Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hazine’nin hazırda her an kullanılabilir nakit parası 45 milyar lira. Bu paranın varlığı hem ani sermaye duruşlarına veya sıcak paranın kaçmasına karşı başvurulacak en etkili önlem, hem de spekülatif ataklara karşı iyi bir bariyer oluyor. Paranın varlığı sert faiz artışlarını buduyor

        Sonbaharla gelişen piyasa tahvillerine yönelik sermaye akımları biraz zayıfladı. FED’in faiz artırım ihtimalinin güçlenmesi, doları güçlendirerek gelişen ülkelere yönelik sermaye akımlarını zayıflattı.Gelişmekte olan ülkelerin ortalama tahvil faizleri yüzde 4.6 arttı. Bloomberg HT’nin verilerine göre faizin ortalaması ağustos sonunda yüzde 5.189’dan 8 Kasım’da yüzde 5.432’ye çıktı.

        - Ağustos sonunu aldık çünkü bizim 10 yıllık Hazine tahvil faizleri ile döviz kurunun tırmanışı ve borsanın dolar bazındaki düşüşü de o tarihten başladı. Türkiye piyasaları son 2.5 aydır net bir şekilde bozulma eğilimi içinde seyrediyor. Türkiye’nin CDS’i veya kredi iflas sigorta primi yüzde 33.7 arttı. 1 Eylül’de 157.417’ye kadar inen CDS’ler 10 Kasım itibarıyla 210.581’e yükseldi.

        - 10 yıllık tahvil faizi yüzde 10.28’den 2.5 ay sonra yüzde 12.25’e yükseldi. 2 puanlık artışın yüzdesi 19. Gelişmekte olan ülkeler ortalamasının yüksek bir artış var.

        TL’NİN KAYBI YÜZDE 11

        - Türk Lirası ise sepet kur karşısında 3.7262’den 4.1867’ye geriledi. TL’nin kaybı yüzde 11’e ulaşırken gelişen ülkelerin kurları JP Morgan Endeksi ile 71.586’dan 67.957’ye geriledi ve yüzde 5.1 düştü. Bu tarihler arasında Dolar Endeksi’ndeki artış ise yüzde 3.7. Geçen hafta ise TL’nin kaybı durdu. Hem ABD Doları’nın dünyada yükselişi durdu hem de yurtiçine yönelik haber akışında kısmen dengelenmeye başladı.

        - Gelişmekte olan borsalar ise ağustos sonuna göre yüzde 5.3 arttı. Aynı dönemde Türkiye borsası MSCI Endeksi ile yüzde 13 değer yitirdi. Borsada böyle bir farkın oluşması da TL’nin yüzde 11 düşmesinden kaynaklandı. Sonuçta diğer borsalarla makas giderek büyüdü.

        - Borsa geçen haftanın başında 115.093 puanla yeni bir rekora imza attı, aynı gün MSCI Endeksi ile 420.304’e yükseldiyse de haftayı 397.000 puandan kapattı. Böylece borsanın son 4 günlük kaybı yüzde 5.5’e ulaştı. TL’nin değerini koruduğu, faizin sınırlı arttığı son dört günde borsanın yüksek kaybını bilançoların açıklanmasına bağlıyoruz. Şirket kârlarının yüzde 50’nin üzerinde arttığı bir dönemde bilanço açıklamaları borsayı daha diri tuttu. Açıklamalarla birlikte beklentiler de azaldı ve satışlar arttı.

        - Bilanço açıklamaları geride bırakıldığına, yılın son çeyreğinde büyüme hızının aşağı geleceğine, şirketlerin ciro ve kâr artışlarının buna paralel hareket edeceğine göre, borsaya yönelik beklentiler zayıflayabilir. Bu anlamda 115 bin puanlık tepe bir süre için zirve olarak kalabilir. Kısa dönemde bu zirvenin aşılması ancak ABD ve Almanya ile ilişkilerin düzeltilmesine bağlı olabilir.

