Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Terör bu kez Türkiye’yi kalbinden vurdu. Yönetim ve güvenlik merkezinde TSK personelini taşıyan araçlara yönelik intihar saldırısında 20’si rutbeli asker olmak üzere 28 kişi hayatını kaybetti, 61 kişi yaralandı. Bu saldırının üzerinden saatler geçmişken Diyarbakır’da askeri araç geçişi sırasında patlatılan bombayla 6 asker daha şehit düştü. Suriye konusundaki tartışmalara ve Güneydoğu’da terörün tırmandığı bir döneme denk gelen bu olaylar herkeste derin bir sarsıntı ve üzüntü yarattı.

        - Suriye’den Güneydoğu’ya, buradan Ankara’ya uzanan terör olayları, bölgemizdeki jeostratejik belirsizliklerin had safhaya çıkması, Rusya ile yaşanan siyasi ve ekonomik kriz, ülke gündemini alıp götürmesinin ötesinde, moralleri iyice bozuyor ve iş yapma cesaretini kırıyor. İş yapanlar, bu olaylarla artan Türkiye riskini ve bunun bedelini ödemek durumunda kalıyor. Doğaldır ki, “Hele biraz bekleyelim” deniyor.

        - Böylesine moral bozukluğu ve terör dalgasının altında dün İstanbul’da Türkiye ile Orta Asya’da işbirliğine gitmeye hazırlanan Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası EBRD’nin toplantısı vardı. EBRD son yıllarda Türkiye’ye en çok doğrudan yatırım yapan kuruluş. 43 projeye 1.9 milyar Euro’luk yatırım yapmış. Bankanın başkanı ile ortak basın toplantısında Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “artan şiddet olayları ve güvenlik endişelerine yönelik kaygıları anladıklarını” belirterek şunları söyledi: “Evet şiddet önemli bir endişe ama Türkiye bu tehditle son 30-40 yıldır mücadele etmektedir. Türkiye bu konuda deneyimlidir... Ancak ekonomi açısından herhangi bir endişe duymaya gerek yok. Türkiye çevresinde olanlara rağmen sağlam duruyor çünkü temelleri sağlam. Temel göstergeler çok güçlü... Temellerin çok sağlam olduğu bir yerde ben şüpheye mahal vermeyecek şekilde Türkiye’nin yine yatırımcılar için bir cazibe merkezi olacağına inanıyorum.”

        - Aslında son olaylarla yükselen riskin finansal piyasalara yansıması yıkıcı da olabilirdi. Olmamasının nedeni tam da bu sırada küresel piyasalarda düzelmenin yaşanması. Örneğin Ankara’da terör olayının meydana geldiği salı günü gelişmekte olan ülke kurlarının dolara karşı ortalama değeri yüzde 1.28 yükseldi. Bu artış bir günde oldu. TL’nin sepet kura karşı değeri ise yüzde 0.78 arttı. TL’nin performansı gelişmekte olan kurların yaklaşık yarısı düzeyinde. Bu hafta başından itibaren Suriye’de savaş ihtimalinin kısmen fiyatlanmasıyla negatif ayrışan Türkiye piyasalarında değişen fazla bir şey yok. Ankara saldırısının sarsıcı bir etki yaratmaması küresel pozitif dalganın etkisi nedeniyle. Bu zor günlerde Türkiye piyasalarının şansı da bu oldu.

        DIŞARISI İSE ÜÇLÜ DESTEKLE AYAKTA

        Dışarısının iyi olmasında ise bir yandan Çin diğer yandan ABD ve bir de petrolden gelen üçlü destek söz konusu.

        - Çin ile başlarsak, bir haftalık tatilin ardından bu hafta işbaşı yapılırken Çin Merkez Bankası para birimi yuanda yüzde 1.2 değerlemeye gitti ve spekülatif hareketlere izin vermeyeceğini kesin bir dille açıkladı. Zaten Çin’den korkulan para birimini devalüe etmesiydi. Bunun tam tersi bir durumla karşılaşıldı, üzerine de net bir vurgu yapıldı.

        - ABD’den gelen ise FED tutanakları ve bölgesel başkanların açıklamalarıydı. Tutanaklara göre FED üyeleri 26-27 Ocak’taki toplantıda “politika faizinin hedef aralığının izleyeceği yol hakkında daha önce açıkladıkları görüşleri değiştirmeyi” değerlendirmiş ve çoğu üye de “görünüm beklentilerinde büyük bir değişiklik için henüz erken olduğu kanısına” varmış. Katılımcıların bir kısmı da “Çin ve diğer gelişmekte olan ekonomilerdeki beklenilenden daha güçlü bir yavaşlamanın ABD ekonomisi üzerinde yaratacağı potansiyel yavaşlatıcı etki hakkında endişe taşıyor” muş. Tutanakları ile geçen hafta kongrede iki ayrı sunum yapan Başkan Yellen’in açıklamaları konsolide edildiğinde, FED’in faiz artırımında frene bastığı ortaya çıkıyor. Artık yılda 4 faiz artırımı rafa kalkmış durumda. Ama aralık ayındaki faiz artışından da pişmanlık yok. Bu yıl bir veya iki faiz artırımı mümkün gibi. Mart ayı iyice yaklaştığından bu aydaki toplantıda faiz artırımı artık zor. Faiz artırımı yavaş ve kademeli olacaktı, artık daha da yavaş olacak. Küresel piyasalar bir de buradan güç buldu.

        - S.Arabistan, Rusya, Katar ve Venezüella petrol arzının 11 Ocak tarihli üretimle sınırlandırılmasında anlaştı. İran da anlaşmaya pozitif yaklaştı. Böyle bir anlaşma elbette OPEC anlaşması değil ama petrol fiyatlarına şimdilik belli bir destek de sağladı. Brent petrol 35 dolar düzeyinde seyrediyor, en azından piyasalara petrol kaynaklı negatif bir baskı yok.

        Diğer Yazılar