Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünkü seçimlerle üç etaplı bir seçim maratonunun ilkini geçtik. Ama siyaset üzerindeki belirsizlik ve sis henüz dağılmadı. Sırada ikinci ve üçüncü seçimlerle aşılması gereken yeni etaplar var

        Dün sonuçlanan yerel seçimler ekonomi ve piyasalar açısından bir belirsizliği sonlandırdı. Sandıktan çıkan sonuçlar piyasaların beklediği, istediği ve fiyatladığı gibi çıktı. İktidar gücünü korudu. Yerel seçim sonucundan kaynaklanacak bir siyasi istikrarsızlık veya belirsizlik kapısı açılmayacak.

        Buna benzer bir beklentidir ki, Türkiye piyasalarına 25 Mart sonrasında alım dalgası getirdi. Borsa son 4 günde yüzde 7.8 prim yaptı. Faizler yarım puan kadar geriledi, sepet kurdaki gerileme yüzde 1.5 düzeyinde gerçekleşti. Çok sert geçen bir seçim kampanyasında piyasaların bu iyimserliğinin nedeni de, bir ölçüde yüksek siyasi tansiyonun varlığı ise bir ölçüde de seçim sonrasına yönelik umuttu. Anketler iktidar partisinin yüksek oy alacağını ortaya koyunca bu siyasiistikrarın devamı gibi algılandı. Sandıktan da beklenen düzeyde bir oy oranı çıktı.

        Buna karşılık seçim sonrasında yine gerçeklerle baş başayız.

        ■ Birinci gerçeğimiz yerel seçimle bir belirsizliği atladık. Ancak ikincisi, hatta üçüncüsü sırada. Çünkü bu seçimler üçlü seçim maratonunun ilk durağıydı.

        ■ İkinci durak Cumhurbaşkanlığı seçimi, üçüncüsü de 2015 Haziran'ındaki genel seçimler.

        Şimdi soru cumhurbaşkanı kim olacak, buna bağlı olarak iktidar partisinde üç dönem kuralı kalkacak mı kalkmayacak mı?

        ■ Bunun yanında genel seçimler Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birleştirilecek mi?

        Seçim zamanında yapılırsa, o tarihe kadar ekonomi için yeni bir sayfa açılamayacak, yeni bir hikâye yazılamayacak demektir. Buna siyasi takvim izin vermez. Yeni hikâye ortaya koyamadıktan sonra da, küresel rüzgârlara daha açık hale geliriz. Tıpkı son bir yılda olduğu gibi. Bu durumu dikkate alan iktidarın siyasi koşullar da lehineyse seçimi öne çekmesi beklenir. Seçimler öne çekilirse ve Cumhurbaşkanlığı ile birleştirilirse çifte seçim ortamında stres ve tansiyon daha yükselebilir, ama belirsizlik süreci de kısalır. Bunu bekleyip göreceğiz.

        ■ 17 Aralık sonrası yükselen tansiyonun düşeceğine dair bir işaret ve gelişme de yok. Aksine seçim beklentisinden dolayı ertelenen hesaplaşmaların gündeme gelmesi bekleniyor.

        Burada tansiyonun yükselmesi elbette ekonomiyi de, piyasaları da etkileme potansiyeline sahip. İki seçim, yüksek tansiyonlu gidiş, dış konjonktür ve Türkiye'nin hikâyesini kaybetmesinden dolayı ekonomi ve piyasalar için belirsizlik bitmiş değil, önünü görememe durumu devam ediyor. Piyasalar da belirsizliği ve yüksek tansiyonu sevmez, ya da negatif fiyatlar. Seçim sonuçları ilk başta iyi karşılanabilir. Bu anlamda sis içindeki üç virajlı bir yolun ilk virajını kazasız atlattık, şimdi sıra ikincisine geldi.

        SONUÇ: "En tehlikeli an yolların değiştiği andır." Strindberg

        TL’DE KAYIP İŞE YARAYACAK

        Son bir yılda TL dolar karşısında yüzde 17.4 değer kaybetti. Bu kayıp TL’nin aşırı değerliliğini bir ölçüde törpüledi. İki seçimin yapılacağı ve ekonomide hikâyesi kalmayan Türkiye’nin küresel rüzgârlardan devrilmemesi için, bu değer kaybı önemli bir destek sağlayabilir. Döviz kuru rejiminin de serbest dalgalı kur olması, dışarıdan bir baskı geldiğinde otomatik dengeleyici olabiliyor. Kaybın oranı da çok önemli. Kur artışı, şirketleri döviz borçlarından dolayı batırmayacak ve enflasyonu azdırmayacak bir oranda tutulabilmeli. Bu konuda reyting şirketlerinin açıklaması da önem taşıyor.

        TERSİNE GİDİŞ ZOR

        Gösterge tahvilin faizi 17 Mayıs 2013’te yüzde 4.58’i gördükten sonra yükseliyor. 12 Mart’ta yüzde 11.87 ile son yılların en yükseğine çıktı. Bu durum olması muhtemel oynaklıklara karşı bir güvenlik kalkanı sağlıyor. Yaz ortasına kadar Merkez Bankası faizlerde bir indirime gitmek istemiyor. Çünkü enflasyonda yükseliş bekliyor. Yılın ikinci yarısında düşüşün olabilmesi için de, dış koşulların izin vermesi, gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarının sürmesi gerekir. Dış kaynak ihtiyacının yüksek olmasından dolayı, dünyada gelişmekte olan ülkelerde faizler yükselirken Türkiye’nin faiz indirimine gitmesi zor.

        BORSA KABUĞUNA ÇEKİLDİ

        Borsa son günlerdeki hareketten en çok yararlanan piyasa. Bankacılık sektörü yüzde 14 artarak borsanın genelini de yüzde 7 yukarı çekti. Ama bunun da bir sonu var. Eğer munzam karşılıklara beklenenden düşük faiz verilirse bu kez banka hisseleri için hayal kırıklığı yaşanabilir. Gelişmekte olan piyasalara yönelik olumsuz bakış açısından kısmi bir düzelme var. Bu düzelmenin devam etmesi Borsa İstanbul’a da yansıyabilir ama iç koşullar elverdiği ölçüde. Fiyatların son bir yılda yüzde 20 düşmesi, dolar bazlı MSCI Türkiye Endeksi’nin yüzde 32.7 gerilemesi, tehlikeler karşısında tipik bir kabuğuna çekilme hareketi.

        Diğer Yazılar