Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gelişmekte olan piyasalar Kasım 2008’de, gelişmiş piyasalar Mart 2009’da küresel krizin dibini gördü. Oradan başlayan toparlanma 9. yılından gidiyor. Araya Avrupa krizi, FED’in parasal genişlemeyi durdurma dalgalanması girdi de, fazla şişkinlikler alındı. Tarihin en bol küresel parası ve en düşük faizi sayesinde uzun süren bu eğilim, Trump’ın ABD başkanlığı ile yeni bir ivme kazandı.

        - Bu arada Çin’in sonbaharda yapılacak parti kongresi öncesi hemen her şeyi dengede tutması da, buradan gelebilecek negatif etkileri sınırladı. Dünyanın bir ve iki numaralı ekonomilerinden pozitif etkiler geldi.

        - Dünyanın üç ve dördüncü büyük ekonomileri olarak AB ve Japonya’da ise küresel likiditeyi destekleyecek parasal genişleme devam ediyor. Böyle bir ortamda ve 9 yıllık pozitif trendin ardından küresel piyasalar da altın bir yarı yıl yaşadı.

        - Adeta “Işığın sönmeden önceki son parlamasını” andırır bir durumla karşı karşıya kaldığımız söylenebilir. Ancak piyasaları ateşleyen faktörlerden birinin küresel ekonomide büyümenin artması olduğu dikkate alınınca durum biraz daha değişiyor. Küresel ticaretin canlanması, büyüme tahminlerinin yarım puan yukarı çekilmesi, üretim artışına en duyarlı ürünlerden bakır ve alüminyum gibi metallerin fiyatlarında son bir yılda meydana gelen yüzde 25 dolayında artışlar dünya ekonomisinde belirgin bir canlanma olduğuna yorulabilir.

        - Seçeneklerden biri, bu beklentinin gerçekleşmemesi, büyümenin kalıcı olarak düzelmemesi ki, bu durumda olacaklar bellidir. Satın alınan fazlasıyla geri satılır. Böylesi uzun süren ve temeli sağlam olmayan rekor yükselişlerin ardından, üstelik beklentisi gerçekleşmeyen, iddiası tutmayan bir piyasada satışlar baskın hale gelir. ABD ve Çin’in gerçek durumla yüzleşmesi de satışları körükler.

        - İkinci seçenek de, piyasaların büyüme beklentisinin gerçekleşmesidir, yani dünya ekonomilerinde büyümenin normale dönmesi ki, piyasalar bu durumda iddialarında haklı çıkarlar. Buna karşılık piyasalar bu seçenekten de kârlı çıkamaz. Çünkü beklentisi gerçekleşmiş piyasalar olarak kâr satışlarını yerler.

        - Ayrıca büyümenin normale dönmesiyle küresel likiditeyi besleyen damarlar kesileceği gibi, enflasyon da, faizler de normale dönmeye başlayacak. Faizlerin yükseleceği ve hızlanacağı seçenek de piyasalara yaramayacak. Hem tahvil piyasaları hem hisse senedi piyasaları birlikte vurgun yiyecek.

        - Her iki şart altında da piyasaların yolu altın vuruşa doğru çıkıyor.

        2017 yıl ortasında ikinci yarıya hem reel ekonomi hem finansal kesim yelkenlerini tam şişirmiş olarak giriyor. Bu rüzgârla yola belli bir süre daha devam etmek mümkündür. Ancak yol alırken kazaya uğrayıp uğramayacağımızı, yelkenleri basan mürettebat ile hava koşulları belirleyecek. Tam tetikte durmanın zamanıdır.

        EN İYİ 10 GETİRİNİN YARISI TÜRKİYE İLE ÇEVRESİNDEN

        Yılın ilk yarısında küresel çapta finansal yatırım araçlarının getirisi son 10 yılın en yükseğine ulaştı. Bunların başında da hisse senedi borsaları geliyor.

        - Dünya borsalarının gelişmiş ve gelişen olarak ortalama artışı yüzde 10.2. Geçen yılın ortasına göre bu yılın ortasındaki getirisi de yüzde 16.5.

        - MSCI endeksleriyle ve dolara indirgenmiş halde yılın ilk yarısında gelişmiş borsalar yüzde 9.4, gelişmekte olan borsalar yüzde 17.2 arttı. Bir kat daha fazla performans söz konusu.

        - Son bir yıllık vade alındığında gelişmiş borsaların artışı yüzde 15.9, gelişmekte olan borsaların yüzde 21.2 oldu. Burada da yaklaşık üçte birlik bir artı performans söz konusu.

        - En yüksek performans sağlayan ilk 10 borsanın yarısı ise Türkiye ve Türkiye etrafındaki piyasalardan.

        MSCI endeksleriyle dolara indirgenmiş olarak hesaplanan ilk yarı performanslarına göre Türkiye’nin yanı sıra Bulgaristan, Yunanistan, Kazakistan, Polonya en yüksek getiriyi sağlamada ilk 10 arasında yer aldılar.

        - Artış lideri borsa ise yüzde 41.25 ile Arjantin. Türkiye yüzde 29’luk dolar bazındaki değer artışı ile dünya altıncısı oldu.

        - Dünya çapında da, bölgemiz açısından da yüzde 15.38’e varan kayıpla Rusya Borsası ön sırada yer alıyor. Rusya’nın bu eğilimi aslında Türkiye ve komşu borsaları güçlendiren bir faktör. Çünkü küresel yatırımcılar gelişmekte olan ülkeleri değerlendirirken bölge piyasalarını aynı sepete koyuyor. Birinden vazgeçtiğinde diğerini alıyor. Bu yılın ilk yarısında da “Rusya sat Türkiye al” eğilimi öne çıktı.

        - Son bir yıllık değerlenmede de Bulgaristan ile Avusturya borsaları başa baş bir yarış içinde yüzde 61’lik performansı yakaladılar. Bu vadede Türkiye borsası yüzde 5 artışla geride kalıyor.

        - İlk 10 borsa arasına gelişmiş ülke borsası olarak sadece İspanya 10. sıradan girdi. Diğer 9 borsa gelişen ülke borsası. Bu tablo, 2017 yılında gelişen ülkelere yönelik sermaye hareketlerinin güçlü olduğunu gösteriyor.

        -Normalde bu sermaye akımlarının yılın ikinci yarısında da süreceği bekleniyor. Böyle bir ortam da dışarıdan fonlama ile çarklarını çeviren Türkiye ekonomisinin lehinedir.

        Diğer Yazılar