Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        14 Ağustos’ta tatile çıkarken “Merkez ticari kredi faizini yüzde 6.86’ya indirmiş” diye yazmıştım. 1 Ağustos itibarıyla kredili mevduat hesabı hariç ticari kredilerin faiz ortalaması bir haftada 4.5 puan kadar düşmüştü. Ancak gerçek durumun böyle olmayabileceğini belirtmiştim. Nitekim sonraki 2 haftalık veriler bu yöndeydi. 15 Ağustos itibarıyla aynı kredi faizi yüzde 10.26 olarak görünüyor. Merkez Bankası Basın Sözcüsü Yücel Yazar tarafından yapılan açıklamada da “oranların kısa vadeli kredilerden kaynaklanan geçici bir durum” olduğu belirtildi. Bu geçicilik dışında kredi faizlerindeki normal düşüş sürüyor. 15 Ağustos itibarıyla inilen yüzde 10.26 düzeyindeki kredi faizleri mart sonuna göre 4.40 puanlık bir düşüşü ifade ediyor. Bu kredi faizi aynı zamanda geçen yılın mayıs sonundaki orandan sadece 2 puan yukarıda.

        Kredi faizlerinin düştüğü bir süreçte döviz kuru yükselişteydi. Dolar zaten dünyada güçlenirken gelişmekte olan ülke para birimleri genelde değer yitiriyor.

        Türkiye ise hem jeopolitik risklerle karşı karşıya hem de gelişmekte olan ülkeler arasında cari açığı en yüksek olanı. Bir de enflasyonu yükseliyor ve çift haneli rakamlara dayanmış.

        Küresel risk iştahı ise pozitif seyrediyor. Gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye hareketleri sürüyor. Yukarıda gelişmekte olan piyasalara yönelik hisse senedi ve tahvil yoluyla sermaye giriş çıkışları yer alıyor. Son haftalardaki eğilim sermaye hareketlerinin daha çok hisse senedi ayağı üzerinden sürdüğünü, tahvil yoluyla önemli ölçüde azaldığını gösteriyor.

        Bu durum Türkiye’ye de kısmen yansıdı. Hatta ağustos ayı itibarıyla Türkiye’den net sermaye çıkışına yol açtı. Böylece 4 aylık pozitif sermaye hareketinden sonra ağustosun 3 haftasındaki durum 1.9 milyar dolarlık çıkışa işaret ediyor.

        Nisan-temmuz döneminde sermaye girişinin de etkisiyle genel havanın, finansal piyasaların ve ekonominin pozitife döndüğünü görüyoruz. Ağustosta da aşağı yukarı bu durum sürdü ama kurda yukarı yönlü bir hareket var. Temmuz ayını 2.51’den kapatan kur 2.55’e kadar çıktı ve yüzde 4’e yakın arttı. Kur oynak veya ülke parası değer yitiren ekonomiler kısa vadeli sermaye için cazip olmaktan çıkıyor.

        Nitekim dün küresel piyasaların itibar ettiği kişilerden Muhammed El- Erian yazdığı bir makalede “Yatırımcılar için en büyük tehdit döviz piyasasıdır” dedi.

        Bizim Merkez Bankası da mayıs ayında başlattığı politika faizini düşürme sürecini dün sonlandırdı. Bunu yurtiçi siyasi belirsizlik azalmasına karşılık yaptı. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimi geride kaldı. AK Parti yeni genel başkanını ve yeni Başbakan’ı dün seçti. Yeni hükümet hafta sonu kurulacak. Ekonomiden sorumlu olarak Ali Babacan görevine devam edecek. Bütün bunlar risk primini düşürücü nitelikte. Ama verilen kararda enflasyonun, küresel sermaye hareketlerinin pozitif olduğu bir ayda Türkiye’den net bazda sermaye çıkması ve döviz kurunun yükselmesi etkili olsa gerek.

        Şimdi yeni Başbakan ve yeni hükümetle ekonomideki işlerin genel seçimlere kadar toparlanma dönemi. Tabii zaman kısıtlı, ne ölçüde toparlanabilirse. Dünkü faiz kararı ile işe kuru aşağıya ve dış kaynağı da Türkiye’ye çekmekle başlanmış oluyor. Ne de olsa dünyada para muslukları hazır açıkken küpü doldurmak boşaltmaktan daha iyidir.

        SONUÇ: “Herkese inandığını yapacak kadar kuvvet her zaman kalır.” Goethe

        Diğer Yazılar