Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geri gelmeyecek iki şey var: Geçen zaman ve kaçan fırsat.

        Evelki akşam itibarıyla kaçırdığımız fırsatı konuşuyoruz. Oyuncularımızın ne kadar üzüldüğünü, İrlanda’nın attığı golden sonra herkesin nasıl perişan olduğunu, teknik heyetimizin ne kadar kahrolduğu gibi şeyleri çeşitli mecralarda görüyoruz. Bunların hepsine de itibar edip inanıyoruz. Başarıdan en büyük payı alacak oyuncuların ve teknik heyetin bu yaşadıkları sürece de kesinlikle inanıyoruz. İşin sonuç bölümünde bir yanlış yok. Ama başlangıç noktasında bir büyük bir problem olduğu da apaçık ortada.

        Turnuvaya katılan takımların oynadıkları 3’er maçta ortaya koydukları performanslarla Milli Takımımız’ın performansları arasında görünen bazı farklar var. En başta görünen şey; ilk 2 maçta olmayan yüzde 100 motivasyon, coşku ve istek. Bir de buna ilave olarak kadro tercihindeki seçimler. Bunlar keşke olmasaydı. Oyuncularımız 8 yıl sonra ilk defa katıldığımız bir turnuvanın öneminin farkında olup ilk baştan itibaren daha fazla sorumluluk alabileselerdi, birbirleriyle olan ilişkilerini daha sağlıklı tutabilselerdi, kişisel problemlerini bir kenarda bırakabilselerdi çok daha iyi olurdu. Keza teknik heyet de bunları zamanında tespit edip önlemlerini önceden alabilseydi, takım bütünlüğünü hep birlikte sağlayabilseydik, Milli Takım’ın teknik heyet ve oyuncu iç hesaplaşmasını turnuva sürecine değil de sonuna bırabilseydik daha da iyi olurdu.

        Görünen o ki; Milli Takımımız bu turnuvada kapasitesi yeterli olmadığı için değil, diğer sebepler dolayısıyla sıkıntılar yaşadı. Ve bunun bedelini de şu anda oyuncularımızla, teknik heyetimizle, yöneticilerimizle, taraftarlarımızla hep beraber ödüyoruz.

        Hakikaten üzülmemiz gereken çok nokta var... Kapasiteniz olmaz, yapamazsınız... İmkanınız olmaz, rekabet edemezsiniz... Yetenekli oyuncularınız yoktur, belli bir yerde tıkanırsınız... Ama bunlara sahipken yapamamak sıkıntı yaratıyor...

        Ülke olarak çok üzülmemiz normaldir.

        Her şeye rağmen her zaman olduğu gibi şimdi yine önümüze bakacağız. Bu turnuvadan da her turnuva sonrası olduğu gibi almamız gereken dersler var. Yapabileceklerini yapamayan bir ülke olarak tamir etmemiz gereken şeyler malum. Fakat ilk önce şunu çözmeye ihtiyacımız var. Herkes öncelikli olarak ‘en çok ben haklıyım’ modundan bir an önce çıkmalı. Problemlerin ana merkezini dağıtmadan ve kişisel egoları bir kenara bırakarak sağlıklı bir durum değerlendirmesine ihtiyacımız var. Çünkü inanıyoruz ki; bu Milli Takımımız’ın alacağı daha çok yol var.

        Şimdi önümüzde yeni bir Dünya Kupası süreci duruyor. Herkesin kendini yeniden bu işe motive etme zamanı.

        Ama dediğimiz gibi, zamanın ve fırsatların farkında olarak, doğru tespitlerle, olayları kişiselleştirmeden, bu ülkenin önceliklerini ve hedeflerini de göz önünde bulundurarak.

        Diğer Yazılar