Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Merkez Bankası haziran ayı enflasyonunu beklemeden faizde indirime gitti. Politika faizi olan bir haftalık repo faizini yüzde 10’dan yüzde 9.5’e indirdi. Böylece politika faizinde yaklaşık 4 ay sonra düşüş yönünde değişikliğe gidildi. İndirim daha önceden satın alındığı için dün piyasalarda pek etkisi olmadı.

        ■ Merkez Bankası daha önce enflasyonun hazirandan sonra düşüşe geçeceğini açıklamış, faiz indiriminin de buna paralel başlatılacağı ihtimali artmıştı.

        Ancak 30 Mart seçimleri ardından Başbakan’dan faiz indirim baskısı geldi. Çünkü faiz artırılırken siyasi belirsizlik önemli bir gerekçeydi. Seçimler ise bu belirsizliği azaltmıştı. Bu gerekçeyi Merkez Bankası da kabullendi ve faizlerde “ölçülü ve kademeli bir indirime gidilebileceğini” belirtti.

        ■ Bu açıklamanın ardından faiz indirimi için iki ihtimal vardı. Ya enflasyonun düşüşe geçmesi veya tepe noktası yapması beklenecekti ya da beklenmeyip önceden harekete geçilecekti. Merkez Bankası dün önceden harekete geçmeyi tercih etti. Ölçüyü de biraz geniş tutarak indirimi yarım puana çıkardı.

        ■ Enflasyonun düşmesini beklemeden Merkez Bankası’nı harekete geçmeye teşvik eden iki önemli unsur var. Bunlardan birincisi sermaye girişleriyle birlikte döviz kurunda hızlı gerilemenin yaşanması. Zaten faizi ocak ayında artıran asıl etken de “Kur raydan çıkmasın” di. Gelinen aşamada kur tersi yönde raydan çıkmak üzereyken faiz indirimi geldi.

        ■ Gerileyen döviz kurları bizzat enflasyonun düşüşünün de habercisi. Çünkü enflasyonu zıplatan da kur artışıydı. O artış ne ölçüde geri alındıysa enflasyon oranlarında benzer düşüşler beklenir. Malum ithalat etkisi ve yanında endeksleme eğiliminin olması.

        ■ Merkez Bankası’nın erken davranmasında ve ölçüyü geniş tutmasında elini rahatlatan bir başka gelişme de, piyasa faizlerinde meydana gelen kayda değer düşüşlerdi. Mevduat, kredi ve hazine olmak üzere bütün faiz oranlarında ciddi gerilemeler gerçekleşti. Mart sonuna göre Hazine faizi 1.5 puan, mevduat faizleri ortalama 1 puan, tüketici kredileri ortalama yarım puan ve ticari krediler 1.5 puan kadar geriledi. Salı günü yapılan üç Hazine ihalesine 65 milyar lira gibi rekor bir talep gelmesi, faiz oranlarının tek hanede kalması, ortamın faiz indirimi için uygunluğunu gösteren net gelişmeydi. Bundan sonraki beklentiler de genelde düşüş yönünde bulunuyor.

        ■ Merkez Bankası piyasa eğilimlerine karşı proaktif değildir, pasiftir. Piyasayı takip eder ve uyum gösterir. Zaten ister döviz isterse de faizde olsun, Merkez Bankası müdahaleleri başarıya ulaşmaz. Geçici bazı sonuçlar yaratır, zaman kazandırır. Son olarak Merkez Bankası’nın yaptığı da bu. Piyasaları yönlendirmede ön almadı ama piyasaların düşürdüğü faizi de tescil etti.

        ■ Nitekim faiz indirim kararında “Son dönemde azalan belirsizlikler ve risk primi göstergelerdeki iyileşme sonucunda tüm vadelerde piyasa faizlerinde düşüşler gözlenmiştir” ifadesi kullanıldı. Koşullar uygun olmaya devam ederse piyasa faizleri de düşmeye ve Merkez Bankası önümüzdeki toplantısında politika faizini indirmeye devam edebilir.

        ■ Faizler genel ortamın bir sonucunu yansıtıyor. Merkez Bankası da arkadan gelerek faiz tescili yapıyor. Faizler yükselirken de böyle olmuştu, şimdi düşerken de böyle.

        TOBB’dan yeni büyüme modeli isteği

        Dün Ankara’da izlediğim TOBB Genel Kurulu, hemen herkes kendi gündemini ortaya koyduğu bir arena gibiydi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, iş dünyasının siyasetçilerden taleplerini, Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçimini irdeledi ve kendisine yöneltilen diktatör suçlamasına yanıt verdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hem TOBB’u hem de Başbakan’ı eleştirdi.

        Hisarcıklıoğlu yüksek büyüme ve rekabet gücünün korunması, düşük tasarruf oranlarının artırılması, cari açığın sürdürülebilir düzeylere çekilmesinin cevabının ‘yeni bir büyüme modelinde’ yattığını söyledi. Bir dizi yapısal reforma ihtiyaç olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu bunları vergi reformu, cari açığı azaltacak sanayi stratejisi, istihdamın teşviki, girdi maliyetlerinin azaltılması, özel sektörün bankalarla çalışma ortamının iyileştirilmesi olarak sıraladı.

        SONUÇ: “Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.” Mevlânâ

        Diğer Yazılar