Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        8 Mart'la biten haftayı başta ABD borsaları olmak üzere bazı piyasalar rekor düzeyde kapattı. 4 yıl önce 9 Mart 2009 ise küresel piyasalar çöküşünün durduğu ve tersine döndüğü tarihti. Finansal piyasalar dört yıldır pozitif eğilim sergiliyor ve aşağı yukarı kriz öncesi düzeyini yakaladı.

        4 YILIN BİLANÇOSU: Dünya piyasalarının son dört yıldaki ortalama primi yüzde 108'e vardı. Türkiye Borsası da 9 Mart'tan bu yana yüzde 262 primle dünyada en çok kazandıran ikinci piyasa. En çok prim yapan ise yeni vefat eden Hugo Chavez'in ülkesi Venezüella'nın borsası. Bu borsa tam yüzde 1.646 arttı. Sosyalizmle yönetilen ülkenin lideri Chavez'in hastalanması üzerine yabancılar önce ülke borsasında konuşlandı. Ölüm sonrası ekonominin serbestleşeceği, yabancı sermayenin geleceği ve bütün varlık fiyatlarının yukarı gideceğinin beklenmesi Venezüella Borsası'na dünya rekoru getirdi.

        TL, 4 YILDIR YERİNDE: ABD doları karşısında en istikrarlı paralardan biri TL. TL'nin dolar karşısındaki değeri 4 yıl önceki ile hemen hemen aynı, 1.80 düzeyinde. Halbuki çoğu ülke parası yüzde 30'a kadar varan oranda değerlenmiş. Dolara karşı değer kaybeden para birimleri daha az ama değer kaybı daha yüksek ve yüzde 67'ye kadar çıkıyor.

        FAİZDE KRİTİK EŞİK: ABD de geçen haftanın son günü açıklanan istihdam verileri beklenenden çok iyi geldi. İşsizlik oranı iki basamak birden gerileyerek yüzde 7.7 düzeyine indi. FED'in politika değişikliği için kendisine baz aldığı oran yüzde 6.5. Gidiş böyleyse sonuca varmak yakın demektir. Böylesine bir iyileşmenin sonu da parasal genişlemenin durdurulması, likiditenin geri çekilmesi, faizlerin yükselmesi veya normale dönmesidir. Nitekim bu iyileşmeyle, geçen hafta ABD 10 yıllık Hazine faizini yüzde 2.09 ile son bir yılın en yüksek düzeyine çıkardı.

        ABD faizleri için anlamlı sayılabilecek ilk durak yüzde 3 olabilir. Faiz yükselişinin asıl etkisinin yüzde 3 ün aşılmasıyla ortaya çıkacağı beklenebilir. Bu düzey, faiz inişinde bir baraja dönüşmesi ve psikolojik özelliğinin bulunması yanında FED'in koyduğu yüzde 2.5'lik enflasyon sınırının üstünde olmasından da kaynaklanıyor.

        Faiz artışının borsaları ve varlık fiyatlarını düşürmesi gerekirdi. Ancak 5 yıllık tarihi rekorların kırılması aşamasına denk gelinmesiyle bu olmadı. Zamanlamasına yine piyasa karar verecek ama kâr realizasyonu daha fazla tartışılmaya başlandı.

        Ceza tamam, yola devam mı?

        Dünya piyasalarında toparlanma, borsanın tepki hareketiyle birleşti. 24 Ocak'ta başlayan düzeltmeye 25 Şubat'tan itibaren tepki alımları geldi. Cuma günü de, piyasayı baskı altında tutan bankalara rekabet cezası açıklandı. 12 bankaya rekabeti ihlalden toplam 1.117 milyon lira ceza verildi. Ceza, bankaların geçen yılki 23.6 milyar liralık toplam kârının yüzde 4.7'sine denk geliyor. Ciddi bir rakam. Kârların yüzde 5'i tıraşlanmış oldu. Kaldı ki, cezaları sadece 12 bankanın kârına oranlanırsa daha derin bir tıraş ortaya çıkar. Bankaların cezayı hazmetmesi zaman alacak. Olaya banka hisselerinde yoğunlaşmış yabancı yatırımcılar açısından bakıldığında ise onların fiyatlamayı cuma gününe kadar yaptığı varsayılabilir. Çünkü beklenen ceza tutarı 1 ile 3 milyar arasındaydı. Kartel suçu bulunmadı. Bulunsaydı ceza da tavandan olabilecekti. Ceza kesildiğine ve çeşitli senaryolara göre fiyatlandığına göre, piyasanın önünde önemli bir eşik aşılmış oldu. İMKB'nin dış piyasaların yörüngesinde hareketi daha kolaylaştı.

        SONUÇ: "Ne ise düşün (rüyan), odur işin." Türk atasözü

        Diğer Yazılar