Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DEFNE Joy Foster’ı her zaman merak etmiş, izlemişimdir.

        Nedeni basit. O da benim gibi melezdi. Annesi Türk, babası siyahi Amerikalı. Benim de annem Türk, rahmetli babam da kapkara, uzun boylu, zarif bir Bangladeşliydi. Melez olmak çetrefil bir durumdur. Hele herkesin “esas” memleketi merak edildiği Türkiye’de. Detayları anlatmak yorucu oluyor, zira her verdiğim cevap yeni sorular doğruyor. Dolayısıyla “Nerelisin” diye sorulduğunda “Türk’üm” diyerek kestirip atıyordum. Ancak “Yok be abla, senin Türkçen tuhaf” diyorlardı.

        Oysa Türkçe’yi çok yavaş, tane tane (her dili öyle konuşurum) ama aksansız konuşuyorum. Aslında kafaları kurcalayan Türkçem değil, tipim. Babama çekmişim. Bu kez çareyi “Türkiyeliyim” demekte buldum. Hani bu ülkeye ait herkesi kapsama alanına alan o formül. Ama olmadı. “Türkiyeliyim” deyince kaşlar çatılıyor, “Seni bölücü seni” bakışlarına maruz kalıyordum. Bundan da vazgeçtim.

        Hem “Türkiyeli” kavramını önceleri benimsemiş olmakla birlikte bir şekilde sırıttığını ben de teslim ediyorum. Artık pes ettim. “Esas” nereli olduğumu uzun uzun anlatıyorum mecburen. Ve hep aynı cevap: “Baban nereliyse sen oralısın.” Yani insanın nereli olduğuna karar vermek kendi elinde değil. Bunu en iyi, yamaçlarında “Ne Mutlu Türküm” diye yazan haşmetli dağların etrafında yaşayan Kürtler bilir. Nereli olduğuna başkaları karar verir bu memlekette. Sen değil.

        Peki, Defne Joy bunlarla nasıl baş ediyordu? Hep merak etmişimdir. Hepimizi derinden sarsan zamansız ölümünün ardından yazılanlar biraz olsun bu sorumu yanıtlar nitelikteydi. Örneğin, öğreniyoruz ki Defne Joy, televizyon programı önerildiğinde “Arap Bacı” dışında bir rol hayal edememiş. “Senden iyi televizyoncu olur, düşünür müsün?” diye sorulduğunda, “Benden miiii? Emin misin? ‘Arap kızın ekranda işi ne’ derler, canını sıkarlar, abi” demiş. Teklif edenler de her ne kadar iyi niyetli olsalar dahi anlaşılan böyle rolleri uygun görmüşler kendisine. “Yok yok, demezler, sen yeni ‘Arap Bacı’sı olursun televizyonun” müjdesini vermiş teklifte bulunan “abi”.

        Neyse ki zamanla Defne Joy, o klişeleri aşabilmiş, teninin tayin etmediği programlarda da boy gösterebilmişti. Bu da ona gösterilen “hoşgörü”den ziyade Defne Joy’un yeteneğinden kaynaklanıyordu.

        Defne Joy’un ardından yazılanları okudukça içim burkuluyor. En mahrem anları, “Anası, oğlu, kocası ne hisseder” demeden çarşaf çarşaf yayınlanıyor. Kamuya mal olmuş kişiler ille de bunu mu hak ediyorlar? Ya can verirken yanında bulunan Kerem Altan? Polise verdiği ifadeler nasıl oluyor da hemen gazete sütunlarında yer alabiliyor ve neye hizmet? Doğru mu yalan mı?

        Herkes anında zan altında bırakılıyor. Esas hedef Kerem Altan’mış gibi geliyor bana; Ahmet Altan’ın oğlu olmasından ötürü. Yani ha oğluna vurmuşun ha babasına. Yazıklar olsun! Güzel melez kardeşim artık aramızda değil. Mekânı cennet olsun.

        KVK kayıtsızlığı

        YILLARDIR kullandığım sevgili Nokia marka cep telefonum öldü, tam da geçenlerde Başbakan ile Kuveyt gezisine gitmeye birkaç saat kala. Alelacele KVK mağaza zincirinden başka marka bir telefon aldım. Almaz olaydım. Daha ilk günden arıza çıkardı, şarj aletini ise köpeğim halletti.

        Beşiktaş’taki KVK teknik servisine verdim. Vermez olaydım. Neredeyse iki hafta sonra cihazı yeni şarj aletiyle birlikte geri aldım. Ancak eve geldiğimde şarj aletinde bir tuhaflık olduğunu anladım. Zira prize takılacak kafası yoktu. Hadi geri KVK‘ya. Ne özür ne izahat. “Sizin buna ayrıca kafa almanız gerekiyor” demezler mi pişkin pişkin. Oysa benim teslim ettiğim şarj aletinde kafa mafa tamamdı. Altmış beş lira çöpe. Harcadığım zaman ise cabası. Adamların umurunda değil. Şeflerinin ismini soruyorum. Devlet sırrı. “Lanet olsun” diyerek çıktım dükkândan. Sonra gittim “çakma” bir şarj aleti aldım, KVK’ya asla bir daha adım atmama yeminleriyle. Tam bu yazıyı noktalarken KVK’dan telefon geldi: “Size şarj aletinin parçasını gönderiyoruz.” Yine de özür filan yok.

        Diğer Yazılar