Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün açıklanan yılın ikinci çeyreğine ait milli gelir verileri büyümenin sert bir şekilde hız kestiğini, ilk çeyrekte yüzde 4.7’lik artışın ardından yüzde 2.1’e inildiğini ortaya koydu. Büyüme hızındaki bu düşüş alınan makro ihtiyati önlemlerden ve ekonomi yönetiminin büyümenin frenine basmasından kaynaklanıyordu. Bedeli ikinci çeyrekte düşük büyüme olarak ödendi.

        MADALYONUN 2. YÜZÜ: Makro ihtiyati önlemlerin ödülü ise dün açıklandı. Cari açık temmuzda 2.6 milyar dolarla son 11 ayın en düşüğüne indi. 7 aylık birikimli açık da 16.5 milyar azalmayla 43.4’ten 26.8 milyar dolara indi. Yüzde 38.5’e varan bu azalma, ihracatın artışına karşılık ithalatın düşmesinden kaynaklandı.

        -Yıllık cari açık da 48.5 milyar dolara indi ve 2011’den beri en düşük düzeyine geriledi. Bu yılki hedefin altına ise temmuz ayında inilmiş oldu.

        -Geçen yılı milli gelirin yüzde 7.9’u düzeyinde bitiren cari açık temmuz 2014’te yüzde 5’li rakamlara indi bile. Çünkü geçen yılki GSYH 820 milyar dolardı. Bu yılın ilk yarısında son bir yıllık milli gelir kurların yükselmesinin etkisiyle 797.5 milyar dolara indi. Kurların yılın ikinci yarısındaki seyri dikkate alındığında düşüşün telafi edilebileceği tahmin edilebilir ve buna göre geçen yılki rakamlar düzeyinde tamamlayabilir. Yani büyümeden fedakârlık yaparak cari açığı düzelttik. Uzun vadede sürdürülebilir diye kabul edilen yüzde 5 ve altına doğru inildi.

        FAİZİ İNDİR BASKISI: Büyüme, ikinci çeyrekte hem jeopolitik riskler hem ve iklim koşulları nedeniyle tarım üretimindeki kayıplardan dolayı beklenenin ötesinde hız kesti. Ocak ayında 5 puanlık faiz artırımı yapan Merkez Bankası büyüme hızının düşmesinde eleştiri oklarını üzerine çeken kurumdu. Mayıs ayından beri yapmakta olduğu kademeli faiz indirimi hükümetin bir kanadını tatmin etmiyor. Daha büyük ölçekli radikal adımlar atması isteniyor. Son büyüme verisi beklenenin ve yıllık hedefin de altında çıkınca, TCMB’nın yeniden faiz düşürme baskısıyla karşılaşma olasılığı yükseldi. Büyüme rakamlarının açıklandığının hemen ertesinde TCMB Başkanı Erdem Başçı Kastamonu’da bir konuşma yaptı. Konuşmanın içeriğine bakınca üzerine gelebilecek faiz baskısını hafifletmek amacı güttüğü sonucunu çıkarabiliriz.

        KUR MU, FAİZ Mİ, TASARRUF MU: Ne ölçüde etkili olacağını ise göreceğiz.

        -Başçı’nın dün verdiği en önemli mesaj “faizi sert bir şekilde düşürürsek, halk ve yatırımcılar dövize gider. Kur yükselir, kur da enflasyonu yükseltir” idi. Enflasyon da faizleri yukarı çekeceğinden faiz düşürme baskısının ters teperek oranları daha yukarıya ittireceğini ise söylemedi.

        -Tasarruflar yüzde 12.6 ile tarihi en düşük düzeyde ve cari açığın da en önemli nedeni olduğuna dikkat çeken Erdem Başçı şunları söyledi: “10. Kalkınma Planı’nda tasarruf oranlarını 2018’de yüzde 19’a çıkarma hedefi var. Bu stratejik amacı gerçekleştirmek için her türlü çabayı göstermeliyiz. Türkiye için hemen bire bir yansıyor, Yatırımların oranı yüzde 19’lar seviyesindeyse tasarruf oranı ile arasındaki fark cari açık olarak kendini gösteriyor. Cari açığın ilacı Türkiye’de tasarrufların artmasıdır. Tasarruflar, Türkiye’de artırılmadan problemlerimizi kalıcı şekilde çözemeyiz.”

        İMKÂNSIZ ÜÇLÜ: Başçı’nın tasarruf artışına vurgu yapması tartışmayı bir yerde faiz ile kur arasından çıkararak daha makro boyuta taşıyor. Temel sorun tasarrufların tarihi düzeye düşmesinden kaynaklanıyor. Faiz indiriminde ölçülülükten yana. Büyüme oranının düşmesinden dolayı üzerine ekstra bir baskı gelsin istemiyor. Bunu yapmak durumunda kalırsa da, dövize yönelme olacağını, kurun artabileceği uyarısını yapıyor. Literatürdeki “imkânsız üçlü” teorisine göre, sermaye hareketleri serbest iken kur ve faizden sadece birini kontrol edebilirsiniz. İkisini birden kontrole çalışırsanız ikisini de elden kaçırırsınız. Teoriden devam edersek, faiz ve kurun kalıcı bir şekilde kontrolü için işe sermaye hareketlerini kısıtlayarak başlamak gerekir. Fakat bunun da bedeli çok yüksek. Astarı yüzünden çok pahalıya çıkacağı için de kimsenin dokunmak isteyeceğini sanmıyorum.

        SONUÇ: “El bağlı ağaca çıkılmaz.” Türk atasözü

        Diğer Yazılar