Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hükümet nohuttan sonra kuru fasulye ithalatından alınan gümrük vergilerini eylül ayına kadar sıfırlama kararı aldı. Eylül sonrasında yerli üretim devreye gireceğinden arz ve talep dengeleniyor, ithalat gereği bir süreliğine ortadan kalkıyor. Bir süreliğine kalkıyor çünkü kuru fasulyede kendi kendimize yeterlilik oranı yüzde 80 civarında seyrediyor. Yüzde 20’lik veya beşte bir oranında fasulye açığımız var, onu da yıllardır ithal ediyoruz.

        - Hükümet bu kararı kuru fasulye üretiminin tüketime yetmemesi nedeniyle değil, yetmeme nedeni her yıl oluyor, fiyat artışlarının hızlanması üzerine aldı. Aslında fasulye ithalatı her yıl yapılıyor. Bitişikte bunun bir tablosu yer alıyor. Artık her yıl 50 bin ton kadar fasulye ithal eder durumdayız.

        - Bunun nedeni ise ekonomik olmaktan çok sosyal ve demografik olarak karşımıza çıkıyor. Kırsal ve tarımsal alandan kentlere göç fasulye ekim alanlarını daralttığı gibi, kentte talebi artırdı. Kaldı ki turizmin giderek gelişmesi buna eklenince tüketim hızla artarken ekim alanları daraldı, üretim ise verimlilik artışları sayesinde yerinde saydı. Köydeki tarlalar boş kaldı, bu tarlaları ekecek, ürünü toplayacak işgücü kente göçtü.

        - Özellikle kuru fasulye üretimi bundan etkilendi. Çünkü ekim ve toplama işleminin ardından kabuklu fasulyenin kurutulması, kurutulduktan sonra zulufundan tane tane çıkarılması ince el işçiliği gerektiriyor. Emek yoğun bir üretim. Geleneksel olarak bu işi daha çok kadınlar yapıyordu.

        - Normalde taze fasulyede kendi kendimize yeterli durumdayız. İthalat yok. Kuru fasulyeye gelince üretim açığının doğması, bunun da kentleşmenin neredeyse tamamladığı bir dönemde belirginleşmesi, Ayşe Teyze’nin kırsaldan kente göçmesi,fasulye üretiminde hız kesmesi tezini güçlendiriyor.

        - Bu arada belirtelim ki, kuru fasulye milli yemeğimiz olarak bilinir. Aslında buna fasulye desek daha doğru olur. Çünkü hiç de küçümsenemeyecek boyutta taze fasulye tüketimimiz var. Bu konuda dünya sıralamasında üçüncü durumdayız. TÜİK verilerine göre taze fasulye üretimi 638 bin ton. FAO verilerine göre bu konuda dünya üretimi 21.720 bin ton. Türkiye dünya üretiminin yaklaşık yüzde 3’ünü yapıyor.

        - Kuru fasulyedeki açığımızı ithalatla karşılama yoluna gidince, ister istemez fiyatları döviz kuruna bağlamış oluyoruz. İşte son aylardaki hızlı fiyat artışlarının gerisinde yatan da dolar kurundaki hızlı artış. TÜİK verilerine göre kilosu geçen yılın mart ayında 7.09 lira olan kuru fasulye aralık ayında 7.82’ye ve Mart 2017’de 8.95’e yükseldi. Son bir yıllık artışı yüzde 26.2’yi, son üç aylık artışı yüzde 14.5’i buldu. Yine bu dönemde gerçekleşen gıda fiyat artışlarını ikiye katladı.

        - Fasulyede ithalata gidilmesi elbette stokçuluk yaparak vurgun planlayanları engelleyebilir. Ama fiyat artışlarının da dolar kuruna yakın artması önlenemez. Çünkü ithalatı yerli parayla yapamıyoruz. Mecburen dolar kullanıyoruz. Dolar kurunun da son bir yıllık artışı yaklaşık yüzde 30. Kuru fasulyenin artışı da olmuş yüzde 26. İthalata bağımlılıktan kurtulursak, fasulye dolar kuru kısırdöngüsünü de kırarız. Kazanan da Ayşe Kadın ve tüketiciler olur.

        Süt değil fasulye çiftlikleri kazandırır

        Kazanan tüketiciler olur çünkü ithal fasulye, yerli fasulyenin yerini tutmuyor. Aynı lezzette değil. Ne zaman kuru fasulyenin içi ile helmenin ayrı tellerden çaldığını, dışarıdaki helmenin fasulyenin içine pek işlemediğini, birbirine karışmadıklarını anlasam, karşıma ithal fasulye çıkıyor. İthal fasulyenin içine yemeğin suyu kolay kolay işlemiyor. Öyle bir kabuğa sahip ithal edilen fasulyeler. Fiyatı da buna göre daha ucuz. Ama buna uygun şekilde lezzeti de düşük. Ne kadar fiyat o kadar lezzet kuralı burada da geçerli. Onun için bilmediğim yerlerde kuru yiyeceksem öncelikle ithal olup olmadığını soruyorum. İthal ise ilgi alanım dışına çıkıyor.

        Gelecek yıllar için kuru fasulye çiftlikleri kurmak iyi bir yatırım olabilir. Milli bir yemek haline gelmesine karşılık kalıcı bir üretim açığının olduğu yerde para kazandırır diye düşünüyorum. Tıpkı et üretim çiftlikleri ile süt üretim çiftlikleri arasındaki fark ve tezat burada da geçerli. Süt bol ve ucuz, et kıt ve pahalı. Fasulye tazeyse bol, kuruysa kıt.

        Diğer Yazılar