Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Küresel atmosfer ve hükümetin yapacaklarına bağlı olarak bizim borsamızın daha gidecek yolu var diye tahmin ediyoruz.

        Çünkü geçmiş dönemlerde borsa yükseldiğinde endeksin 5 dolar civarına kadar çıktığını gördük. 9 Kasım 2010’da BİST 100 Endeksi’ni dolara çevirdiğimizde 5.08 sentti. 22 Mayıs 2013’teki endeksin değeri de 5.1 dolardı. 2010 yılındaki bu rekor düzeyi aynı zamanda TCMB’nin para politikasını değiştirdiği, kredi büyümesinin sınırlandırıldığı tarihe de denk düşüyor. Ekonomiye içeriden toplu bir müdahale oldu ve bundan borsanın ve öncü sektör olarak bankaların etkilenmemesi mümkün değildi.

        - Ancak 2012’deki güçlü küresel sermaye akımlarının Mayıs 2013’e kadar devam etmesi ve bu sırada Türkiye’nin kredi notunu 18 yıl aradan sonra yatırım yapılabilir düzeye çıkarması ekonomiyi de borsayı da yeniden toparladı ve rekora taşıdı. Yüzde 8.5 büyümenin olduğu 2013’te siyasi istikrarsızlık adına ufukta bir tehlike de yoktu. Bunun karşılığı da borsa endeksinde 5 dolar 10 sentle kendini gösterdi. Bu kez endekste kırılmayı küresel sermaye akımlarının tersine dönmesi başlattı.

        - Ardından gelen ve 3.5 yıla varan dönemde hem ekonomide bazı zorluklar ortaya çıktı, hem de siyasette. Jeopolitik riskler de arttı. Bu süreçte Türkiye borsası yüzde 61.7 değer kaybederek dolar bazlı endeks 1.94 sente kadar indi. Bugün oradan başlayan yükselişin içindeyiz ve TL bazlı endeks 100 bini, dolar bazlı endeks de 2.84’ü gördü.

        - Acaba endeks dolar bazlı rekorunu kırar mı, yani 5.1 doları yeniden görür mü? Bunun anlamı dolar bazında yüzde 80 daha yukarı gitmesidir. Böyle bir ihtimalin 2017 veya 2018’de gerçekleşme dahiline girmesi için, Türkiye’nin geçmişteki benzer koşullara sahip olması gerekir.

        - Bir kere son borsa yükselişinin ucuzluktan tetiklendiğini ve bunun küresel sermaye akımlarının güçlenmesiyle birleştiğini belirtelim. BİST eşdeğer borsalara oranla yüzde 35 daha düşük fiyatla işlem görüyordu. TL’nin hızlı değer kaybı fiyatlardaki bu düşüklüğün fark edilmesini sağladı. Borsanın bu yükselişi, geçmiş 3.5 yılda yüzde 62’ye varan değer kaybının üzerine oturarak onun bir düzeltmesi ve yarattığı enerji birikmesi olarak gerçekleşiyor. Bu anlamda önünde kat edebileceği epey yol olabilir.

        - İkinci olarak borsadaki bu yükselişin temelinde, işlem gören şirketlerin mali bünyelerinde ciddi düzelmelerin olduğudur. Hükümetin sağladığı teşviklerin yanında Kredi Garanti Fonu kredileri özel sektörde batma riskini ortadan kaldırdı. Şirketlerin mali bünyelerini güçlendirdi, borçlarını yeniden yapılandırdı, bu önlem aynı zamanda bankaları da rahatlattı.

        - Bu sırada Avrupa pazarının canlanmasıyla ihracat da artmaya başladı. Sonuçta sanayide kapasite kullanımı küresel krizden bu yana ilk kez yüzde 80’e dayandı. Bizim özel sektörün yeni yatırım yapmasının ilk şartı da kapasite kullanımının yüzde 80’in üstünde seyretmesidir ki, oraya yaklaşıyoruz. Eğer büyüme, kamu ve tüketim yerine özel sektör üzerinden üretim artışıyla olacaksa, şirketler yatırım ve ihracat yapacaksa, kârlarını artıracaksa borsadaki yükselişin sağlıklı bir şekilde devamı gelir. Özel sektörle büyüme olmadan borsada yeni rekor kırılamaz. Çünkü borsadaki şirketlerin çok büyük bölümü özel sektör şirketleri.

        Rekor için gerekli diğer şartlara yarın devam edeceğiz.

        Diğer Yazılar