Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yüksek faizden ve dövizden arsaya geçtik ama borsaya geçemedik. Bunu dün irdelemeye başlamıştık.

        Son 10 yılın modası emlak ve gayrimenkul piyasası 2003’ten itibaren canlanmaya başladı. Finansal piyasalarda getiri ümidini yitirenler veya bulamayanlar soluğu emlakta aldı. Zaten emlak yatırımlarının finansal ürün getirilerine duyarlılığı çok yüksek. Gayrimenkul sektöründe oturmuş bir yapı, oluşmuş bir kültür var. Tapu mülkiyet hakkını temsil eden değerli bir kâğıt. Tapuyu deldirtmemek de, mülkiyet hakkının iptalinin ne denli önemli ve istisnai bir durum olduğunu gösteren deyimlerden biri.

        ■ Gayrimenkulün eğer artışı iyi, vergisi de düşük. Türkiye’de emlak fiyatlarının hesaplanması 2010 yılından itibaren Merkez Bankası tarafından yapılıyor. Türkiye Konut Fiyat Endeksi 2010 başında 96.92 iken 2013 sonunda 146.37’ye çıkmış. Dört yıllık Türkiye çapında konut fiyatlarındaki artış yüzde 51’e varmış.

        ■ Bu rakam aynı dönemdeki yüzde 32’lik tüketici enflasyonunun üzerinde ve yüzde 14’lük reel bir getiriyi ifade ediyor. Tasarrufların, artan kişi başına gelirin ve paranın neden gayrimenkule yöneldiğinin yanıtı burada. Enflasyon karşısında değerini koruyor. Üstelik mülkiyet hakkını tam olarak temsil ediyor, satarken alırken sorgu sual yok. Hak kaybı diye bir şey olmuyor.

        ■ Paranın bu dönemde neden hisse senedine yönelmediğinin yanıtı da burada. Hisse senedi de bir mülkiyet hakkı veriyor. Bir fabrikaya, üretime, hizmet şirketine ortak oluyorsunuz. Kârından pay almaya hak kazanıyorsunuz. Tabii kâr ederlerse, edip de dağıtırlarsa. Bir kere ciddi bir kayıp burada oluşuyor.

        ■ Ama daha da büyük kayıp, mülkiyet hakkının temsilinde cereyan ediyor. Bir kere bankaların ve finansal kuruluşların lisansının her an iptal edilebileceğini 2001 krizinde bankacılık sektöründe gördük. Bankaların küçük hissedarlarının bütün hakları da, büyük hissedarın yükümlülükleri için müsadere edildi. Küçük hissedarların tapusu delindi, elinden alındı. Elektrik şirketlerinde, bankalarda ve bankaların iştiraki olan şirketlerdeki bunun çok sayıda örneğine rastladık.

        ■ Bu uygulama sermaye piyasasında mülkiyet hakkına indirilmiş en büyük darbe oldu. Çok büyük bir güven kaybı oluştu. Sonraki bütün icraat ve yapılanmalarda bu güven kaybı giderilemedi, konu bir türlü düzeltilemedi. Ekonomik icraatlarda hükümetin en geride kaldığı konu da sermaye piyasası oldu.

        ■ Mülkiyet hakkının esas olduğu bir piyasada bu hak kamu eliyle yok edilirse, insanlar diğer piyasalara gider, gayrimenkule yönelir. Yöneldiler ve reel bir kâr elde ettiler de. Gayrimenkul piyasasının 2010 başından 2013 sonunu kadar 4 yıllık süreçteki getirisi yüzde 51’e ulaşırken, borsadan, getiri endeksine göre elde edilen kazanç yüzde 38’de kaldı. Hem mülkiyet hakkı tam hem de getirisi daha yüksek.

        SONUÇ: “Tarlayı üçle, ambarı eşle.” Türk atasözü

        Diğer Yazılar