Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Merkez Bankası’nın yılda iki kez yayımladığı Finansal İstikrar Raporu’nun sonuncusu hanehalkının jeopolitik, dış politik ve siyasi açıdan riskin arttığı bir döneme oldukça hazırlıklı girdiklerini gösteriyor.

        Bitişikte yer alan tablolardan izlenebileceği gibi hanehalkının borçluluğunda artış yok hatta varlığına oranla düşüş olduğu bile söylenebilir. Hanehalkı borçlarının varlıklara oranı yüzde 47. Oran 5 yıl öncesinde yüzde 49.6 düzeyindeydi.

        - Merkez Bankası hesaplamalarına göre Eylül 2017 itibariyle hanehalkının toplam finansal varlığı 1 trilyon 151 milyar liraya ulaştı. Son bir yıllık artış yüzde 18 oldu. Bu artışta döviz mevduatlarının yüzde 28, kıymetli maden deposu hesaplarının yüzde 88, hisse senetlerinin yüzde 26 ve bireysel emeklilik fonlarının yüzde 26’lık büyümesi etkili oldu. En yaygın tasarruf aracı olan TL mevduatlarındaki son bir yıllık artış ise yüzde 10’da kaldı.

        - Yine Merkez Bankası’nın aynı verileriyle 2012 sonunda hanehalkının toplam finansal varlığı 605.1 milyar liraydı. Buna göre varlıklardaki artış 545.6 milyar liraya veya yüzde 90.1’e ulaştı. Aynı dönem içindeki TÜFE artışı ise yüzde 47.2 düzeyinde. Buna göre son 5 yıllık dönemde hanehalkının finansal varlıklarında reel yüzde 29 büyüme meydana geldi.

        - Tasarruflarda büyümeye karşılık hanehalkının borcu da artıyor. 2012 sonunda 299.9 milyar lira olan toplam hanehalkı borcu Eylül 2017’de 541.7 milyar liraya yükseldi. Borçların artışında konut kredileri başrolü oynadı. 5 yıl önce 34.3 milyar lira olan konut kredi stoku Eylül 2017’de 204.1 milyar liraya yükseldi. Son bir yıllık artış yüzde 19, son 5 yıllık artış da yüzde 80.6 düzeyinde. Artış oranı bakımından borçlar varlıkların 10 puan gerisinde kaldı. Buna göre 5 yıl önce hanehalkı borçlarının finansal varlıklarına oranı yüzde 49.6’dan yüzde 47.0’a geriledi.

        - Hanehalkının borç düzeyi gelişmiş ülkelerin yarısında, gelişmekte olan ülkelerle yakın düzeyde. Türk özel sektörü ise hanehalkına göre aşırı borçlu. Devletin durumu iyiydi ama 2017’den itibaren hızlı bir borçlanma eğilimine girdi.

        - 2018 yılı ise Türkiye açısından zor geçmeye aday görünüyor. Çünkü ABD ile ilişkilerimiz gergin, Almanya ile ilerleme sağlayamıyoruz ve AB ile de ilişkiler donmuş durumda, ilerleyemiyoruz. 2018 aynı zamanda seçim yılı olan 2019’un arifesi. Seçimler erkene çekilmese bile, hazırlıkları başlayacak ve ortalığa seçim beklentisi hâkim olabilecektir. Böyle bir yılda Türkiye dış borç ödemeleri ve muhtemel cari açığı için yaklaşık 210 milyar dolar dış kaynak bulacak.

        - Bir zorluk da kaynak maliyetlerinin artmasında ortaya çıkabilir. Son veriler ABD ekonomisinin güçlü seyrettiğini ve 2018’de tek bir faiz artırımıyla yetinemeyeceği ihtimalini kuvvetlendirdi. FED’in faiz artırımı 1’den 3’e doğru çıkarsa, ABD’deki küresel faizlerin bazını oluşturan temel faizler yükselir. ABD’nin bir faiz artışı bizim gibi gelişmekte olan ülkelere üç katı şeklinde yansıyor. Dolayısıyla dış kaynak bulunur ama maliyetinin yükselmesinden dolayı gelecek yıllarda faiz yükü artmaya başlar.

        SONUÇ:

        “Gereksinmenin yasası yoktur.”

        Cromwell

        Diğer Yazılar