Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Merkez Bankası 28 Ocak'ta faizleri artırdı. Başbakan da "faiz artırımına karşıyım" dedi ve ardından "Birkaç hafta faizin düşmesini bekleyeceğiz. Düşmezse başka hazırlıklarımız var. Seçim öncesinde veya hemen seçim sonrasında devreye alabiliriz" diye konuştu. Bu da uluslararası sermaye hareketlerinin kısıtlamasını akıllara getirdi ama Maliye Bakanı tarafından da net biçimde yalanlandı.

        Başbakan'ın söylemi ve tutumuna rağmen ocak ayında artırılan faizler hemen düşmeyebilir. Bunun da belli başlı birkaç nedeni var.

        ■ Merkez Bankası'nın faizleri hemen indirmeye niyeti yok. Dün toplanan Para Politikası Kurulu şu açıklamayı yaptı: "Baz etkisinin katkısıyla haziran ayına kadar enflasyondaki yükselişin devam edebileceği tahmin edilmektedir. Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir."

        ■ Sıkı duruş ocakta artırılan faiz oranları. Bu oranlar, enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar, aynen korunacak. Yüzde 10 faiz değiştirilmeyecek. Zaten şu anda yükseltilmeyi gerektiren bir durum yok. Düşürmeyi isteyenler var ama Merkez Bankası enflasyonu gerekçe göstererek erken yanıtını veriyor.

        ■ Peki ne zamana kadar mevcut faiz düzeyi korunacak? Bu da en azından haziran ayına kadar. Çünkü bu aya kadar baz etkisi ve seçimler nedeniyle tutulan zamların nisan ayında yapılmasıyla enflasyonda artış bekleniyor. Düşüşün temmuzla birlikte başlaması bekleniyor. Bu düşüş belirginleşecek ki faizlerde değişikliğe gidilsin. Bu da sonbahar aylarında olabilir.

        Tabii Merkez Bankası yönetimi bu konuda gelen baskılara direnirse, direnebilirse.

        DEĞİŞİKLİĞİN YÖNÜ: Peki faizde değişiklik yapmaya sıra geldiğinde bu ne yönde olabilir?

        ■ Bir kere şunu belirtelim. Sermaye çıkmaya kalktığında ve döviz kurunda yeni bir sıçrama meydana geldiğinde, zorunlu olarak faiz de yukarı çekiyor. Hükümetin karşı olmasına rağmen ekonominin kurtuluşu yeni bir faiz artışı ile mümkün olabiliyor. Böyle bir durumla karşılaşılması halinde faizlerin artacağını varsaymak lazım. Çünkü böyle bir durum ocak ayında gerçekleşti.

        ■ Ödemeler dengesi verilerine baktığımızda cari açığı finanse etmek için aralıkta rezervlerden 3.7 milyar dolar harcanırken, ocak ayında bunun üzerine 5.8 milyar dolarlık bir rezerv kaybedilmiş. İki ayda cari açığın finansmanı için kullanılan döviz rezervi 9.5 milyar dolar. Yetersiz dış finansman karşısında cari açık için rezervlerin kullanılmasına devam edilirse kur ve dolayısıyla faiz sıçrayabilir.

        ■ Sonbaharda alınabilecek bir faiz kararının aşağı yönlü olmasını ise FED'in faiz artımının ipuçlarını yaz aylarından vermesi, engelleyebilir. Eğer ABD'de faiz artırımları öne çekilecekse bu küresel bazdaki faizleri de yükseltici etki yaratır. Bu koşulda enflasyonu dizginlemiş olsa bile, Türkiye faizi zor düşürebilir.

        SONUÇ: "Ne yakar yandırır, ne mide bulandırır." Türk atasözü

        Diğer Yazılar