Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeni Türkiye ve ikinci ekonomik sıçrayış söylemiyle işe başlayan yeni hükümet öncelikle torba yasanın çıkarılmasını sağlayacak. Bu yasanın sonucunun ve sınırlarının bir an önce belli olması lazım çünkü vergi ödemelerini geciktirici etkiye sahip. Ardından kısa bir tatil ve ekimde yeniden işbaşı yapılacak. Bu kez de 2015 yılı Bütçesi ve programı hazırlanacak. 17 Ekim itibarıyla da bütçe ve üç yıllık Orta Vadeli Program Meclis’e sunulacak. Makro ekonomik büyüklüklerde yüksek cari açık, çift haneli rakama dayanan enflasyon, orta gelir düzeyinden çıkılamaması, düşük büyüme ve çift haneli rakam eşiğinde gezen işsizlik, rekabet gücünün düşmesi, ihracat pazarlarının büyüyememesi birer sorun.

        BABACAN’IN SÖZLERİ: Cari açık düşüş eğiliminde ve bu yılı milli gelirin yüzde 6’sı civarında tamamlayacak gibi. Enflasyonun bu yıl kuraklık ve don etkisiyle beklenenden daha yüksek çıkacağı ama çift haneli rakamlara da ulaşmayacağını Başbakan Yardımcısı Ali Babacan açıkladı. Katıldığı NTV-CNBC-e ortak yayınında ekonomideki yön değişikliğine açıklık getiren Ali Babacan şunları söyledi:

        “Türkiye’nin öncelikle sanayileşmesi ve üreten bir toplum haline gelmesi gerekir. İnşaattan para kazanmak sanayiye göre daha kolay. Bu nedenle sanayinin milli gelirdeki payı azalıyor. Sanayi yatırımlarının göreli olarak daha cazip hale getirilmesi gerekir. Çünkü bir başka alanda daha kolay para kazanma ihtimali olduğunda sermaye oraya kayıyor. Bu nedenle imar kanununda da değişiklik yapılmalı. Sanayi yatırımlarından para kazanmaya başlama 5-6 seneden önce mümkün olmuyor. Buna karşılık AVM ya da bir lüks konut projesi hemen tamamlanıp satılabiliyor. Bir yandan yatırım ortamını iyileştirirken öte yandan imar mevzuatı ele alınmalı. İmar mevzuatındaki problemler nedeniyle Türkiye’de dikey yapılaşma arttı. 2-3 katlı yapılara izin verilen bir bölgede, bir andan çok katlı binalara izin veriliyor. Bu durum hem şehirleri çirkinleştiriyor hem kolay ve hızlı para kazanma kapısı açıyor, hem de rantın adil dağıtımı konusunda bizde kuşkular uyandırıyor. Bütün bunlara el atmak gerekiyor. Bu, seçimden önce yetişir mi yetişmez mi bilmem. Ne zaman fiili olarak uygulanabilir, bunun da bir planlaması yapılmalı, bu el atılması gereken bir konu.”

        Babacan’ın da sözlerinden inşaattan sanayiye geçişin kademeli olacağı, zaman alacağı anlaşılıyor. Muhtemelen seçimden sonraya kalacak gibi.

        YATIRIMLARDA % 86 ARTIŞ: Peki sanayiye dönüşün somut göstergeleri nerede? 2014-2018 dönemini kapsayan 5 yıllık planda kamu kesiminin kendisinin ve özel sektörle ortaklaşa yapacağı yatırım tutarının yaklaşık iki katına çıkmasında görüyoruz bunu. 2002-2013 dönemini kapsayan 12 yılda bu yatırım tutarı toplam 451.4 milyar dolar. Yani her yıla ortalama 37.6 milyar dolarlık bir tutar düşüyor. 2014-18 döneminde ise toplam 350 milyar dolarlık yatırım yapılacak. Bu da yıllık 70 milyar dolara denk gelir. Hemen hemen bir kata yakın artış söz konusu.

        İmar Kanunu değişikliği ve AVM yapımının sınırlandırılması yoluna gidilirse inşaattan kolay para kazanma olanakları azaltılır ve sermayeyi itici etkisi olabilir. Bunun yanında yatırım ortamının iyileştirilmesi de sermayeyi çekici etkiye sahip olabilir. İtici ve çekici etkiler sonucu sanayide özel sektör yatırımları artırılabilir.

        ÖZEL YATIRIM NEYE BAĞLI: Geçmiş 12 yılda özel sektör sabit sermaye yatırımları toplamı 2.2 trilyon doları buldu. Bu her yıla ortalama 150 milyar dolarlık yatırım demektir. Kamu sektörünün yapacağı yatırım artışını aynen özel sektöre yansıtırsak ortalama yıllık yatırım 150 milyar dolardan 279 milyar dolara çıkar. Bu da 5 yıllık toplamda 1.4 trilyon dolar eder. Bugüne kadar kamu artı özel sektörün yaptığı yıllık yatırım tutarı 187.6 milyar dolardan 349 milyar dolara çıkar. Tabii böyle bir yatırım artışı öncelikle bir yatırım iklimi oluşturmaya ve hükümetin özel sektörün tümüyle iyi diyalog kurmasına bağlıdır.

        UYGULAMA RİSKİ NE: Eğer gerçekleşme programdaki gibi olacaksa ve yatırımların içeriği inşaattan sanayiye doğru kaydırılacaksa, bu net bir şekilde sıçramadır. Önündeki engel de siyasetçinin popülizme saparak ipe un sermesi veya geçişi kırıp dökerek yapmasıdır.

        Beceri veya ustalık ise inşaattan sanayiye geçişi büyük kırılmalar yaşanmadan, inşaatta bir çöküşe yol açmadan başarmakta yatıyor.

        SONUÇ: “Sanmak, hataların anasıdır.” Türk atasözü

        Diğer Yazılar