Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Özel sektörün dış borcu 2017 yılında 22 milyar dolar artarak 239 milyar dolara çıktı. Artış yüzde 10’a vardı. Normalde küresel piyasalarda ve yabancı sermaye akımlarında yüksek oynaklığın yaşandığı, TL’nin değer kaybettiği son 4 yıl dışarıdan borçlanma da frenlendi. Risk alma iştahının yüksek ve küresel sermaye akımlarının hızlı olduğu yıllara göre yüzde 10 artış makul sayılır. Bitişikte yer alan tablodan izlenebileceği gibi, 2005- 2008 arasındaki artışlar yüzde 40’a, 2010-2013 artışları da yüzde 15’e vardı.

        - Kurun sepet bazında yüzde 22 arttığı 2017’de özel sektörün yurtdışı borçlanmasını, yüksek büyümenin finansmanı ve yatırımların yeniden başlaması da artırdı. 22 milyar dolarlık artışın 18 milyarı uzun vadeli, 4 milyarı kısa vadeli borçtan kaynaklandı. Kısa vadeli borçların uzun vadeli borca oranı tek haneli rakamlarda yüzde 8.3 düzeyinde kaldı. Bu oran borçlanmanın kolay ve TL’nin değer kazandığı yıllarda yüzde 25’ler düzeyinde gerçekleşiyordu.

        - Özel sektör kur riskinin azaldığı yıllarda kısa vadeli borcu daha hızlı artırıyor. Bu açıdan 2014 yılı 44 milyar dolarla en yüksek kısa vadeli borç stokuna ulaşılan yıl. Kur artmaya ve TL değer kaybetmeye başlayınca özel sektörün dış borçta frene bastığını, özellikle kısa vadeli borcu azalttığını, uzun vadeli borca döndüğünü görüyoruz.

        - Ancak özel sektörün bu ihtiyatlı tutumu yeterli olmadı ki, şirketlerin 15 milyon dolar üzerinde dış borçlanmaları gözetim altına alındı ve koruma zorunluluğu getirildi. Şirketleri kur riskine karşı korumaya almak maliyet artışıyla dışarıdan borçlanmayı caydırabilir. Korumaya alınmış dış borçlanma aynı zamanda döviz piyasasında zaman zaman ortaya çıkan yüksek tansiyonu da düşürmeyi amaçlıyor. Bu önlemin özel sektörün kendiliğinden gerçekleşmiş frene basma hareketinin ardından gelmesi, aynı zamanda başarılı olma ihtimalini de artırıyor.

        - Alınan bu önlemin de etkisiyle dışarıdan borçlanma iştahları azalan şirketlerden bazıları halka arz yoluyla kaynak bulmaya yöneldi. 20 civarında şirketin halka arz hazırlıkları yapması ve bu piyasada 3-4 milyar dolarlık satış beklenmesinin bir nedeni de bu.

        - Şirketlerin dış borçluluk oranlarının azalması, kurların artmasına veya oynaklıklarına karşı yüksek duyarlılıklarını da düşürecek. Artık her kur arttığında borçlu özel sektör şirketleri hop oturup hop kalkmayacak. Borç yükünü artırmasıyla şirketlerin bilançolarını batık hale getirmeyecek. Buradan da kur artışlarında “aman şirketler batıyor” diye devletin elini kolunu bağlama durumu olmayacak.

        - Bir anlamda kamu kesimi döviz kurunu belirlemede daha serbest olacak ya da kurun daha serbestçe dalgalanmasına müdahale etmek zorunda hissetmeyecek kendini. Bu nedenle kurun belirlendiği döviz piyasasında çok önemli bir stres kaynağı yok edilirken, yüksek oynaklığın düşeceğini gönül rahatlığıyla söylemek zor.

        - Şirketlerin oynaklıklara karşı duyarlılığının azalmasıyla kamu kesimi de müdahale etme zorunluluğundan kurtulabilir. Ama küresel sermaye hareketlerinin yol açabileceği oynaklıklar daha etkili hale gelebilir. Bir anlamda döviz kurunu belirlemede meydan daha büyük ölçüde küresel sermaye giriş çıkışlarına açık hale geldi.

        SONUÇ:

        “Kör körün arkasından giderse soluğu hendekte alır.”

        İncil

        Diğer Yazılar