Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen hafta başında açıklanan enflasyon beklentilerden yüksekti. Şubat ayı tek haneli rakamlar görülmeden geçildi. Tek hane için şunun şurasında iki aylık fırsat penceresi kaldı. Dolayısıyla yılsonu enflasyon beklentileri yüzde 10 civarında kalmaya devam ediyor. Yani yüksek.

        - Yine geçen hafta içinde Moody’s Türkiye’nin notunu düşürdü. Etkisi pek hissedilmedi ancak dikkatlerin Türkiye’nin dış açığı üzerine çevrilmesine yol açtı.

        - Nihayet bu hafta başında ocak ayı cari açık rakamlarının yüksek çıkması tahvil ve döviz piyasasına darbe vurdu. Bir ayda 7.1 milyar dolarlık, yıllıklandırılmış olarak 51 milyar dolarlık bir açığa çıkıldı. Cari açık aylık yüzde 164 büyürken yıllık bazda 20 milyar dolarlık artış kaydetti. Milli gelirinin yüzde 5.5’ine ulaşan oranıyla Türkiye zaten G20 içinde en yüksek cari açığa ulaşan ülke olarak dikkatleri üzerine çekiyordu. Şimdi bir ayda bu oranı yüzde 6’ya çıkardı.

        - Üstelik açığın finansman tarafının kalitesi de düşük. Çünkü doğrudan kalıcı sermaye girişleri çok az. Portföy yatırımları ise açığın yüzde 70’ini karşılıyor. Borçlanmalar da fazla olunca rekor ocak ayı açığı kapatıldığı gibi, 4.4 milyar dolarlık fazla da Merkez Bankası rezervlerine eklendi.

        - Ancak kısa vadeli sermaye hareketlerinin şubat ayında zayıfladığını biliyoruz. Hatta yükselen ülkelerden toplamda 5 milyar dolar çıkış yaşandı. Yani ocak ayındaki portföy yatırımlarına dayalı para bolluğunun sürmediğini şubat ayı rakamları açıklandığında göreceğiz.

        - Fakat şubatta da cari açık yüksek kalmaya devam edecek. Çünkü Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın öncü verilerinden biliyoruz ki,13.2 milyar dolarlık ihracata karşılık 18.9 milyar dolarlık ithalat yapıldı. Dış ticaret açığı 5.7 milyar dolarla yüksek seyrini sürdürdü. Ekonomi mevcut canlılığını korursa 2011 yılı cari açığına yaklaşacağız. Yıllık açık 65-70 milyar dolara doğru ilerleyecek.

        - İşte arka arkaya gelen ve en sonuncusu da en can alıcı veri olan ekonomik gelişmeleri beğenmeyen yabancı yatırımcılar tahvil piyasasından çıkmaya başladılar. Bu nedenle gösterge faiz 1 puana yakın artış kaydetti. 2 yıllık gösterge tahvil yüzde 13.80, 10 yıllık tahvil yüzde 12.75’e kadar yükseldi.

        - Tahvilde satanların talebiyle döviz kurları da yukarı yönde hareketlendi. Euro, TL’ye karşı 4.7788 ile yeni bir rekor kırdı. Dolar da 3.8726’ya kadar yükseldi. Sepet kur ise 3.3257 ile en yüksek düzeyine vardı ve haftanın iki gününde yüzde 2 arttı. Bütün bunlar da göz kaş arasında birkaç günde oldu bitti.

        - Küresel olarak da yerel olarak da yıla gayet sakin başlamıştık. Ama ocak sonundan beri yüksek bir türbülansın içine girdik. Biraz yatışır gibi olsa da, yüksek türbülans mart ayında yeniden uç verdi. En azından Türkiye için.

        ***********

        BU YILIN İLK ÇEYREĞİNDE DE YÜKSEK BÜYÜMEYE DEVAM

        - Geçen yılki büyümeyi Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan yüzde 7.5 tahmin ettiklerini açıkladı. Büyümenin bu yılın ilk çeyreğinde de sürdüğü tahmin edilebilir. En azından öncü veriler böyle diyor. Bu konuda iki öncü veri yayımlandı.

        Biri dış ticaret rakamları, diğeri de İSO Türkiye İmalat Sanayii Satın Alma Endeksi PMI. İki aylık dönemde ihracat yüzde 9.9, ithalat yüzde 28.8 arttı. İthalat içinde ara malı veya hammadde ithalatı ise iki ayda yüzde 32 büyüdü. Yatırım malları ithalatı da yüzde 18 arttı. İhracat artıyor ama yurtiçi talep de yüksek ki, sanayi daha fazla üretmek için, yatırıma yöneliyor ve yüksek oranda hammadde ithal ediyor.

        - Türkiye PMI ise ocak ayında 55.7 ve şubat ayında 55.6 düzeyinde gerçekleşti. Rakamlar son 7 yılın veya 82 ayın en yükseğinde. Bu da bizi Mart 2011’e götürüyor. PMI verisinin 50 değerinin üstünde olması sanayinin genişleyip büyüdüğünü ifade ediyor.

        - Dün de bu konuda İSO’nun düzenlediği toplantıya katıldık. Endeksi hazırlayan IHS Markit’in yöneticileri endeksin büyümeyle uyumunun yüzde 70 dolayında olduğunu belirttiler. Dolayısıyla hem dış ticaret hem de PMI verileri 2017’de yakalanan yüksek büyümenin 2018’in ilk çeyreğinde sürdüğüne işaret ediyor.

        - Bu da dış ticaret açığının ve cari açığın büyümesini beraberinde getirebilir. Ancak bu yılın bir avantajı turizm sektörünün Avrupalı turistlerin de dönmesiyle toparlanıyor olmasında. Turizm gelirlerindeki 5-7 milyar dolarlık artış aynı ölçüde cari açığı törpüler. Kış aylarında turizm gelirlerindeki düşüklük nedeniyle bu etkiyi şimdilik görmüyoruz ve cari açık aylık bazda yüksek çıkıyor. Mayıs ayında turizm mevsimi ile birlikte bu etki de devreye girecek.

        SONUÇ:

        “Göze batan çivi çekici yer.”

        Japon Atasözü

        Diğer Yazılar