Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SÜLEYMAN Ağabey ile 30 yıla dayanan bir geçmişimiz var... Tarihi bir çok süreci beraber yaşadık... Bugün O’nun ardından eski yıllar yerine son dönemleriyle ilgili yaşadıklarımı paylaşmak geldi içimden.

        Son yıllarda yorucu bir hastane dönemi geçirdi. Bazen zorlandı, bazen ciddi sıkıntılar yaşadı ama o çelik gibi iradesini hiçbir zaman bırakmadı...

        Yoğun bakımdan çıktığı süreçlerin bir tanesinde odasında sohbet ediyoruz. Yine Beşiktaş’tan, geçmişten, güncel konulardan söz ederken keyfi son derece yerinde. Sayın Rahmi Koç’un görevlendirdiği bir hanımefendi de bakıcı olarak Süleyman Ağabey’e refakat ediyor.

        Sohbet sırasında hanımefendinin, “Süleyman Bey çok yorulmayın. İstirahata ihtiyacınız var. Ziyaretçilerimizi de yolcu edelim” gibi ikazları üst üste gelince Süleyman Ağabey her zamanki nezaketi ve üslubu içinde hanımefendiye dönerek “Bak güzel kızım. Nur içinde yatsınlar, rahmetli annem ve babam hayatları boyunca hiçbir zaman bana şunu yap, bunu yap dememişlerdir. Sizden de istirham ediyorum bana herhangi bir konuda lütfen telkinde bulunmayınız...” dedi.

        İşte ‘Büyük Başkan’ın tarzı, uslübu buydu... Kibarca, kırmadan üzmeden düşüncesini ve ne demek istediğini çok net ifade edebilmişti.

        Yaz başında hastalığı biraz daha ilerlerdi... Uzun bir seyahat öncesinde “Ben uzaklardayken Süleyman Ağabey’e bir şey olursa yanında olamam” düşüncesi beni endişelendirmişti... Hastane ziyaretimde veda ederken “İnşallah ben buralarda değilken başına bir şey gelmez” diye dua ederek yanından ayrıldım.

        Türkiye’ye dönüşümden sonra yine kendisini iskemlesinde oturur, aşağı inip sohbet eder durumda görmek beni mutlu etmişti. Ama o sohbetlerimizde biraz daha keyifsiz ve güçsüzdü. Bir defasında “Artık gitme zamanı geldi” dedi...

        Anlamamazlığa geldim...

        Hatta “Nereye, hastaneden mi sevgili Başkanım” diye de takıldım.

        Kendi iradesine her zaman sahip olmuş, bu yolda hiç taviz vermemiş bir insan için sağlığı söz konusu bile olsa “Şurada otur, şunu ye, bunu iç” gibi ikazların karşısında ne kadar yorulduğunu gözlemlemek beni derinden üzdü...

        Bu dönemlerde Süleyman Ağabey’in yanında çok seveni, çok ziyaretçisi oldu... Bu büyük emaneti hiçbir zaman yalnız bırakmayan bazı özel isimlere de ayrıca teşekkür etmek gerektiğine inanıyorum... Maddi manevi tüm imkanlarını seferber eden Sayın Rahmi Koç, tedavisini takip eden ailenin büyüğü Sayın Prof. Dr. Ayhan Kızıl, Tayfur Havutçu, Mustafa Kaya, Cemal Çavdar, Semih Becerici ve Anıl Cansızoğlu her saat, her saniye yanında oldular...

        Ziyaretlerim esnasındaki özel sohbetlerimizde elimi tutup kulağıma bir kaç kez vasiyet gibi söylediği sözler, “Beşiktaş değerlerini ve yapılanları UNUTMAYIN UNUTTURMAYIN” oldu.

        Süleyman Seba bir ‘KAFKAS KARTALI’ydı... Bu ruhu BEŞİKTAŞ’ın KARTAL’ı ile birleştirip erişilmeyecek zaferlere imza attı...

        Türk futbol tarihi içinde müstesna bir isim olduğuna inandığım Büyük Başkanım... Nur içinde yat...

        Beşiktaş’a kattığın değerleri “UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ.”

        Diğer Yazılar