Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’de hiç bitmeyen faiz tartışmaları özellikle 2011 yılından itibaren iyice alevlendi. Aslında bu dönemde Türkiye’nin son yarım asırlık dönemine ait en düşük faiz oranlarına inilmesine karşılık böyle bir tartışma çıktı. Sonunda Merkez Bankası başkanını hedef alacak ve vatan hainliğiyle suçlayacak boyutlara kadar geldi. En düşük faiz oranına 2013 yılında tek haneli rakamlara düşerek indik. Ancak mayıs ayında FED’in parasal genişlemeyi durduracağı açıklamasıyla küresel konjonktür döndü, gelişmekte olan ülkelerde sermaye çıkışları oldu. Bu durum ülkelerin faiz oranlarına da yansıdı.

        - Nitekim bitişikte yer alan sermaye hareketlerinden görülebileceği gibi, Türkiye’den 2015 yılında net bazda 9.4 milyar dolar sermaye çıkışı gerçekleşti. Bu çıkış devlet iç borçlanma ve hisse senetleri yoluyla sıcak para dediğimiz kısa vadeli portföy yatırımlarından kaynaklandı.

        - 2017 ortası itibarıyla dünyanın büyük merkez bankaları ya faiz artırmaya ya parasal genişlemeyi durdurmaya ya da piyasalara verdikleri parayı geri çekmeye hazırlanıyorlar. Bu yöndeki açıklamalar dünya likidite bolluğunun daralmaya başlayacağına işaret ettiğinden küresel piyasaları da endişelendiriyor. Bu nedenle son dönemde küresel faiz oranları artışa geçti.

        - Faiz oranlarının modern zamanların en düşük düzeyinden yükselişe geçmesi bir piyasa krizine dönüşebilir de. Faizler ne kadar artarsa tahvillere yatırım yapanların zararları o kadar büyüyecek. Tahvil piyasasından başlayacak bir zarar ve huzursuzluk da tüm piyasaları sarabilir.

        - Küresel tahvil piyasasının karışması ve maliyetlerin yükselmesinin en çok etki yapacağı ülkelerden biri de ekonomisini dışarıdan fonlayan Türkiye. Özellikle de büyümenin finanse edilmesinde zorlandığımız bir dönemden geçiyoruz. Son kur yükselişlerinden özel sektörün ağzı yandı. Talep TL ile kredi kullanmak. Ancak burada toplanan mevduatların yüzde 147’si düzeyinde kredi kullanımı söz konusu.

        - Bankalar ya sermaye ya da mevduatları artırarak yapacak bunu. Sermaye artırımı öyle kolay değil. Milyarlık sermayedar Türkiye’de yok. Mevduatı artırmak için de faiz vermek lazım. Yıllık enflasyon yüzde 10.90 iken mevduata uygulanan faizin ortalaması yüzde 12.05’e çıktı.

        - Bizdeki ana sorun enflasyonun yüksekliğinde. Bu sorunun kolay ve kısa zamanda kalıcı çözümü de mümkün değil. İster istemez tartışmalar sürecek. Tesellimiz ise faiz sorunu sadece bizim sorunumuz olmaktan çıkıyor, bütün dünyanın sorunu haline geliyor. Bu da Türkiye’nin faiz sorununu büyütücü etki yapacak.

        2017'DE 10.6 MİLYAR DOLAR SICAK PARA GELDİ

        Sermaye hareketleri 2017’de güçlü seyrediyor. Bu yılın ilk yarısında 2.3 milyar doları hisse senedinden, 8.4 milyar doları devlet iç boçlanma senedinden 10.66 milyar dolarlık portföy yatırımı gerçekleşti. Bu rakam geçen yılın toplamında 7.8 milyar dolarlık rakamın da üzerine çıktı. 2015 yılında ise 9.4 milyar dolarlık net sermaye çıkışı gerçekleşmişti.

        Bitişikteki tabloda 2014 ve öncesinde yüksek sermaye girişleri dikkati çekiyor. 2012’deki net sermaye girişi 38.4 milyar dolarla rekor kırmıştı. Sermaye akımlarının küresel gelişmelere bağlı olarak giderek zayıflaması yurtiçi tasarrufları artırma gereğini ortaya koyuyor.

        SONUÇ: “Hataları ayıklarsanız doğrular ortaya çıkar” Anooshirvan Miandji

        Diğer Yazılar