Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Orta Vadeli Program (OVP) büyümenin direksiyonunu kamu kesimine doğru kırıyor. Yeni 3 Yıllık Orta Vadeli Program 2016 için yüzde 4.5 yerine yüzde 3.2 ve 2017 için yüzde 5 yerine yüzde 4.4 büyümeyi öngördü. Büyümeyi bu yıl 1.3 puan ve gelecek yıl 0.6 puan düşürdü.

        - Enflasyonda ise gevşeme eğiliminin süreceği tahmin edildi. Enflasyon bu yıl yüzde 7.5, gelecek yıl yüzde 6.5 olacak. Sonraki yıllar için büyümede olduğu gibi, enflasyonun da yüzde 5 olması hedeflendi.

        - Büyümede hedefin aşağı çekilmesine karşılık kamu harcamaları artırılacak ve buna paralel bütçe açığı da büyüyecek. Özel yatırımların artmayacağı ve büyümeye pozitif bir katkı yapmayacağı öngörüldü ki, kamu yatırımlarının artırılmasına karar verildi. Bunun için de bütçe açığının 1 puana yakın artması göze alındı.

        - Yatırımları özel sektörden daha çok devlet yapacak. Özellikle de Doğu ve Güneydoğu’ya. Bu nedenle bütçe açığı 2009 krizinden sonra ilk kez artırıldı. Açığın milli gelire oranı bu yıl yüzde 1.3 yerine yüzde 1.6’ya çıkacak. Aynı oran gelecek yıl yüzde 1.9 ve 2018’de yüzde 1.6 olduktan sonra 2019’da yeniden yüzde 1.3’e düşürülecek. Geçen yılki OVP’de 2017 için yüzde 1 açık öngörülmüştü. Bir puanlık artışın TL karşılığı yaklaşık 25 milyar lira.

        - Son çeyreklerde büyümeye en büyük desteği iç talep veriyor. İç talep canlılığını kısmen koruyor ve büyümeyi ayakta tutan taraf da burası. Hükümetin aldığı son önlemler ve Merkez Bankası öncülüğünde faiz düşüşlerinin hedefi de yurtiçi tüketimi daha canlandırmak.

        - Büyümeyi destekleyecek ikinci ayak dış talep, yani net ihracat artışı. Ancak iki yıldır ihracatta düşüş yaşanıyor. Artışa daha yeni geçiyoruz.

        - Üstelik ihracatın gazına basmak sadece bizim elimizdeki bir şey değil. Dünyanın durumuna veya potansiyel pazarların talebine de bağlı. Burada Avrupa ayağının iyi gitmesinin verdiği destek kayda değer.

        - İç talebin destek vermesine karşılık dış talebin sınırlı kaldığı bir ortamda, geriye büyümeyi tetikleyecek tek ayak olarak yatırımlar kalıyor. İşte dün açıklanan yeni OVP de bunu hedefliyor.

        - Ancak dışarıdan doğrudan yatırımlar küresel kriz sonrasının en düşük düzeyinde. Bunun asıl nedeni dünya ticaretindeki durgunluk ve bu durumun daha uzun süreyle devam edeceği beklentisi. Doğrudan yatırımların gerilemesinde güvenlik ihtiyacı ve yatırım ortamının bozulmasının belli bir payı da var.

        - İçinde bulunduğumuz konjonktür özel sektörün içeride yatırım yapmasına pek uygun değil. Özel sektörün yatırım iştahı düşük. Son beş yıldır da zaten yeni yatırıma pek yanaşmıyor.

        - Çünkü mevcut kapasiteler henüz tam olarak kullanılamıyor. İhracat ilk kez bu kadar uzun süreyle durgun seyrediyor. Bu nedenle kapasite kullanımı henüz yüzde 75 civarında. Yeni yatırımları tetikleyen sınır ise yüzde 80 kapasiteye ulaşmak ve üzerine çıkmak. Kapasite artırılsa yeni kapasiteler kurulsa üretim kime satılacak ki?

        - Bütün bunları hükümetin kendisi de biliyor olmalı ki, büyümeyi tetikleyecek yatırımları yapmayı bizzat kendi üstüne aldı. Bütçe açığını hatırı sayılır şekilde artırma pahasına. Kendisinin ve büyümenin kaderini özel sektörün tercihlerine bırakmayı göze alamadı.

        SONUÇ: “Her sonuç bir neden haline gelir.”

        Budist sözü

        Diğer Yazılar