Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sanayi şirketlerinin yatırımları genellikle döviz kredisiyle yaptıkları bilinir. Bu nedenle de sanayi kesiminin döviz borcu yüksektir. Hizmet ve tarım şirketleri de dahil reel sektörün toplam döviz pozisyon açığı 200 milyar dolardır. Kurdaki yükselmeler ne kadar kalıcı olursa, bu pozisyon açığından dolayı reel sektör şirketleri zarar yazarlar. Geçmiş yıllarda bu nedenle kötü bilanço açıkladıkları oldu.

        - Ancak son yıllarda bu duruma ayak uydurdular, ya da kur ve bilanço yönetimini etkinleştirerek net bazda kur zararı yazmaktan kurtuldular. Kur yükselse belki kambiyo kârları azalıyor ama zarara geçmiyorlar. En azından İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nda durum böyle.

        - Bitişikte yer alan tablodan izlenebileceği gibi, son 5 yılda 500 büyük sanayi kuruluşunda net bazda kambiyo zararı yok. Bu çok önemli, çünkü 2013 yılından itibaren küresel piyasalar yüksek dalgalı döneme girdi. Gelişen ülke kurları dolara karşı değer kaybetti ve çok oynak hareket etmeye başladı. Sanayi kesimi genelde dolar ve Euro ile borçlu.

        - Bu nedenle eşit ağırlıklı sepet kurun yıllık ortalama artışını tabloya ekledik. Dolarda yüzde 25’e varan artışlar olmasına karşılık işin içine ortalama ve Euro girince sepet kurdaki artış yüzde 15’e kadar iniyor. 2014’teki ortalama sepet kur artışı yüzde 15 olurken sanayi şirketlerinin net kambiyo kârı 4.8 milyar lira oldu.

        - 2015’te yüzde 12.65’lik kur artışı yaşanırken net kambiyo kârı 5.6 milyar lira oldu. 2016’da ise yüzde 10.85’lik kur artışı yanına 3.9 milyar liralık kur kazancı yazıldı. Hem döviz borcun var, hem kur artıyor, ödemelerin yapıldığı yıl döviz işlemlerinden gene de para kazanılabiliyor. Beceri düzeyi yüksek olduktan sonra aslında sanayi kesiminin kur koruması satın almasına ve bunun için yüksek komisyonlar ödemesine hiç gerek yok.

        - Zaten sanayi şirketlerinin finansal piyasalarda para kazanma becerisini, üretim faaliyeti dışı gelirlerin yüksekliğinden de anlamak mümkün. Bu gelirlerle sanayi şirketleri finansman giderlerinin yaklaşık yarısını karşılıyor. Şirketlerin 2016’daki finansman giderleri 29 milyar iken, üretim dışı gelirleri yani paradan para kazançları 14 milyar lira oldu.

        - Sanayi şirketlerinin eksikliği özvarlıklarda ve teknoloji düzeyinde. Eksik sermaye ve aşırı borçla yüksek kârlılık düzeyini yakalamalarına ise tam olarak “ekmeğini taştan çıkarmak” denir.

        42 GÜNLÜK BORSA

        Ekmeğini taştan çıkaracak beceriye sahip olunsa dahi, kaynak ihtıyacı hiç bitmez. Kaynak dediğiniz zaten maliyetsiz olmaz. Bedeva para hiçbir yerde yok. Borç kanalını ve bankacılık sistemini, sanayi kesimi yeterince hatta fazasıyla kullandı. Kredi mevduat oranı TL’de yüzde 147. Burada gidilebilecek yol kalmadı. Yurtdışından da bankalar yeterince borçlandı zaten.

        - Sanayi için kaynak artık banka dışında aranmalı. Yatırım ve üretimde kullanılacak kaynağın uzun vadeli olması esastır. O zaman gidilecek adres sermaye piyasasıdır.

        - Ancak bizde öyle bir piyasa yok. Bizde olanın vadesi 42 gün. Halbuki bankalara yatırılan paranın ortalama vadesi bile 66 gün. Yerli yatırımcıların hisse senedi elde tutma süresi ortalama 42 gün. 42 günlük bir piyasadan uzun vadeli fonlama çıkmaz.

        - Sanayicinin hükümetten ve ekonomi yönetiminden isteklerde bulunurken ısrar edeceği konuların başında derinlikli bir sermaye piyasası olmalı.

        SONUÇ: “Gerçeğin hakkını sadece hatalar verir.”

        J. Renard

        Diğer Yazılar