Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SLAVEN Bilic’i birçok defalar yazdık. Bugün bir kez daha yazıyoruz. Yazma mecburiyetimiz, yaptıkları dolayısıyla ortaya çıkan sonuçları Beşiktaş’a defalarca ve defalarca yaşatması. İyi insan olmak, doğru davranışlar sergilemek, sempatik olmak, kamuoyunu doğru yönetebilmek, sevecen görünmek... Bunlar güzel vasıflar. Bilic bunları kendi karakterinde barındırdığını kamuoyuna gösterdi. Böyle göründüğü için de ciddi bir sevgi ve sempati kazandı. Ben de bu durumunu aynı şekilde algılıyorum.

        Baktığım zaman karşımda düzgün bir adam duruyor. Fakat başarılı bir teknik adam göremiyorum.

        Beşiktaş’ın başındaki teknik adama bakılması gereken nokta da burası. Elinde olan malzemenin potansiyelini ne kadar ortaya çıkarabiliyor? Yönettiği takım gelebileceği noktaya bu teknik adam ile ulaşabiliyor mu?

        İkinci yılın sonunda hep beraber görüyoruz ki, bu işler için boyu kısa kalıyor. Beşiktaş geçtiğimiz sezon derbilerde Bilic’le başarılı olamadı. Bunu bir kenara bırakıyorum. Fakat elinde tuttuğu bazı maçları son dakikalarda kaybetti. Hadi bunu da bir kenara bırakıyorum. Şampiyonlar Ligi’ne gidebilme şansı kucağına gelmişken son haftalarda yine ciddi bir teknik adam başarısızlığı ortaya koyarak bu bileti Galatasaray’a hediye etti.

        Bu sezon Demba Ba ve Sosa gibi çok önemli iki oyuncu takviyesiyle beraber takım kalitesi biraz daha yukarıya çıkmışken, takımın geneli artık daha olgun ve tecrübeli hale gelmişken, yaşananlar yine geçen yılın tekrarına dönüştü. Derbi maçlardaki teknik adam zaafiyeti ve son Brugge maçında ortaya konan yanlışlar artık Bilic’le bu işin olmayacağı kanaatini ortaya çıkardı.

        Bu durumu yazmaya başladığımda yalnızdım. Fakat geçen zaman maalesef beni haklı çıkardı. Bu konuda yanılmayı, Beşiktaş’ın menfaatleri adına çok isterdim. Fakat görüyoruz ki, Bilic ‘tavşan atlet’ gibi. Yarışı başlatıp önde giderken umut veriyor. Ancak ortalarından sonra “Arkamdan kim geliyor” diye bakmaya başlayınca takipçileri de finiş çizgisini ondan önce görüyor.

        Önümüzde 9 hafta var. Bu takımın başında kalabilmesinin tek yolu şampiyonluktan geçiyor. Başarabilirse seneye devam edebilir. Aksi taktirde Bilic güzel anılarla Beşiktaş’a veda eder.

        Tolga’nın doğrusu

        Oyuncular kendi takımları adına fedakarlık yapmalı. Bunu belirli bir gün veya belirli bir zaman için değil her zaman yapmalı. Çünkü büyük takım oyuncusu demek, her zaman kulübünün menfaatleri adına en iyisini yapmaya çalışan oyuncu demektir. Bunun yazı-kışı, gecesi-gündüzü, yağmuru-güneşi yoktur! Verilen emekler veya yapılan fedakarlıklar sözle ortaya konmaz. Zaten görülür. Görüldüğü için de takdir edilir. Ama siz onu “Ben şu fedakarlığı yaptım” diye söze dökerseniz olay hafifler. Ve bütün büyüsünü kaybeder.

        Tolga Zengin, Beşiktaş taraftarının tepkisini kendi mecrasından yorumladı. Ama görüyoruz ki, karşılık bulmadı. Yaptığı fedakarlığın veya yaptığını anlatmaya çalıştığı şeyin karşılığı Beşiktaş’ı gelecek sezon kalesini yerli kalecilere kapatması oldu. Bir şeyi doğru görmek ile doğru göstermek arasında fark vardır. İkisini beraber yapabilirsen büyük başarıdır. Yapamazsan senin doğrun da, doğru göstermek istediğin şey de karşılığını bulamaz.

        Diğer Yazılar