Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen yılın son çeyreğini yüzde 3.5 büyüme oranıyla kapatmıştık. Bu yılın ilk çeyreğinin yarısı iyi geçmedi ama ikinci yarısı iyiydi. Geçen yıldan gelen ivmeyle benzer bir büyüme oranını yakalayacağımız tahmin edilebilir. Yüzde 3.5 civarında ilk çeyrek büyüme gerçekleşmesinin ardından, yılın ikinci çeyreğinde hızlanma olacağı teyit edildi. Çünkü sanayi üretimi nisan ayında yüzde 6.7 arttı. İmalat sanayii üretimindeki artış yüzde 7.3 düzeyine çıktı.

        - İhracat artışı, teşvik önlemleri, canlanan iç talep nihayetinde sanayi üretimini canlandırdı. Öncü veriler de bu canlanmayı öngörüyordu. Nisanda ihracat yüzde 7.4, ithalat yüzde 9.6 arttı. Sanayi Satınalma Endeksi de 51.7’ye çıkarak üretimin genişleme içinde olduğunu göstermişti. Sonuçta nisan ayı yüzde 6.7 gerçekleşmeyle Ocak 2014 sonrasının en yüksek oranlı artışına ulaştı.

        - Sanayi üretimi mayıs ayında da yine yüksek sayılabilecek bir artış oranını yakalayabilir. Çünkü öncü göstergelerden Sanayi Satınalma Endeksi 53.5 ile 2013 sonrasının en yüksek düzeyine çıktığına işaret etti. Bunun dışında ihracat ve ithalat mayıs ayında daha da ivmelendi. İhracattaki artış yüzde 9.5, ithalattaki artış yüzde 21.4 oldu. İthalatta da ara malları artışı başı çekti. Yani üretim mayısta daha ivmelenmiş olabilir.

        - Buna karşılık sanayi üretiminin nisan ayının çok üzerine çıkması şüpheli. Çünkü baz etkisi mayısta güçlü. Geçen yılın mayısında sanayi üretimi yüzde 5.5 yükselmişti. Bunun da üzerine yüksek artış sağlamanın zorluğu ortada.

        - Ama ne olursa olsun yılın ikinci çeyreğinde sanayi üretimi güçlü bir başlangıç yaptı ve nisan ile mayıs gerçekleşmeleri yüzde 5’in üzerinde bir üretim artışına işaret ediyor. Sanayi üretimindeki artış aynı zamanda büyümenin belirleyicisi. Ticaretten tutun da, taşımaya, depolamaya kadar bir zinciri besliyor. Bu nedenle de yılın ikinci çeyreğindeki yüzde 5 ve üzeri sanayi üretim artışı GSMH’de rahatlıkla aynı oranı yakalamamıza yol açacak.

        - İkinci çeyreğin katkısıyla birinci çeyrek daha yukarı çekilecek ve büyüme oranı yılın ilk yarısında yüzde 4-5 arasına gelecek. Yılın ikinci yarısında ise hükümetin atacağı adımlar yanında, küresel risk iştahının sürmesi ve jeopolitik risklerin seyri de belirleyici olmaya aday.

        KİRALARIN KONUT FİYATLARINA YETİŞEMEMESİ BALONA İŞARET

        Türkiye’yi konut fiyat artışlarında son altı yılın 4’ünde birinciliğe taşıyan şehirlerin başında İstanbul geliyordu. OECD verilerine göre Türkiye konut fiyatlarında 2012, 2013 ve 2015 ile 2016 yıllarında ilk sırada yer aldı. Diğer iki yılda da ikinci ve üçüncü sırada yer buldu. 2010 öncesinde ise Türkiye için veri yok.

        - Bu hızlı konut fiyat artışlarına ise kira artışı yetişemiyor. Bu nedenle IMF’nin izlediği başka bir seriye göre Türkiye konut fiyat artışlarının kira artışlarının üç katına çıktığı ve bu konudaki dünya birinciliğini yıllardır kimseye kaptırmadığını da görüyoruz. Yani Türkiye’de kiralar bir artarken, konut fiyatları üç artmış. Bu durum farklı gelişmelere işaret eder.

        - Konut fiyat artışlarının aşırıya kaçtığı, bir balon oluşumu içinde olduğunu gösterir ki, bu konutlara ödenen fiyatlara uygun kiraya verilemediği anlaşılıyor. Çünkü kiralamanın esası konutun kendini 15-20 yılda amorti etmesine dayanır. Konutun 15 veya 20 yıllık toplam kirası, o konutu satın alabilmeli. Bu da konutun, değerinin 180 veya 244’te biri tutarla aylık kiraya verilebilmesi demektir. Mesela İstanbul’da 500 bin dolara (1.7 milyon liraya) satın alınan bir dairenin 7.172 TL’ye kiralanabilmesi gerekir. Uygun fiyat kira oranı bu olmasına karşılık, bunun üstüne çıkılan butik semtler ya da siteler de olabilir.

        - Ancak İstanbul’da bırakın 15 çarpanını, 20 çarpanıyla bile satılık konut bulmak zor. 25, 30, 40’a doğru giden oranlar söz konusu.

        - Yüksek fiyatlardan, yüksek fiyat kira çarpanıyla konut alanların durumunu iki şey kurtarabilir. Biri önümüzdeki dönem konut fiyatları aynı hızla artmaya devam eder, dolayısıyla konut sahipleri kiradan değil de asıl değer artışından kazanırlar. Bir aşamada satmaya kalkarlarsa da reel anlamda zarara uğramazlar.

        - İkincisi de önümüzdeki dönemde daha yüksek kira ödeyeceklerin çıkacağının umulmasıdır. Bunun için de kişi başına gelirini artması, istihdamın artması, geleceğe yönelik beklentilerin iyileşmesi gerekir.

        SONUÇ: “Gelecek şimdiyle aynı malzemeden yapılmıştır.”

        Simone Weil

        Diğer Yazılar