Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yeni yılın kaderinin tüm dünyada neden aşıdan geçtiğinin yanıtını gayet açık. Küresel salgından onun sayesinde kurtulmak mümkün. Aşılamalar da geçen yılın son günlerinde başladı. Bir yıl gibi çok kısa sürede hazırlanan aşıların geniş kitleler üzerindeki etkisini, kitle bağışıklığını ve sonuçta tutup tutmayacağını ilk çeyrekte öğrenebiliriz. 3 ve 4 hafta sonra ikinci dozu yapılacak aşıların belli bir sayıya çıkması, bağışıklık sağlaması ve bütün bunların sayılara dökülüp tartışılır hale gelmesi birkaç ayı alabilir.

        İŞİN RENGİ İLK ÇEYREKTE BELLİ OLUR

        -Bu nedenle işin renginin belli olacağı dönem yılın ilk çeyreğidir. Aşının tuttuğu anlaşıldı mı, yılın geri kalanının planlanması normalleşmeye göre yapılır. Hayat hemen normale dönmez, ekonomi hemen açılmaz ama kalkış için hazırlıklar tam sürat yapılır.

        -Yılın ikinci yarısı için seyahatler, tatiller, işler, plan ve programlar buna göre yapılır. Yeniden işbaşı yapmanın tüm hazırlıkları ikinci çeyrekte tamamlanırken ekonomilerde hareketler başlar.

        -Bu hareketler normalleşmeyle yılın ikinci yarısında tüketim, tatil, eğlence, yeme içme, seyahatlerde biriken talebin karşılanması ile güçlü bir canlanmaya dönebilir.

        REKLAM

        SALGIN VARLIKLARI ARTIRDI

        -Normalleşme aşaması ve sonrasının küresel çapta enflasyonu nasıl etkileyeceği çok önemli olacak. Çünkü ertelenmiş, geciktirilmiş güçlü bir tüketim talebi ortaya çıkabilir. Sağlık endişesi ile insanlar işe gidemedi, yiyemedi, gezemedi, alış veriş yapamadı, tatile çıkamadı, çeşitli ağlık problemlerini dahi tedavi ettiremedi. Çok şey birikti.

        -Üstelik pandemi sürecinde geliri artan hatırı sayılır bir kitle oluştu. Birikimi olan, finansal ve reel varlığa sahip insanlar, harcama yapamazken, salgın korkusu ve gelecek kaygısı da tasarrufları artırdı.

        -Devletlerin yardımları, merkez bankalarının parasal genişlemeleri de hane halkları ve şirketlerde tasarrufu artırdı. Mesela dünya borsalarının piyasa değeri 89 trilyon dolardan 61’e düştü ve yılı 103 trilyon dolardan kapattı. 14 trilyon dolarlık hisse senedi değer artışı aynı zamanda hisse senedi sahiplerinin geliri. 15 trilyon dolarlık zenginlik demek.

        -ABD’de hane halkının mevduatlarında dahi 3 trilyon dolarlık bir büyüme meydana geldi.

        VARLIK ARTIŞI BORÇ ARTIŞINI KATLADI

        -Ülkemizde de benzer bir durum var. Parasal genişleme ve kredi büyümesi sonuna kadar kullanıldı. Düşük faizli kredileri alanlar borçlarını yeniden yapılandırdı, çek ve senedini ödedi, konut ve araba da aldı.

        -Sonuçta geçen yıl kredi stoku, GSYH’nin beşte biri kadar, 1 trilyon TL arttı. Bu para birilerinin borcu ama el değiştirerek de birilerinin geliri ve sonuçta da bankada mevduatı oldu. Nihai tüketici olarak hane halkının finansal varlıklarını büyüttü.

        -Türkiye tarihinde görülmemiş bir kredi büyümesine gitti. Buna paralel devletin, şirketlerin ve hane halkının borcu da arttı.

        REKLAM

        -Ama hane halkının finansal varlık artışı, borç artışını katladı.

        BİRİKEN TALEP PATLAR MI?

        -TCMB hesaplamalarına göre Eylül 2020 itibariyle son bir yılda hane halkının borç toplamı 622.3 milyardan 883.2 milyara çıktı ve yüzde 41.9 arttı.

        -Buna karşılık hane halkının finansal varlıkları 1 trilyon 703.6 milyardan 2 trilyon 407.1 milyar liraya yükseldi. Buradaki artış da yüzde 41.3 düzeyinde.

        -Son bir yılda borçlar 361, varlıklar 703.5 milyar lira arttı. Varlık artışı borç artışından bir kat fazla.

        -Borçların varlıklardan düşülmesiyle bulunan net varlıklar ise 2019 eylül sonunda 1 trilyon 83 milyar liradan 2020 eylül sonunda 1 trilyon 524 milyar liraya yükseldi. Bir yılda 426.6 milyar liralık net varlık artışı yüzde 41 büyümeye denk geliyor.

