Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Piyasalar yüksek dalgalı bir haftadan kritik bir haftaya geçiyor. Kritik hafta çünkü 24 Haziran'daki düzeylerin altına inilip inilmeyeceğini belirleyecek. İnilmesi durumunda kötüleşmenin devamı da gelebilir. Buradan dönülürse de durum kısa vadeli olarak kurtarılmış olacak.

        ABD haziran ayı istihdam verileri beklenenden iyi çıktı ve aylık ortalama 200 istihdam artışına ulaşıldı. Eylül ayında FED'in para musluğunu kısacağına hemen hemen kesin gözüyle bakılıyor. Gelecek yıl ortasında da parasal genişleme tamamen bitirilecek gibi. Ardından sıra faizlerin yükseltilmesine gelecek. ABD ekonomisindeki iyileşmeye bağlı olarak finansal piyasalar kötüleşiyor. İyileşmeyle birlikte para musluğunun kısılacağının netleşmesi ve işlerin tıkırında gitmesinden hiç bu kadar korkulduğunu görmemiştik. Bunun da nedeni son 5 yıldır dünyanın ve küresel piyasaların para bolluğu içinde yüzmesi ve bayram etmesi. Şimdiki kötüleşme, balayı döneminin bitmesi ve hayatın gerçeklerine geri dönülmesinden kaynaklanıyor. Bu arada Avrupa Merkez Bankası'nın bir gün önce yeni yol haritasını açıklaması ve faizlerin uzun süre düşük kalacağını vurgulaması da, veri ile birlikte faiz artışının önünü kesemedi.

        ■ ABD 10 yıllık hazine tahvillerinin faizi yüzde 2.52'den yüzde 2.7420'ye yükseldi ve son iki yılın en yüksek düzeyine çıktı.

        ■ ABD doları değer kazanmaya başladı. Cuma günü dolar Euro karşısında 1.2913'ten 1.2805'e kadar değerlendi. Daha yaygın biçimde para birimlerine karşı doların değerini ölçen Dolar Endeksi 84.530 değeri ile son üç yılın en yükseğine çıktı.

        ■ Gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı sürdü ve ülke para birimlerinin değeri düştü, faizleri yükseldi ve borsaları değer kaybetti.

        ■ Doların yükselişi karışısında altın sert değer kaybına uğradı. Cuma günü onsu 1.250 dolardan 1.207 dalara indi ve günü 1.223 dolardan kapattı. Gün içinde yüzde 3.5'e varan düşüş kaydeden altın fiyatlarının ABD faizleri, dolar likiditesi ve dolarla ters bir ilişkisi söz konusu. Faizler yükseldikçe, dolar güçlendikçe, ABD para musluğunu kıstıkça altın fiyatları da uzun vadeli olarak gerilemesini sürdürebilir. Hatta Jim Rogers'in belirttiği 900 dolar değil, birkaç yılı bulan vade içinde altın fiyatları, çıkarılma maliyeti olan 750 doları dahi görebilir. Ancak nasıl ki tepe noktasında kalamadığı gibi, dip düzeyinde de bu fiyat kalıcı olmaz.

        Zamanında ABD'nin parası sayesinde piyasalar tıkırındaydı. Şimdi ekonomisi tıkırında ve bu parayı geri çağırıyor. Faturası da bizim gibi piyasalara ve ekonomileri oluyor. Sermaye çıkışları sürdükçe kurun daha yukarı gitmesi, faizlerin baskı altında kalması ve borsada fiyatların düşmesi mümkün. Sermaye çıkışlarına karşı Türkiye'nin yapabileceği fazla bir şey yok. Sadece yeniden girişi için hazırlık yapabilir. 24 Haziran'daki dip düzeyi borsaya belli bir destek sağlayabilir. Daha aşağıya gitmesi ise kısa sürede buna tepki olacağından alım fırsatı oluşturabilir.

        Sıcak para stoku yüzde 10 azaldı

        Yukarıdaki grafik bizim borsanın bankalara bağlı olduğunu, Banka Endeksi nereye giderse BİST-100 Endeksi yani borsanın temel yönünün de oraya gittiğini gösteriyor. Çünkü borsanın yüzde 40'ını oluşturuyor bankalar. Hem sermayeleri güçlü ve piyasa değerleri büyük hem de halka açıklık oranları yüksek. Yüzde 100 kayıtlı çalışmak zorundalar. Bütün bu nedenlerden dolayı hisse senetleri yabancılar tarafından tercih ediliyor. Buraya kadar sorun yoktu. Ancak faizler yükseliyor. Bu, bankaların kârını düşürecek. Elbette borsayı da.

        Ayrıca bankalara karşı negatif bir hava esiyor. Yeni düzenlemelerle yaptırımlar getiriliyor. Sektör aşağılanıyor. Siyaset tarafından sert eleştiriler yapılıyor.

        Bu durum bankaların borsa performansını etkilediği gibi, borsanın genel yönünü de belirliyor. Öncelikle siyasetin tutumunu netleştirmesi, bankalara ne yapılacağının veya ne yapılmak istendiğinin açıklanması, borsanın yolunu bulması açısından önemli. O zaman yabancı ve yerli yatırımcılar bankalardan umut mu keser veya başka sektör mü bulur, bu onların sorunu. Ama şimdilik borsanın bir banka sorunu olduğu gerçek.

        Nitekim haziranda yabancılar hisse senedinden net 1.220 milyon dolarlık satışı ağırlıklı banka sektöründen yaptı. Yine bonodan yabancı çıkışı 354 milyon dolara vardı. Buna karşılık yabancıların Türkiye portföyünde haziran ayında 17 milyar dolarlık erime meydana geldi. Bunda düşen hisse senedi ve bono-tahvil fiyatları etkili oldu. Toplam yabancı portföyü 137.7 milyar dolara inerken yılbaşına göre yüzde 10'luk azalma meydana geldi.

        SONUÇ: "Bedavaya aldığın şeyler çok pahalıya mal olur." Jean Anoilli

        Diğer Yazılar