Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Eylülle birlikte okullar başlıyor, tatil bitiyor ve hep birlikte işbaşı yapıyoruz. Yeniden oturup düşüneceğiz, ne varsa gözden geçirip revize edeceğiz. Yeni dönemde izlenecek yolu kestirmeye çalışacağız.

        - Küresel piyasalarda ve Türkiye finansal piyasalarında beklenmeyen, çok iyi kazançlar elde edildi. Son bir yılda ABD 10 yıllık hazine tahvillerine yatırım yapanlar sırf faizin gerilemesinden dolayı yüzde 20 kazanç elde ettiler.

        - Hisse senetlerine girenler de buna yakın getiriye sahipler.

        - Ancak bu iki fiyatlamada bir çelişki var. Hisse senetleri büyümeye duyarlıdır. Büyüme artışı olacaksa sorun yok. Fakat büyümenin ardı da enflasyon ve faiz artışıdır. O zaman da faizlerin gerilemesi değil, yükselmesi gerekirdi. Aksine faizler bu yıl boyunca düşüş eğilimde. Hisse senetleri bize bir şeyi söylüyor ama tahvil piyasaları tersini iddia ediyor. İki ayaklı gidiş fazla uzun sürmez. Bir tarafın hâkimiyetiyle son bulur. O zaman piyasalar karışır zaten.

        - Altın fiyatlarında bir yıllık vadede pek kazanç yok ama son iki ayda belli bir canlanma var ve primi de yüzde 10’u buldu. Altına yönelme finansal piyasalara güvensizlikten, jeopolitik risklerden, düşük faiz ortamından ve düşük dolardan besleniyor olabilir.

        - Hakeza Bitcoin’e ve diğer kripto paralara yönelmeyi, bunun sonucunda müthiş değer artışlarına ulaşmayı da, bu çerçevede yorumlayabiliriz. Mevcut finansal sisteme güvensizlik ve alternatif olma başlıca neden olabilir. Bitcoin’inde son bir yılda yüzde 607 gibi inanılması güç bir primlenme olduğunu görüyoruz. 2 Eylül’de 4.980 dolara kadar çıkan Bitcoin 7 Eylül 2016’da 615 dolardı.

        - Böylesi bir artışa kimse inanamıyor. İnansa zaten herkes yatırım yapacak, kendi kendini besleyen süreç baş döndürerek büyüyecek ve iş tamamen çığırından çıkacak. Bu paralara itibar etmemenin, etmekten daha fazla gerekçeleri var. Bir kere son bir yıllık seyre bakınca iki günde yüzde 33 düşebiliyor, iki haftada yüzde 45 artabiliyor. Keskin düşüş ve çıkışlar da, yüksek kayıp ve kazançların garantisi oluyor. Paranın saklama, değer koruma özelliğini riske atıyor.

        - Sonbahara adım attığımız bugünlerde piyasaları ürkütecek rüzgârlar Kuzey Kore’den esiyor. Kuzey Kore’nin yeni geliştirdiği ve hidrojen bombası yüklenebilecek kıtalararası balistik füzeyi denediği duyuruldu. ABD Başkanı Trump da açıklamasını hemen patlattı. Kuzey Kore riskinin yeniden alevlenmesi, küresel piyasanın risk iştahını azalttı. Konu önümüzdeki günler, haftalar, belki aylarda da gündemde kalabilir. Piyasalarda satış dalgasını tetikleyecek gelişmeler de buradan kaynaklanabilir.

        - Zaten Başkan Trump’ın siyasi geleceğindeki belirsizliğin giderek artması piyasalar için de belirsizlik anlamına geliyor. Ancak bu olaydan da kendilerine pay çıkaracak bir taraf bulursa piyasaları alkışlamak gerek.

        - İkinci yılını dolduran ve her yönüyle yorgunluk veya olgunluk belirtileri gösteren piyasa eğilimlerinde, kâr satışlarına gitme ihtiyacı her zamankinden daha yüksek gibi görünüyor. Geleneksel yıl sonu satışları ise kasımda yapılıyor. Bu yıl kasıma kadar beklenir mi bilemem ama eylüle girdik bile. Eğer beklenirse satışı durduracak ve hatta tersine çevirecek bir umut var, daha güçlü bir hikâyeyi bulduk derim.

        Diğer Yazılar