Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Avrupa ekonomilerinin durumu Türkiye için hayati önemde. İhracatımızın yüzde 42’sini bu bölgeye yapıyoruz. Dış finansman ihtiyacımızın dörtte üçünü de bu bölgeden sağlıyoruz. Avrupa ekonomisi 2011 yılında girdiği resesyondan geçen yıl çıktı. Bu yıl yüzde 1 büyümesi bekleniyor. Pozitif büyümenin sağlanması halinde Türkiye bu bölgeye ihracatını çift haneli rakamlarda artırabilecek. Bunun sayesinde de toplam ihracatını yükseltebilecek ve dış açığını kontrol altında tutabilecek. Cari açığını ve enflasyonu azdırmadan makul bir büyüme oranını 2014 yılında da yakalayabilecek.

        2. ÇEYREK İYİ BAŞLADI: Dün Türkiye’nin bu yıl gerçekleştirebileceği büyüme oranının ne olabileceğini irdelemiştik. Beklentimiz, yüzde 4 civarında bir rakama ulaşılması. Resmi tahmin de yüzde 4. İlk çeyrekteki ekonomik gerçekleşmeler bunun şimdilik mümkün olabileceğini düşündürüyor. İkinci çeyreğe ise daha iyi bir başlangıç yaptığımız söylenebilir. Çünkü yerel seçimlerin geride bırakılmasıyla siyasi belirsizlikte azalma meydana geldi ve beklentilerin iyileşmesiyle iç tüketim kayda değer bir şekilde canlandı. Hemen hemen bütün sektörlerdeki perakende ticarette net bir biçimde canlanma var.

        AVRUPA DA İYİ Mİ: Ekonominin yakaladığı bu momentumu, Avrupa’nın düşük büyümesi ve düşen enflasyonuna çözüm için gündeme getirilen 1 trilyon Euro’luk yeni parasal genişleme destekliyor. Hem ekonomiyi canlandıracağından bu bölgeye ihracatımız artabilecek, hem de dış finansman bulunması kolaylaşacak. Dün açıklanan AB bölgesi nisan ayı satın alma yöneticileri endeksi PMI verileri beklenenden güçlü çıktı. Martta 53.2 olan (imalat ve hizmet) Bileşik Endeks aynı düzeyde çıkması beklenirken 54’e yükseldi ve son üç yılın en üst düzeyine ulaştı. 2011 yılındaki Avrupa krizinden sonraki en iyi rakam. Rakamın 50 düzeyi sınır, altı daralmayı, üstü ise canlanmayı yansıtıyor. Şimdi bu veriye göre Avrupa ekonomisinin canlanıyor olması lazım. 54 düzeyi, nisan ayına ve yılın ikinci çeyreğine AB ekonomisinin güçlü başladığının net bir işareti. Ama tek bir veriyle durum tespiti yapmak o kadar da kolay değil.

        ENFLASYON NE DİYOR: Fabrika yöneticilerinin satın alma endeksi net bir canlanmanın başlamakta olduğunu gösterirken, enflasyon verileri tam tersini söylüyor. 16 Nisan’da açıklanan mart ayı enflasyon rakamları ekonominin deflasyona doğru gittiğine işaret ediyor. Zaten Avrupa Merkez Bankası’nı yeni bir büyük parasal genişlemeye zorlayan en önemli gösterge de bu. Ekonomi zayıf ki enflasyon yaratamıyor. Martta AB tüketici enflasyonunun yüzde 0.5’e inmesi ve 2009’dan bu yana en düşük düzeyine gerilemesi de zayıf ekonomiye işaret. 2008 ve 2009 yıllarında AB ekonomisi küresel krizin etkisiyle hem daralmış hem de enflasyonu eksiye geçmişti.

        ECB NE YAPAR: Eğer şimdi üretimden başlayarak ekonomide bir canlanma olacaksa bir süre sonra bunu enflasyonda da görmemiz lazım. Bu durumda Avrupa Merkez Bankası (ECB) parasal genişlemeye gitmekten imtina edebilir. En azından gidecekse bile miktarını düşürebilir. Bu nedenle son PMI verisi piyasalara yaramayabilir ama Euro’yu destekleyeceğini belirtmek gerek. Yani Amerika’daki gibi, iyi veri kötü etki örneği gibi.

        TÜRKİYE’YE ETKİSİ: Eğer ekonomi toparlanıyorsa ve yeni bir parasal genişleme olmayacaksa dış finansman kanalında bir kolaylık da beklememek gerekir. Buna karşılık Avrupa ekonomisinin yeni bir destek almadan düzelmesi ise ihracat kanalıyla Türkiye ekonomisinin pozitif etkilenmesini kesinleştirir.

        SONUÇ: “Gerçekler inatçıdır, istatistikler ise esnek.” Mark Twain

        Diğer Yazılar