Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Hazine dün iki tahvil ihracıyla 20.3 milyar liralık borçlanmaya gitti. Bunlardan biri sabit faizli diğeri ise enflasyona endeksli borçlanmaydı.

        2 yıl vadeli sabit faizli tahvil ihalesinde 8.6 milyar liralık satış yapıldı ve ortalama faiz yüzde 21.19 oldu.

        3 yıl vadeli TÜFE’ye endeksli ihalede ise 11.7 milyar liralık satışa karşılık ortalama yıllık bileşik faiz eksi yüzde 6.03 çıktı.

        İki yılda yıllık yüzde 21.19 faiz de, üç yılda enflasyonun 6 puan gerisinde negatif getiri de, ilk bakışta Hazine için çok avantajlı ve başarılı borçlanmalar. Hatta enflasyon beklentilerinin düşmekte olduğuna dahi yorumlanabilir.

        EKSİ %6 FAİZ NEYİN NESİ?

        ➔ Ancak madalyonun diğer yüzünü çevirdiğimizde negatif faizlerin derinleşmesinden dolayı reel getiri arayışının çok şiddetlendiğini, eksi 6 puanlık faize dahi kabul ettiklerini söyleyebiliriz.

        ➔ Çünkü ocak ayında TÜİK’in hesaplamalarıyla devlet iç borçlanma senetlerinin enflasyondan arındırılmış faizi eksi yüzde 10 ile derin bir negatif getiriye işaret etti. Bir aylık kayıptan söz ediyoruz. Yoksa yıllık kayıp yüzde 32.7 gibi çok yüksek düzeyindeydi.

        ➔ Bütün yatırım araçlarında yüksek reel kayıplar vardı. Bu kayıplar aylık yüzde 7.5-10 arasında gerçekleşti. Bu ölçüde yüksek oranda negatif getiri ancak 2001 ve 2018 krizlerinde görüldü.

        REKLAM

        ➔ Dünkü ihalede negatif faizin eksi 6 puan gibi şimdiye kadar görülmemiş düzeyde dibe inmesini “ölümü görenin sıtmaya razı olması” durumuyla da açıklamak mümkün.

        NEGATİF FAİZE HÜCUM MU?

        ➔ Yine de bir tarafta yüzde 21 faiz garanti iken, niye enflasyonun 6 puan altında bir faize ve üstelik üç yıllığına talip olunur, ayrı bir sorudur.

        ➔ Demek ki 2 yıl, 3 yıl sonra enflasyonun, yüzde 21.19 faizin üzerine eksi yüzde 6.03’ün ilave edilmesiyle kabaca yüzde 28’i bulması, hatta bu oranı aşması bekleniyor ki, tahviller kapışılmış.

        ➔ Bu yönüyle enflasyona endeksli tahvillere gösterilen büyük ilgi enflasyonun artışından korkulduğunun ve yüzde 6 gibi yüksek bir prim ödenerek koruma satın alındığının işaretidir.

        ➔ Para yüksek enflasyona karşı pahalı bir sigorta satın almıştır. Enflasyonun daha yükseleceği tahmin ediliyor ki, enflasyona endeksli tahviller eksi 6 puanla satın alınıyor. Yoksa düşecek bir enflasyona endekslenen kağıtları alan pek çıkmaz.

        ➔ Yüzde 21.19 sabit bir faiz yerine eksi yüzde 6 reel faize sığınmak yol gösterici de olabilir. Hem döviz kurunu sakinleştirmede ve piyasadaki parayı çekip bağlamada, hem de kamu kesiminin borçlanmasını kolaylaştırmada pekala enflasyona endeksleme kullanılabilir.

        MEVDUATA DA ENDEKSLEME

        ➔ Bu da kur korumalı mevduatın yanında enflasyona endeksli mevduatın da bir seçenek olabileceğini ortaya koyuyor. Hemen başvurulmasa da, sistemin sıkışması halinde devreye alınabilecek etkili bir araç pekala olabilir.

        ➔ Sonuçta mevduat da, Hazine tahvilleri de faize dayalı ve alt sınırı enflasyon beklentileri tarafından belirleniyor.

        ➔ Enflasyona endeksli mevduat uygulanırsa para ve tasarruf sahipleri tarafından kolayca kabul görebilir. Çünkü faizden kalan boşluğu doldurmaya kur korumalı mevduat yetmiyor. Kur artışına karşı koruyor da enflasyona karşı korumuyor.

        REKLAM

        ➔ Bu koruma da sağlanırsa para sahiplerinin arsa, arazi, konut, kripto varlık, altın gibi alternatif alanlara yönelme ve farklı arayışlara girmesi, fiyat şişkinliklerini yaratması önlenebilir.

        DOLARİZASYONUN TOHUMLARI

        ➔ Hatırlatalım 1970’li yıllarda enflasyon önce çift hanelere yükseldi, sonra üç hanelere, yüzde 100’ün üzerine çıktı. Aynı dönemin mevduat faizi yüzde 15 düzeyinde sabit tutuldu.

        ➔ Döviz taşımanın 1984’e kadar yasak olduğu dönemde insanımız ister istemez dövize yöneldi, altına gitti, gayrimenkul aldı. Ölü yatırım olarak yazlıklar ortaya çıktı. Finansal sistem güdük kaldı, yerli para ile tasarruflar büyüyemedi.

        ➔ Bugün tasarrufların yarıdan çoğu dövizde ve dolarizasyon almış başını gitmişse yüksek enflasyon yanında 1970’li yıllardan başlayarak ekilen tohumların sonucu olsa gerek. Kim bilir belki de bugün yarının çarpık yapısını örüyoruz.

        Diğer Yazılar