Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Borsanın iki aya varmayan dönemdeki yükselişi yüzde 20’ye dayandı. Dolar bazındaki primi ise daha yüksek ve yüzde 27.8. Dolar bazlı artışının yüksekliği aynı dönemde doların değer kaybından veya TL’nin değer kazanmasından kaynaklanıyor. Çünkü bizim borsamız tam da doların 3.94 ile tepe noktası yaptığı 11 Ocak’ta yükselmeye başladı. 23 Ocak’ta konuyu “Her seçimde bizim borsa yükselir” başlığı altında işlemiştik. Henüz o tarihte referandumun ne zaman yapılacağı kesinleşmemişti. Bunun adı 16 Nisan olarak konuldu. Seçim veya referandum öncelerinde borsanın neden yükseldiğini tartışmanın, nedenlerini araştırmanın bir anlamı yok. Çünkü bir gerçekleşmeden bahsediyoruz.

        23 Ocak’tan bu yana ne oldu diye bakarsak, 27 Ocak’taki not düşürülüşü beklentilerin tersine bir etkiyle atlatıldı. Dolar düşmeye, TL değerlenmeye devam etti. Ta ki 23 Şubat’a ve dolar 3.55 TL’ye inene kadar. TL’nin değer kazanması hisse senedi piyasasına pozitif yansıyorsa değer kaybı borsayı niçin sıçratsın ki denilebilir. Kaldı ki ortada bu yükselişi besleyecek ekonomik büyüme yok.

        Ancak borsanın değer kazanmaya başladığı tarih 11 Ocak. Doların tepeye vurup döndüğü tarih ve hisse senetleri dolar bazında en ucuz düzeyinde. Bizim borsanın üçte ikisine yabancılar hâkim. 3.94 kur hesabıyla BİST 100 Endeksi 1.94 dolara kadar indi. 2009’da küresel krizin dibindeki 1.26 dolarlık seviyeden sonraki en düşük düzey. Borsa dipte kur ise zirvede. Yabancının en çok aradığı durum.

        Gelişmiş dünya borsaları ise rekorda. Son bir yılda gelişen borsalar da yüzde 26 prim yaparken, Türkiye borsası yüzde 7 değer kaybetti. Yabancının ilgisi rakamlara yansıdı. Yılbaşından 24 Şubat’a kadar olan tarihte yabancı yatırımcılar net olarak 1 milyar doların üstünde hisse senedi aldılar. Tabii bunun içinde algoritmik işlem yapmasıyla ve piyasayı ateşlemesiyle tanınan “herif” lakaplı yatırımcı veya spekülatör de var.

        Dolar bazlı endeks BİST-100’ün aynı günkü dolar kuruna bölünmesiyle bulundu. 16 Nisan için veriler dün itibarıyladır. Endeks verilerinde, seçimlerin pazar günü yapılması nedeniyle en yakın tarih olarak ya cuma ya da pazartesi değerleri alındı. Kaynak: BİST ve TCMB

        Gelişmiş dünya borsaları ise rekorda. Son bir yılda gelişen borsalar da yüzde 26 prim yaparken, Türkiye borsası yüzde 7 değer kaybetti. Yabancının ilgisi rakamlara yansıdı. Yılbaşından 24 Şubat’a kadar olan tarihte yabancı yatırımcılar net olarak 1 milyar doların üstünde hisse senedi aldılar. Tabii bunun içinde algoritmik işlem yapmasıyla ve piyasayı ateşlemesiyle tanınan “herif” lakaplı yatırımcı veya spekülatör de var.

        İşlemlerin sonucudur ki 91.422 puana kadar yükselen Borsa Endeksi’nin rekor düzeyini yakalamasına 2 bin puan kaldı. Ancak 5 yıl önceye ait bu seviyenin yakalanması elbette gerçek bir rekor olmayacak. Dolar bazında baktığımızda endeks 1.94’ten 2.48 dolara yükseldi ve iki aya yakın zamanda yüzde 27.8 prim yaptı. Henüz 5 yıl önceki rekor olan 5.10 doların yarısı bile yakalanamamış. Gerçi dünyada gelişmekte olan borsalar da rekor düzeyin yaklaşık yüzde 23 aşağısında bulunuyor. Ancak bizim gibi yarısı düzeyinde değil. Ucuzluğumuz buradan geliyor.

        Borsanın yükselişini sürdürebilmesi için kurun sıçramaması, hatta gevşemesini sürdürmesi gerekir. Son olarak 3.74’e kadar çıkmasının ardından yeniden 3.70’in altına sarkması, böyle bir fırsatı verebileceğini çağrıştırıyor.

        Bu arada şubat ayında kurulan ve içi doldurulmaya başlanan Türkiye Varlık Fonu’nun döviz piyasasını ve borsayı dengeleyici ve destekleyici rolü olacak. Faaliyetleri dışarıdan kaynak bulmaya yönelik olacak. Faaliyetler belirginleştikçe, ortaya çıktıkça bunun kur üzerinde gevşetici rolü olabilir. Bu yolla borsayı destekleyici olacağı açık. Kaldı ki, Fon’un bizzat piyasa yapıcı ve istikrar sağlayıcı görevi de var.

        SONUÇ: “Doğaya bak, o zaman onu daha iyi anlayacaksın.” Albert Einstein

        Diğer Yazılar