        -Elbette varlıklar ile borçlar farklı kişilerin üzerine olabilir. Ama sonuçta varlıklar büyümüş. Belki borçlular tüketimden kesilecek ama varlıklılar daha fazla tüketebilecek. Biriken talep, tüketime duyulan özlem, toplumun bir kesiminin gelir artışıyla birleşerek güçlü bir tüketime yol açabilir.

        DÜNYADA ENFLASYON KRİZE OLUR MU?

        -İşte o tüketim patlaması aşamasında enflasyonun dünyada kafa kaldırmaması, Türkiye’de de enflasyonun ufukta belirmesiyle merkez bankalarından önce piyasalar satışa koşar.

        -Çünkü talep baskısıyla artabilecek bir enflasyona ancak faiz artırımı ve likidite kısılmasıyla karşılık verileceğini bilir. Nasıl ki 2013’te parasal genişlemenin durdurulabileceği açıklaması piyasalarda kırılma yaratmaya yetmişti, 2021’de veya daha sonraki dönemde bu etkiyi enflasyon yapabilir.

        REKLAM

        -Küresel piyasalar enflasyonun geri dönüşünü fiyatlamaya başlarken, bunun nereye kadar gideceği ve genel bir düzeltmeye yol açıp açmayacağını o zaman göreceğiz.

        -Ama 2021’in küresel çaptaki en büyük riskini enflasyonun yerinden kıpırdanması, bunun da bir finansal krizi tetiklemesi olarak görüyoruz.

        TÜRKİYE’DE ENFLASYONU İNDİRME ÖDÜLÜ

        -Türkiye için ilk iki çeyreğin büyüme açısından zaten zayıf geçmesi gerekir. Çünkü enflasyonla mücadele çerçevesinde sıkı para ve kredi politikasını uygulamaya koyduk.

        -Sonuç alana kadar da yola devam etmemiz lazım. Döviz kuru ve gıda fiyatlarıyla beslenen enflasyon baz etkisiyle mayısa kadar yatay dalgalı yüksek seyrini sürdürebilir.

        -Yaz aylarının gelmesi, baz etkisi ve döviz kurlarının artmamasının sonucunda mayıstan itibaren başlayabilecek düşüşle enflasyon yılı yüzde 10 civarında tamamlayabilir.

        -Enflasyondaki kademeli düşüşü, yılın ikinci yarısında faizlerde kademeli indirim ile sıkı para ve kredi politikalarının gevşetilmesi izleyebilir.

        -Sıkı para politikasında sabrın sonu enflasyonu ve faizleri düşürebilmek.

        SIKI PARAYI ERKEN TERK RİSKİ

        -Para ve kredi politikalarını erken terk etmek kasımdan itibaren biriktirilen güven, rezerv, kazanım ne varsa hepsinin kaybedilmesi sonucunu doğurur, hem de aniden.

        -Çünkü piyasaların tepkisinin çok sert ve büyük olacağı aşikar. Görünen köy kılavuz istemez.

        -Bu yola sapılacağına ihtimal vermiyorum. Çünkü karar vericileri de çıkmaza sokar.

        -Üstelik karar verici, sabrın sonunda ortaya çıkacak meyveden en büyük pay alan kişi olacak. Ekonomiyi daha güvenli olan ana yola sokan iradeyi gösteren de o.

        -Türkiye’de enflasyonun belirleyiciliği dünyadan farklı. Dünyada az artması o kadar sorun değil, hatta iyi de. Sorun yüzde 2.5 ve üstüne çıkacak enflasyona gidilmesinde.

        REKLAM

        -Türkiye’de ise yüzde 14’ün üzerine çıkan dünyanın ilk 10’una giren bir enflasyon var ve mutlaka düşürülmesi gerekiyor.

        -Bunu sağlayacak sıkı para politikasına sabırsızlık gösterir erken terk edersek, Türkiye piyasaları büyük çalkantıya tek başına yakalanabilir.

        DÜNYANIN İŞİ BİZDEN ZOR

        -Çünkü piyasalar biliyor ki, enflasyon düşürülemezse kur kontrol altında tutulamaz. TL’nin değerlenmesi sağlanamazsa enflasyon yükselir. Enflasyon yükselirse faizi de beraberinde götürür ve ekonominin tümü zarar görür.

        -Ya da enflasyon düşmüyorsa sıkı para politikası sonuç alana kadar sürdürülecek demektir. Bu da düşük büyümeyle yetinileceği anlamına gelir.

        -Kısaca mevcut dengelerin sürdürülmesi bakımından dünyada yüzde 2-2.5’i aşmayan ölçülü bir enflasyon, Türkiye’de ise gerileyecek bir enflasyon makbul.

        -Dünyanın işi bizden daha zor gibi görünüyor. Biz sabır göstereceğiz ve ödülünü alacağız. Dünya ise normale dönerken böyle bir riskle karşılaşacak ve çözümü de sorun kadar yıkıcı etkiye sahip.

        Diğer Yazılar