        - Böyle karışık, riskleri yüksek bir ortamda Hazine’nin 20 milyar lirası varken ekstradan 25 milyar lira kadar bir nakdinin bulunması iyi bir güvence. Ya böyle bir ortama Hazine yığınak yapmadan girseydi ne olurdu diye de düşünmek lazım. Herhalde faizler fırlar ve buna bağlı bütün piyasalarda ve ekonomide tansiyon daha da yükselirdi. 45 milyar liralık kamu mevduatı Merkez Bankası bilançosunda duruyor. Bu para temmuza kadar ortalama 20 milyar liraydı. Ağustosla birlikte 40’lı rakamlara çıkarıldı. Son 3.5 aylık ortalama 44.7 milyar lira.

        - Hazırda, her an kullanılabilir nakit para hem ani sermaye duruşlarına veya sıcak paranın kaçmasına karşı başvurulacak en etkili önlem hem de spekülatif ataklara karşı iyi bir bariyer. Bu iki büyük tehlikeyi yumuşattığı veya önleyici olduğu için de faiz artışları, Türkiye riskinden de, TL’nin değer kaybından da, borsanın oynaklığından da yumuşak seyrediyor.

        - Ama yanı zamanda bir tehlike beklendiğinin de işareti. Mehmet Şimşek niye bu kadar borçlanıyorsunuz sorusuna “Yılın ilk çeyreğinde 56 milyar liralık iç borç geri ödememiz var. Sistemimize yönelik bu kadar spekülatif saldırılar varken çok güçlü ve sağlam şekilde yılın ilk çeyreğine girmemiz lazım. Spekülatif saldırılara hazırlıklı olacağız” demişti.

        - Nakit TL yanında bir de döviz rezervi yeterli olsaydı, TL’nin değer kaybı da sınırlı kalırdı.

        SONUÇ:

        “Akçeli adamdan dağlar korkar.” Türk Atasözü

        YÜKSELEN DÖVİZ KURUNA KARŞI YERLİLERDEN 10 MİLYAR DOLARLIK SATIŞ

        Döviz kuru sepet bazında 11 Eylül’de 2.7262 ile dibe indi. Buradan başlayan çıkışla iki ayda yüzde 12.3 arttı. Yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı da 15 Eylül’de 167.8 milyar dolarla rekora çıktıktan sonra 3 Kasım’da 157.8 milyar dolara indi. Kur tavanken yerlilerin mevduatı taban, tabanken mevduat tavan yapıyor

        Yerlilerin döviz biriktirmesi ve döviz satması da kurun seviyesiyle bire bir ilişkili. Kur tabana vurmuşken yerlilerin döviz mevduatı tavan yaptı. Şimdi kur tavan yaparken yerlilerin döviz mevduatı tabana iniyor. Buna bir kez daha demek lazım. Çünkü geçmiş dönemlerde de benzeri olmuştu.

        - Döviz kuru sepet bazında 11 Eylül’de 2.7262 dibe indi. Buradan başlayan çıkışla iki ayda yüzde 12.3 arttı. Yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı da 15 Eylül’de 167.8 milyar dolarla rekora çıktıktan sora 3 Kasım’da 157.8 milyar dolara indi. Yani 2 ayda 10 milyar dolar azaldı.

        - Satışın bir bölümü yerleşiklerin mevduat yaparken döviz opsiyonu almasından kaynaklanıyor. Daha baştan satacağı düzeyi belirliyor. Kur yükseldikçe döviz satışlarının gelmesi bundan.

        Bir de kurun yükseldiği ortam yabancılara zarar yazıyor ve yabancılar da zaten çıkmaya çalışıyor. Çıkarken de dövize ihtiyaçları var. Karşısında satıcı olan grup elbette yerliler.

        - Geçmiş verilere göre eğilimin burada kalmaması ve biraz daha devam etmesi beklenebilir.

        Diğer Yazılar