı yüzde 5, 2014’te yüzde 6.2. 2006’da ve 2007’de ise daha iyi bir durum vardı ve sırasıyla yüzde 8.2 ve 9.5 özkaynak kârlılığı sağlanmıştı.

        - Şirketlerin çekilen röntgeninden gördüğüm, yatırımlar, cirolar artıyor ama bu giderek daha fazla borçla gerçekleşiyor. Şirketlerin kârlılıkları çok düşük. Şirketlere sermaye koyanların elde ettiği kâr enflasyon düzeyinin altında kalıyor. Girişimciler paralarını mevduata yatırsalar, daha fazla para kazanırlardı.

        - Şirketler dünya ligindeki yarışa tek ayakla çıkmış gibi. Sadece borçlanarak finansman sağlıyorlar, özkaynaklar çok yetersiz ve bu ayak eksik. Bu durumda yarışta ön sıralarda yer almak mümkün değil. Şirketleri kâr edemeyen bir ekonominin rekabet gücü de düşer. Ya da madalyonun bir yüzünde ilk bakışta görünmeyenler de var. Devam edeceğim.

        Diğer Yazılar