Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2015 Türkiye için zor bir yıldı.

        - En başta siyaset açısından zordu. Yıl ortasına denk gelen genel seçimlerde 13 yılın ardından tek başına iktidar çıkmadı, koalisyon hükümeti de kurulamadı, ikinci seçime gidildi. İki seçim arasında da yurtiçi terör olayları patladı ve yıl boyunca sürdü.

        - Suriye ve komşularla sorunlu ilişkiler yakamızı hiç bırakmadı. Kasım sonunda da Rus askeri uçağının düşürülmesiyle olan oldu. En büyük ekonomik partnerimizle aramıza karakedi girdi. İlişkilerin bozulmasının negatif etkilerini ise turizmden ihracata, tarımdan müteahhitlik sektörüne ve doğrudan dış yatırımlara kadar asıl bu yıl yaşıyoruz.

        - Ekonomi açısından da 2015 zor bir yıldı. Çünkü Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden şimdiye kadarki en yüksek sermaye çıkışı yaşandı. 2014’teki net 111 milyar doların ardından 2015’te gelişmekte olan ülkelerden 735 milyar dolar daha sermaye çıkışı gerçekleşti. Bu tüm zamanların rekor çıkışıydı. Gelişen ülkelerin büyüme oranı yüzde 4’ün altına indi. Türkiye’den de yabancılar net bazda 10 milyar dolarlık sermaye çıkardı. Yerliler ise geçen yıl yurtdışında 6 milyar doları doğrudan, 5 milyar doları portföy yatırımı olmak üzere 11 milyar dolarlık yatırım yaptı. Böylece hem yabancılar hem yerliler dışarıya 20 milyar doların üzerinde bir sermaye çıkarmış oldu.

        - Bunun bir sonucu dolar kuru üzerinde yüksek oynaklık ve TL’nin değer kaybı olarak yaşandı. Bu durum hem finansal piyasaların bozulması hem de beklentilerin kötüleşmesini beraberinde getirdi. Tüketici güveni küresel kriz sonrasının dibine indi.

        - İşte böyle bir yılda Türkiye yüzde 4 büyüdü. Son çeyrek büyümesi yüzde 5.7 oldu. İçerideki bütün zorluğa rağmen büyümeyi iç dinamikler sürükledi. Çünkü net ihracatın büyümeye katkısı yok, hatta yüzde -0.3 düzeyinde. Türkiye iç tüketimle ve devlet harcamaları ile büyüdü. 4 puanlık büyümenin 3 puanı hanehalkı tüketiminden, 0.7 puanı kamu kesiminin tüketim harcamalarından geldi. Sabit sermaye yatırımlarının 0.9 puanlık büyümeye katkısı da pozitif bir gelişme.

        - Türkiye’nin iç tüketimin gazına basmasına karşılık ithalatı düştü, buna bağlı olarak cari açığı geriledi. Dolayısıyla cari açık sorunuyla karşılaşmadan iç tüketimi artırabildik. Bu fırsatı Türkiye’ye dünya konjonktürü verdi. Çünkü enerji ve emtia fiyatlarında yüzde 40 dolayında gerileme meydana geldi. Bu gerilemeye bağlı olarak cari açığın milli gelire oranı da yüzde 4.47 düzeyine indi. İç tüketimle büyümemize karşılık cari açığın düşmesi durumuyla ilk kez karşılaştık. Bu gelişme 2015 yılının en önemli ekonomik kazanımıydı.

        - Sermaye çıkışlarının etkisiyle TL’nin değer kaybetmesi ve dövizin artmasının olumsuzluğunu ise GSYH’nın dolarla ifadesinde gördük. 2014’te 799.370 milyon dolar olan GSYH 2015’te 719.967 dolara indi, 79.4 milyar dolarlık kayıp yaşadı. Kişi başına düşen milli gelir de 10.390 dolardan 9.261 dolara indi. Kurun artmasından kaynaklanan kayıp 1.129 dolar. 2010 yılından bu yana 10 bin doların üzerinde seyreden kişi başına gelir ilk kez 2015 yılında 10 bin doların altına indi.

        Geçen yıl zor koşullarda yüzde 4 büyüme hedefini tutturan Türkiye bu yıl mevcut koşullarda yüzde 4.5 hedefini neden tutturamasın?

        SONUÇ: “Suyun akışı ile insanın geleceği bilinmez.” Japon atasözü

        Diğer Yazılar