Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hükümet önceki hafta et, bakliyat, hububat ürünlerinde gümrük vergilerini düşürdü ve ithalata karar verdi. Kararın kısa vadede enflasyonu dengeleyici, fiyat artışlarını durdurucu hatta düşürücü etki yapacağı açık. Bunun bedeli ise ithalata giden para, yerli üretimde dengelerin bozulması ve belki de kalıcı bir şekilde ithalata bağımlılığın oluşması ve artması olacak. Böyle bir bağımlılık oluştuğu oranda ekonomiye kalıcı maliyeti o derece artacak.

        - Olaya enflasyon açısından bakınca arzın ithalat yoluyla da olsa artırılması gerekiyor. Haziran ayı rakamlarını gördükten sonra bunun bir zorunluluk olduğunu söylemek gerek.

        - Bitişikte tüketici sepetindeki madde bazında seçili fiyatlara yer verdik. Et fiyatlarını ele alalım. En çok tüketilen dana eti bir yılda 38 liradan 43.5 liraya çıktı ve yüzde 14.4 arttı. Yüzde 10.90’lık TÜFE’nin üzerinde. Zaten pahalıydı ve dünyanın 2.5-3 katı fiyatına et yiyorduk, daha da pahalı hale geldi. Genel enflasyon düzeyinden dörtte bir daha fazla artışla karşı karşıyayız.

        - Koyun eti fiyatında durum vahim. 33.4 lira olan kg fiyatı bu haziranda 43.8 liraya çıktı ve yüzde 31 arttı. Koyun eti dana eti fiyatını geçti. Sanki dana etini pahalı bulanlar koyut etine yüklenmiş, kadın erkek hiç bir ayrım olmadan herkes kebap yemiş. Halbuki durum öyle değil, ikisi de kırmızı et ama tüketim alışkanlığı bakımından arada fark var. Kokusu nedeniyle kadınlar koyun etini pek sevmiyor. Geriye spekülasyon kalıyor. Dana etinde fazla ileri gidemeyenler yollarına koyun etiyle devam etmiş olabilirler.

        - Bir de tabii, üretimi bol, arzı tüketimden daha çok olan beyaz et tavuk eti fiyatlarının yüzde 20’lik artışını da yine bu hesaba katmak gerekebilir.

        - Balık fiyatlarına diyeceğimiz yok. İhracat artışı da var, üretim artışı da. Tüketim alışkanlığı pek olmadığından genel enflasyonla at başı giden bir durum söz konusu. Yine de belirtmeden geçmeyelim. Balığın ortalama bazda kilosu 21 lira, kırmızı etin ise 43.5. Ortada yarı yarıya bir durum söz konusu.

        - Meyve ve sebzede söze gerek yok. Fiyat oynaklıkları çok yüksek ve spekülasyonun en çok olduğu alan da burası. Taze meyve sebze fiyatları haziranda yüzde 9.36 düşmesine düştü ancak yıl sonuna göre altı aylık artışı halen yüzde 26.65 ile genel enflasyonun 1.5 katı düzeyinde. Çünkü bu grupta fiyat artışı ilk üç ayda yüzde 43 gibi çok yüksek bir orana çıkmıştı. Oradan başlayan düşüşle yüzde 26’ya kadar inildi. Böylesi bir fiyat seyri, önden yüklemeli fiyatlama davranışını ortaya koyuyor. Önden zammı çak, sonra kademeli şekilde bir kısmını geri al.

        - Aylık bazda limon fiyatı yüzde 8.5 arttı, sivribiber de yüzde 9.9 zamlandı. Ancak bir yıllık döneme gidildiğinde limon fiyatı yüzde 8.8, sivribiber fiyatı yüzde 11.3 düştü.

        - Kuru fasulye ve nohutta üretim daha az, tüketim daha yüksek, spekülasyon ise üretim ve tüketim farkından çok daha yüksek. Kuru 6.8 liradan 9 liraya çıktı ve yüzde 33 zamlandı. Nohut ise 8 liradan 12.5 liraya yükseldi ve yüzde 56 arttı. İthalat burada işe yarayacak. Ama daha önemlisi üretimin planlaması ve artırılması. Anadolu’da bazı tarım alanları işlenmiyor bile, işgücü de boşta. Kendimize fasulye ve nohut bile yetiştiremiyoruz.

        TÜRKİYE’NİN DÜZENİ TAKSİCİLİKTE SAKLI

        Tabloda bir de taksi ücretlerinin bir yılda yüzde 34.5 oranında artırıldığı görülüyor. Bunu ne benzin ne akaryakıt ne de ücret zamlarıyla açıklayabiliriz. Olsa olsa plaka rantı olabilir. Hemen her sektöre giriş çıkış serbest. Bankacılık, eczacılık gibi alanlarda sınırlama ve düzenlemeler var ama kamusal denetim de yapılıyor. Kurallar var, yüzde 100 kayıtlı çalışıyorlar ve vergi de veriyorlar. Taksicilik sektöründe de ticaret serbest değil. Çok anlamsız şekilde plakayı veren devlet, rantı alan plaka sahipleri. Bir taksi veya dolmuş plakası milyon lirayı geçebiliyor. Sürünen ise taksilerin ücretli veya götürü çalışan sürücüleri ile gereksiz yere yüksek fiyat ödeyen taksi müşterileri. Bu da Türkiye’nin geleneksel düzeni.

        Sadece enflasyonu düşük tek hanelere indirmek için değil, yaşamı kolaylaştırmak, rekabet gücünü artırmak, verimliliği yükseltmek için de Türkiye’nin iş ve yaşam ortamı, ticaret hayatı, üretim yapısı, yeni ve toptancı bir yaklaşımla ele alınmalı, reforma tabi tutulmalıdır.

        SONUÇ: “İlhamın çıkış noktası, engeldir.”

        Gianfranco Contini

        Diğer Yazılar