Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her milli maç, beraberinde başka bir tartışmayı gündeme getirir oldu. Hazırlık maçı da olsa Brezilya karşısında Milli Takımımız ciddi şekilde protesto edildi. Burada sorgulanması gereken nokta şu: Tepki gösterilen Milli Takım mı, yoksa Milli Takım içindeki oyuncuların gösterdiği performans ve davranış şekilleri mi?

        Milli Takımımız, onlarca yıldır kendi içerisinde birçok süreçten geçti. Geçmiş dönemde çok ağır yenilgiler aldık. Üst üste büyük kayıplarımız oldu. Ama puanımızın da ümidimizin de olmadığı maçlarda bile onbinlere oynadığımız günleri hatırlıyoruz. Tam tersi; çok başarılı olduğumuz, dünya futbol arenasında konuşulduğumuz, alkışlandığımız dönemleri de yaşadık.

        Türkiye’de kimse Milli Takım’ın aldığı skorlara bakıp, “Milli Takım’ın kapasitesi bu” ya da “Oyuncu yetiştirmiyoruz” gibi bir yanılgı içine düşmesin. Eksiklerimiz olabilir. Oyuncu anlamında onlarca büyük yıldızımız olmayabilir. Ama mevcut oyuncularımız da bu kadar kötü ve eksik değil diye düşünüyorum.

        Bugün geldiğimiz noktada sıkıntı Milli Takımımız’ın başarılı veya başarısız olması değil. Milli Takım oyuncularının genel davranış şekli veya sahada gösterdikleri, daha doğrusu göstermedikleri reaksiyonlar!

        Milli Takım’daki oyuncuların tümü kariyerli isimler. Ya büyük takımlarda oynuyorlar ya da Avrupa’nın çeşitli kulüplerinde görev alıyorlar. Şimdi şunu sormak lazım: Bir büyük takım oyuncusu, kendi takımının formasını giyerken yediği ilk golden sonra maçtan kopar mı? Golü yediği andan itibaren maçı kaybettiğini düşünür mü? Mücadeleyi bırakır mı?

        Hepimiz biliyoruz ki bunların hiçbiri olmaz.

        O maçı çevirebilmek için bütün mücadelesini ortaya koyar. Yani işin özünde ‘reaksiyon’ kelimesi yatar. Yenilgiye, geriye düşmeye isyan eder, tepki gösterir. Asla ve asla kaybetmeyi peşinen KABULLENMEZ!

        Şimdi işi Milli Takım ölçeğine getirelim... İzlanda’da ilk golü yedikten sonra bir anda maçtan kopan ve sahadan 3-0 yenik ayrılan, Letonya karşısında o günü yüzde 100 yaşamayan, Çek Cumhuriyeti maçında yediği golden sonra bir anda kroke durumuna düşen Milli Takım oyuncularıyla neden karşı karşıya kalıyoruz? Sorulması gereken esas soru bu? Kendi takımlarında farklı davranışlar sergileyen ama Milli Takım’da bu reaksiyonları veya bu tepkileri ortaya koymayan oyuncuları bu ikileme sürükleyen sebep ne?

        İşte bu soruları yalnızca bizler değil Milli Takım’ı izleyen herkes soruyor. Sokaktaki insan da, televizyon başında izleyen de, tribüne gelen de... Bunların cevabını bulamadığında da takıma yönelik tepkileri doğal olarak ortaya koyuyor. Aslında genel tepki ve reaksiyon Milli Takım’a değil. O formaya hak ettiği sahiplenmeyi göstermeyen oyuncular ve oyuncu davranışlarına... Veya bu ortamı sağlamakta zorlanan teknik yapıya.

        Öncelikle bunu düzeltelim.

        Diğer Yazılar